Ezgi;
Okula gelmiştik ve hey burada anaokulundan üniversiteye kadar hepsi var herhalde bu ne büyüklük abi yaa. Damla'nın kafama vurmasıyla düşüncelerimi şimdilik bıraktım zaten daha sonra düşünürüm. "Okulu yiyecekmiş gibi bakmayı kes biz buraya okumaya geldik." Bak bak bak birde söylerken gülüyor. Ne oldu yani okulu yiyecekmiş gibi baktıysam. Senin o gülen yüzünü alıp varya neyseki seni seviyorum tahta bacak evet ona tahta bacak diyorum. "Allah Allah sanki senin benden farkın var şu tipe bak görmemiş. Thug life havasını yaşarken dediği şeyle sinirden kırmızı görmüş boğa gibi sinirlendim. Evet koşmadım çünkü sosyal bir ortamdayız ve yeni okulumda deli danalar gibi koşmak istemem. O yüzden sadece o sinirli bakışlarımı ona yönlendirdim. Dediği şey ise Ablaya öyle denmezdi ve evet benden 10 ay büyük olsun yani yani nolcak ki? O kadar da büyük değil ki tamam tamam neredeyse 1 yaş kadar fark var aramızda ama olsun. Sonuçta arkadaşız ve ben yaş konularında çok sinirlenen bir insanım. " Ne dedin sen?", "Sana daha önce çok göz kamaştırıcı olduğunu söylemiş miydim?" Bak şimdi de yavşıyor acıdım yaa ama pes etmek yok korkmaya başladı bizim tahta bacak. Seni gidi seni benim bakışlarımın devam ettiğini görünce kaçmaya başladı. "Hey gel buraya seni tahta bacak." derken bi yıl içinde belki de bundan sonrası içinde Damla'yla dalga geçebileceğim bir konu bulmuş bulunmaktayım. Evet bizim tahta bacak çoğu genç kız romanlarının başlangıçlarını katlederek okulun ilk günü okulun en sinir bozucu ve yakışıklısı yerine elinde fizik soru kitabi, gözlüklü ve sanırım inek öğrencilerden bir çocuğa çarptı. Herkes badboya bizimkisi en calışkanına . Tüm badboy hikâyelerinde sonradan sevgili oluyorlar bunlarda çıksa ya yada evlenirse çocuklarını Allah'ım kapasitem oraya yetmiyor bu düşünceyle kahkaha atmaya başladım . Damla ilerlemeye başladım ve ona "tamam benden özür dileme ne gerek yok affettim" dedim ve okulun içine doğru koşmaya başladım. Ama bir dakika ben sınıfın nerede olduğunu bilmiyorum ki? Hayır yanı bendeki de nasıl bir yürek arkadaş? Bilmediğim okulda nereye kaçarsın ki? Herneyse şimdi bulmam gereken bir müdür odası var !! Şimdi ben nasıl bulacağız ki acaba? Damla'dan ayrılmasıydım bizim tahta bacak bir şekilde bulurdu. Acaba ben kayboldum mu? Hey kaybolanların ilk olarak ne yapıyordu? Aman düşündüğüm şeye bak asıl amacıma geri dönelim . Bir öğrenci durdurdum ve ona
"Affedersiniz okula yeni geldim müdurün odasını öğrenebilirmiyim ?
Bana yeni bulunan canlı türüymüşüm gibi bakan çocuğa bende tip tip bakmaya başladım . Ahh söylenemez gerek yok okulun ortasında bakışıyoruz. Çok romantiğiz !!
" Ben ne bileyim yaaaandex miyim ? "
Bu espiri ...bu... Ya bu espiri öleli çok olmamış mıydı ? Ya bu espiri çöpe gömüleli çok oldu kendime gelemiyorum Allah'ım. Benim yüz ifademi gören çocuk kahkaha atmaya başlayınca -ama bu çok güzel gülüyor - daha tuhaf oldum. Sonunda gülmeyi kestiğinde tam bir şey diyecekken
"Tamam bay bay "
Diyerek geçirtirdim ve yeni avımı beklemeye başladım. O çocuk o espiriyi nasıl yaptı anlamadım. Yürümeye devam ederken tahta bacağı gördüm. Ahh canım nasıl da havalı. Yalnız onun şu an saf saf etrafına bakması gerekmiyor mu? Sonunda beni gördü ve bana doğru gelmeye başladı. Sanırım kızdı yok canım o gözlerinden çıkan alev değil. Dur yaa o niye kızıyor ki? Benim ona kızmam gerekmez miydi? Ona suçlayıcı bakışlarımı atmaya devam edip hıh yapıp bir kişi durdurdum ve ona insanca müdurün odasını sordum. Ve bana söylediği yola gitmeye başladım.Tabi tahta bacakta arkadan geliyor. Tam müdurün odasına gireceğimiz sırada tahta bacak beni tutup
"Hadi ama haksız olan sen değil misin?" diye sordu. Bende ona
"Hayır" diye bağırdığımda arkamdan şu saçma sapan espiriyi yapan çocuk çıktı ve
"Bizim kayıp gonca gül yolunu bulmuş mu?" diye sorunca ona doğru
"Ne kaybı be ?" diye çemkirirken
"Ha bir de atarlı giderlisin."
