Belki İyi Gelir Bu Şehir

191 30 2
                                    

Yine gün bitiyordu , bir yerler de Güneş eski karanlığını alıp yerine baharı getiriyordu ama benim güneşim ne karanlığımı alıp aydınlık yapıyor ne de beni bu dertten kurtarıyordu . Yine içime gece oturuyor dakikalar, saniyeler geçtikçe daha bir ağırlaşıyordu sanki Sima bunlardan habersiz uykuya yenik düşmüş peki ben neden uyuyamıyorum ...

Onu çok özlüyorum , aklıma geldikçe daha bi eriyor içim . Bu yol neden hâlâ bitmiyor ?
Sabah oluyor yavaş yavaş şöförün sesi duyuluyor "otogara 15 dk sonra gireceğiz " Sima hafiften kıpırdanıyor "geldik mi ?" gülümsüyorum sadece "sen hiç uyumadın mı ?" diyor nasıl uyuyabilirim ki üniversite heyecanını yaşarken bir yandan da içimde buruk bi hüzünle sanki bu şehir bize iyi gelmeyecekmiş gibi "takma" diye söze atlıyor Sima "Takma herşey yavaş yavaş girecek rayına zamana bırak " diyor. Peki ya zamanda bize bırakıyorsa ...
İniyoruz otobüsten bir yığın insan seli var bu şehirde gülümsüyorum sonra belki benden sertliği var bu şehirde diyip ...!
Hey hey! O kafese dikkat edin . Elinden kapıverdim kafesi kuşum benim ne kadar da çok sarsılmıştır kim bilir . "Ben sana demedim mi arabayla gelelim diye bide gülüyorsun Simaa ! "  şu kuşu önenseyeceğine keşke biraz beni önemsesen " birlikte kıkırdayarak bir taksi çevirip evin yolunu tuttuk ." Çok merak ediyorum evimizi internetteki gibi güzel midir acaba " Sima'yı duydum ama hiç tepki vermedim .Bu şehir bir başka ne bileyim farklı bir havası var  gülen , ağlayan , düşünceli insanları ...
Düşüncelere dalmışken Sima 'nın çığlıklarıyla kendime geldim "aaaa denize bak ne güzel parlıyor " "sanki hayatında hiç deniz görmemiş gibisin " diyip kahkaha yı basıyorum  biraz bozuluyor ama belli etmemeye çalışıyor "gel buraya deli kız " deyip sarılıyorum neşesi yerine geliyor oda bana sarılıp "bu şehir bize iyi gelecek "diyor
Işte evimize geldik . Burası cennet gibi bir yer heryer yeşillik evin kapısına bize eşlik eden ağaçlarla ulaşıyoruz kırmızı dış kapıyı açıp hole giriyoruz Sima hayranlıkla evi süzüyor "kızım burası harika bir yer " telefonuma mesaj geldi "kimden " "babamdan Sima" "ne diyormuş" "kızım araban kapının önünde yanınızda olmadığım için çok üzgünüm ne zaman ihtiyacınız olursa beni arayın " ah babamın benim "kızım kapıyı açsana duymuyor musun " babamın söforü anahtarı uzatıp "buyrun efendim inşallah yolculuğunuz iyi geçmiştir " "teşekkür ederim arabamla gelseydim daha rahat olurdu sizin de hızınız beni pek etkiledi tam zamanında geldiniz "diyip gülümsedim " ne demek efendim " diyip gitti söfor bey . "Kızım koş koş manzaraya bak "camın önüne kadar sürükledi beni Sima . Denize bakıyorduk o herşeyden haberdar ayrılıklara mutluluklara acılara şahit olan denize kabul etmek gerekirse hayran kalmıştım ...

