SENİ KİTAPLARDA BULDUĞUM, O AN..
Ben kitapları çok severdim; ta ki hiç birinin içinde sana rastlamadığımı, seni bulamadığımı anlayana kadar. Seni tanıdıkça şaşırmaya devam edip hak verdim olmayışına hiçbir kitapta. Zira seni yazacak kadar aşağılık bir kitabın yazarını topa tutarlardı. Belki de kitabın içeriğinden çok yazarıydın sen, neresinden tutarsan tutarsız, neresinden bakarsan anlamsız ve anlamlandırmaya çalıştıkça kararsız bir yanılgıydın sen benim için.
Hislerinin kirlenebilmesi değil, kirlendikten sonra temizlemeye bile çabalamamandı beni şaşırtmaya devam eden. Oysa herkesin hata yapabileceğini kabullenmiştim ben., Sonraları okuduğum bir çok kitapta izlerine rastladım; mesela dökülmeyi bekleyen çöp kovasının tasvirinde gördüm seni, çok kötü kokuyordun. Banyoda her tarafından sıkılmış diş macununun en ihtiyaç duyulduğundaki bitmişliğinde, hikâyenin kahramanının hastası için dişini tırnağına takarak kazandığı parayı çalan hırsızda, cinayeti işleyen katilin baltasında, terk edilenin, akıttığı gözyaşında, hayalleri olan bir kâşifin imkânsızlıklarına sebep olan olaylar zincirindeki halkada, kirli elleriyle geleceği zindan eden acımasız ustabaşının çırağın yüzünde patlattığı şamarında, balığı kuyruğundan bir taşa bağlayıp ölmeye bırakan çocuğun acımasızlığında, alkolik olup her şeyini kaybeden bir berduşta, dünyanın merkezine giden yolculukta önüne çıkan tüm engellerde... Ama en çok da başka birinin kollarına kendini atan sevgilide gördüm seni. Acımasız yalanlarıyla etrafındaki herkesi kandırabilen bir kan emiciydin sen, yaptığı işten delicesine zevk alan bir fahişeydin, kucaktan kucağa dolaşan, yol üstü tavernalarında şarkıcılık hayalini gerçekleştirmeye çalışan bir konsomatrisin yüzüne yansıyan gamsızlığındaydın.
İşgal ettiği hayatlarda masumluğu ile göz boyayıp, sonradan gerçek yüzünü açığa çıkaran o sahtelik, inanmaya hazır ve istekli insanların hayallerine inen amansız bir şeytan tozu, hayatları mahveden kara melek, geceleri küçük çocukları korkutmak üzere rüyalarına giren büyük dişli canavar... Cümlelerin peşinden koşan noktalamalar ne zaman nereye vurulacaklarını bilmezler bazen. Ama ben biliyorum ki, bütün kötülüklere senin damgan vuruluyordu tüm kitaplara.
Hep iyi yanını severken kitapların, tüm kötülerin sen olduğunu öğrendiğim an artık seni nerede bulup hesap soracağımı da biliyordum. O yüzden senin kitabını ben yazdım.
Şimdi söylesene, hangi hayatın içinde, hangi hayatın ırzına geçmek ile meşgulsün? Hangi hayalin kötü sonunu hazırlayıp, mutsuzluğundan mutlu olacağın bir olgunun yapım aşamasındasın? Yazanı sen, yöneteni sen, oynayanı sen olduğun kurgunun şimdiki yardımcı oyuncusu kim?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşkın yüzölçümü
RomanceBurası hayal kırıklıkları müzesi,buyrun içeri lütfen... Ben karşılık bulamadan sevenlere "aşkın mucidi" adını takardım. Hiçbir mucit tek bir buluş ile yetinmeyeceğinden, her seferinde farklı severdim seni. Hem o zaman karşılıksız diye bir şey de...