"Seni yolarım oğlum." deyince gülüp gitti. Hey bir dakika gülüp gitti mi ? Neyse bari müdurün odasına girelim. Müdurün odasına girdik. Ve sınıfımızı öğrendik ve sınıfa çıktık . Ama hem hoca içeride hem de benim giresim yok boşver deyip kapıyı çaldık. İçeriden
"Gel." sesini duyduktan sonra içeri girdim ama Atamızın "GELDİKLERİ GİBİ GİDERLER" sözünü ben uygulayıp geri dönmek istedim. Sınıfta su andan gıcık olduğum tipler vardı. Sanırım ders biyolojiydi ve ders hayvanlarla ilgili bir konuydu. Hoca kendimizi tanımamızı isteyince ilk Damla başladı
"Adım Damla soyadım SİVRİKAYA bu kadar." deyip pası bana attı.
"Adım Ezgi Elif AKSAL ama daha çok Ezgi 'yi kullanırım. " o sırada arka sıradan oturan ikiz diye tahmin ettiğim kızlardan biri
"Bende Asude sayın AKSAL dikkatli olun sana şimdiden gıcık oldum."
"Dur daha sınıfa yeni girdim."
"İleri görüşlülük." dedi.
Sınıfta sadece iki kişinin yanı boştu bu da demek oluyordu ki Damla'yla yan yana oturamayacaktık. Bende gidip duvar tarafı en arkadaki çocuğun yanına oturdum. Damla 'da diğer tarafa oturmak zorunda kaldı. Bana takılan kız da orta sıranın en arkasında oturuyordu. Yanımda ki çocuk tatlıyıdı tamam tamam yalan konuşmayalım yakışıklıydı da . Ama hiç konuşmuyordu . Herneyse dedim ve dersi dinlemeye çalıştım. Yanimda böyle bir tas yaratık otururken nasıl ders dinlenir ki ? Zilin çalma sesini duyduğumda Damla'ya doğru döndüm . Ve onun da bana doğru geldiğini gördüm. Okulda hiçbir yeri bilmediğimizden sınıfta oturduk. Zaten teneffüs çok ta uzun değildi. Tam zil çaldığında Asuman yanıma gelerek ama bu sefer ikizi de yanında
"Ben Asude o yanında oturduğun çocuğa yanaşmasan iyi edersin." Bu Asuman'ın ikiziydi.
"Hadi yaa kim demiş?" dediğimde Asuman araya girerek
"İkizime ve bana bulaşma yoksa sonun bazı ezikler gibi olur." dedi ve gittiler. Ben şu an sinirden kuduruyorum. Allah'ım sen yardım et. Hoca sınıfa girdi ve hayvanların gevşirmesi ile ilgili konusuna devam etti. Bende bu sırada Asuman 'a pis pis bakışlar atıyordum. Bana o sıra iki gözüm üstünde işareti yaptı ve benim sinirler boşalmaya başladı. Parmağımı kaldırdım ve hocaya
"Hocam ben hayvanların gevşirmesi konusunu pek anlamadım da."
"Etüt alabilirsin."
"Yok hocam Asuman örneklendirerek bana ve sınıfa anlatsın." dediğimde bütün sınıf sanki 11. Sınıf değildi. Hala o ergenlikten çıkamamış bebeler gibi 'oooo' lamaya başladı. Asuman o sıra
"Kızım seni yolarım" deyip. Üstüme gelmeye başlayınca arkamda nefes alıp verdiğini bile anca fark ettiğim çocuk beni arkasına çekti ve Asuman'a
"Asuman yerine otur." dedi. Asuman da hemen onun dediğini yapıp yerine oturdu. Vayy be Asuman 'ın da zarfını bulduk. Allahım daha okulun ilk günü bunlar olmamalıydı. Bu arada yeni fark ediyorum. Damla neden saf saf tahtaya bakıyor? Bunu ona hemen sormalıyım deyip ayağa kalktığımda hocanın
"Yeter yaa iskele hocası mıyım ben burada?" demesiyle yerime oturdum. Çıkışta sorardım. Çıkış saati geldiğinde hala Damla 'ya ne olduğunu soruyordum. Kavgadan sonraki dersler Asuman'ın ve yanımdaki çocuğun ortadan kaybolmasıyla içime bir sızıntı düştü. Aman deyip derse dönmüştüm. Damla'nın bir anda
"Emirle alakali" demesiyle
"Ne yaptı o it? " dedim. Ama bana cevap vermek yerine servisimize doğru yürümeye başladı....
--ZEYNEP--

ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEV BENİ
Literatura Femininaİki genç kız yeni bir okul sayısızca düşman ve kapılarını davetsizce çalan iki erkek Yeni okula mı alışmalı eski hatıraları mı unutmalı?? Yaralara merhem mi olmalı yeni yaralar mı açmalı ?? Peki bu kadar sorun varken başka sorunlar olmayacak mı??