Sırtımı cama dayayıp evi süzmeye başladım ; Giriş kapısı kırmızı geniş bir holden bir basamak aşşağı inince kocaman bir salon, salonla iç içe olan pembe ve beyazlarla bürülü şirin bir mutfak holden yukarı bir merdiven çıkıyor Sima 'yı tutup yukarı çıkmaya başlıyoruz karşımıza 5 tane kapı çıkıyor rengarenk "u" biçiminde çevrili yeşil , mavi , mor , sarı , beyaz . Ilk kapıdan içeri giriyoruz iki kişilik bir yatak , dolap ve boydan bir pencere var . Pencereye yanaşıyorum burası dümdüz bir Yeşilli ve diğer villaları gösteriyor . Sima "burası benim Odam git kendine başka bir yer bul " gülüşüyoruz. Ikinci kapı mavi burada ise bembeyaz bir oturma grubu ortama renk katan mor çiçekler , arka bahçeyi gösteren bir pencere var .Üçüncü oda bir kütüphane ağır bi kitap kokusu seziyorum odada bu kokuyu çok özledim. Pencerenin önünde sallanan bir sandalye karşı duvarda iki tane çalışma masası ...
"Harika!" Herbir kitap acaba beni hangi hangi diyarlara götürecek diye aklımdan geçiriyorum. Sima yine bağırıyor " burası tam bana göre " yan odaya geçiyorum "baksana Helin sabahtan akşama kadar spor yapacağım burada " burası spor odası bir koşu bandı , kum torbası gibi birsürü spor aletleri var pencere yine bahçeyi görüyor ama bir kapı dikkatimi çekiyor burdan balkona çıkılıyor . Upuzun bir balkon en sonda geniş bir salıncak masa ve sandalyeler balkondan bahçeye sallanan çiçekler var ...
Odanın kapısını açıyorum siyah ve beyazın harika uyumu babam tüm oyuncaklarımı sıralamış vazgeçemediğim oyuncaklarımı... Pencerenin önünde duruyorum denizi görüyor "ahhh ahhh " .
Sima 'yla odalarımız karşılıklı "bu arada ne zaman istersen kapıyı çalabilirsin komşu " diyor şebek "hadi odadan çıkıp bahçeyi gezelim " odadan çıkıp asansöre biniyoruz "işte geldik " bahçeye geçmeden önce boş bir koridordan geçiyoruz oda gibi bir yere varıyor bu koridor odanın köşesinde bir kulübe var "heyy! O ses te ne ? Fındık sen hangi ara geldin buraya " sesimi duyar duymaz üstüme zıpladı kucağıma alıp bahçeye çıktık .Burası yemyeşil çevresi ağaçlar ve çiçeklerle kaplı ortada bir havuz ve şezlong , köşede bir kamelya hamak. "Burası çok güzel " diyor Sima .
Telefonu tuşlayıp babamı arıyorum "teşekkür ederim babacığım herşey dört dörtlük ev gerçekten çok güzel seni seviyorum " " ne demek kızım herşey senin sizin için bende sizi çok seviyorum şuan bir toplantım var çıkınca ararım öpüyorum " diyip kapattı . Sima "ikizim hadi gel sana yorgunluk kahvesi yapayım " yukarı çıkıyoruz .Badem 'i kafesinden çıkartıp tüylerini okşuyorum sanırım oda bu evi sevdi " kahveler geldi , hadi iç sonra duş alıp dinlen "yanıma sokuluyor "biz herşeyin üstesinden geliriz yeter ki yan yana diz dize olalım "kocaman sarılıyoruz. "Kahveler bitti hadi odamıza gidelim " dur dur birkaç şey söyleyeceğim beğenmediğin yada eksik bi eşya olursa bir yere yaz akşam alışverişe çıkar hemde yiyecek alırız "diyip gülümsüyorum "tamam prenses iyi dinlen daha bu şehre ikizler kimmiş onu göstereceğiz "merdivenden yarışarak yukarı çıktık sarılıp odalarımıza girdik .Biraz daha rahatladı içim" sımsıcak bir evimiz var daha ne olsun " diyorum kendi kendime jakuzinin serin sularına bırakıyorum dermansız vücudumu. ...
Offff! Kim arıyor beni bu saatte "Serdar " Hayır hayır bu sefer duygularıma yenik düşmemeliyim kapatıyorum telefonu suratına , istemsizce gözlerimden inci taneleri dökülüyor, hıçkırıklara boğuluyorum . . Sevdiğime uzak olmak canımı yakıyor . Sima sesimi duymuş olacak ki dışardan sesleniyor "sil o gözyaşlarını hazırlan alışverişe çıkıyoruz seni Aşşağıda bekliyorum " . Sima benim ikizim onu çok seviyorum neler hissetiğimi şıp die anlıyor hani bir şey vardır ya canın yansa kardeşinin de canı yanar hisseder ya öyle bir şey . Sima çok güçlü bir kızdır kolay kolay ağlamaz benim her üzüldüğümde yüzümü güldürmenin bir yolunu bulur . Kıyafetlerimi giyip iniyorum aşşağı bir ıslık sesi " vay be yavrum bu ne güzellik " gülüp "şebek hadi arabaya atla " dedim . Arabayı ben kullanıyorum çünkü Sima kendi birşeyler yapmayı sevmez sürekli birilerine yaptırır  bu durumdan şikayetçi olduğum söylenemez doğrusu , He bu arada Sima tam bir motor aşığıdır ...
"Sahilde biraz  dolaşım mı ?" "Tabikide soluklanmış oluruz hemde "  . Sahile indik "Sima biliyor musun Serdar aradı beni " "açtın mı?" "Hayır açmadım , açıp kabuk tutmuş yaramı deşmek istemedim " "üzülme kuzum Serdar ' ın telefonunu açıp onunla sakince konuş ve tekrar birleşmek istemediğini söyle eğer anlamazsa gider saç baş gireriz"  . Gülüştük

     O SENİN HERŞEYİN!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin