Uyandığımda saat 5:00'idi. Kalkıp üzerime siyah tayt ve bal göbeğimde biten üzerimi giyindim. Kulaklığımı takıp bana ait kattaki herhangi bir odaya girdim. Ok ve yay odası idi. Elime ok ve yayı aldım atmaya başladım. Yayı sıkı tutuyordum. Dedem hep bu ok ve yay sevdan annenden gelme derdi bana. Annemde okçuymuş. Hatta okla çekilmiş bir fotoğrafı var ve yanında da arkadaşıda vardı
(Resim temsili )
Annemde benim gibi bu spora hayranmış. Dedem bir tek sevdiklerim hariç herkese umursamaz davranışımı babamdan aldığımı söyler. Diğer herşeyi annemden almışım. Hayran olduğum şeylerde annemle aynı imiş. Annemle babamı düşündükçe hareketlerim hızlanıyordu yavaş yavaş. Ardan kaç saat geçti bilmiyorum ama çok yorulmuştum ve izlenme hissi vardı içimde. Oku ve yayı bırakıp arkamı döndüm abimleri görünce kulaklığımı çıkarıp onlara baktım bu sırada da tek kaşımı da kaldırmıştım. Hala bana bakmaya devam ediyorlardı."Ayı oynamıyo burda daha fazla bakmasanız hani."
"Sen günümüzde nadir kullanılan ok ve yayı mı kullanıyorsun ciddi ciddi" diyen Dünya'ya göz devirmeden edemedim. Kafamı evet anlamında salladım.
"Hadi abicim biz yukarı gidiyoruz. Kızlarda Su ile kalıp konuşuyorlar mı başka birşey mi yapıyorlar onlara kalmış artık" abimin sözüyle kızlar hariç herkes yukarı çıktı. Kızlarla benim odama geçip oturduk ben duş alıcağımı söyleyip üstümü yanıma alıp banyo yapıp üzerimi giyinip çıktım. (Multi giyindikleri) odaya geçince hepsi aynı anda bana baktı korkmadım değil. Saçımı kurutunca Gece'ye döndüm bir şey söyleyecekti. Belli ediyordu.
"Sen direk şirkete mi gidicen?" diye soru yöneltiklerinde başımı salladım.
"Sizde gelin hem evde canınız sıkılır ki gelirseniz daha çok sıkılır da orası size kalmış" dedim hepsi olur tarzı şeyler söyledi ama Gece gelmicek gibi duruyordu.
"Gece sen gelicen mi?" dedim
"Gelemicem bugün hastaneye gitmem lazım" dedi. Gece doktormuş. Abimden öğrenmiştim. Yukarı çıkınca kahvaltı hazır olmadığını gördük. Melek sultanda kalkmamışdı daha.Gerçi ben o kadar şaşırmadım. Çünki hepsi erkek yani odun. O yüzden fazla bir beklentim yok. Kızlarla mutfağa girdik hepsi bana bakınca ne var gibisinden kafamı salladım.
"Yekta güzel kahvaltı hazırladığını söyledi" tepkimi ölçmek amaçlı baktılar tepki vermeyince
"Bu demek oluyor ki evet hadi aç kalmak istemiyoruz" dedi Rüya bu haline gülmek istesemde canım istemediği için gülmedim. Tebessüm etmek bile gelmiyordu içimden. Kahvaltıyı hazırlayıp yedik kızlarda toplattırdım. Ben hazırlarsam onlar toplar. Rüya'nın telefonu çalınca salona gelip aldı."Efendim" karşısındakini dinleyince
"Tamam gelirim de bugün boş olmam lazımdı" karşısındakini dinleyip cevap verdi.
"Tamam bi daha benden habersiz olmasın" sonra kapadı.
"Bir şeymi oldu güzelim" abisini sesini ilk defa duyuyordum.
"Yok sadece hastaneye gitmem lazım abi" deyip gülümsedi. Kızlarda zaten içeri gelmiş idi.
"Ben şirkete gidiyorum" deyip kalktım. Kızlarda benle kalktı. Bahçeye çıktığımızda arabaların yanında durduk.
"Biz hastaneye gidelim daha sonra şirkete uğrarız hadi bay bay size" deyip gittiler. Bizde Dünya ile şirkete gittik. Ayrı arabalarla onu belirtimde. Abim bana dedemleein şirketi birleştirdiğini söylemişti. Şirkete gidince direk bana ait olan odaya geçtim. Peri'nin getirdiği dosyaları inceleyip imzaladım. Kapı tıklanınca kafamı kaldırmadan gel komutunu verdim.
"Oooo kafanı dahi kaldırmıyomuşta dosyadan. He bu arda senin işin hal oldu" işin hal oldu derken ben öğretmen olduğum için abim atanmamla ilgilenicekti o iş yani. Yalnış anlaşılma olmasın.
"Ne işi bu abicim" abim büyük ihtimalle Yalına bakıp;
"Su'yun atanma işi. Kanada'daydı ya abicim bizim okula atandı" dasyayla işim bitince saatime baktım. 20:30'idi erken kalktığım için uykum vardı. Ve hemen eve gitmek istiyordum. Gözlerim ağrıyınca dinlendirici gözlüğümü çıkarıp gözüme taktım.
"Abi benim işim kalmadı sizinde işiniz bittiyse çıkalım bitmediyse kendim çıkarım" deyince abimlerde kalktı demek ki işleri bitmişdi. Periye söylemeyi unuttuğum şey aklıma gelince Peri'yi çağırıp
"Peri yarın ne yapılacağını ayarlayıp mesaj at" kafasını salladı. Bende asansör yerine merdiveni kullandım. Kapalı alanlarda asla duramazdım korkuyordum. Abimlere yetişmeye çalıştım. Hızlı yürüyorlerdı zaten ben böyle konuşurken yetiştim. Eve gidince Melek sultan yemeği hazırlamıştı. Direk mutfağa geçip azıma börek attım ve elime tahta kaşıkla vurmuştu. Güldüm. Nadir yaptığım eylemi.
"Yaa ne vuruyorsun sultanım"
"Herkes oturmadan sakın yeme. Aaaa ayıp"
"Su'dan bahsediyoruz Melek sultan" deyip yanıma geldi abim. börek alıp mutfaktan çıkıp oturma odasına geçti.
"Yaaa abimde yedi şikayetçiyim Komutanım" dediğim gibi tahta kaşıkla götüme vurmaya başladı. Hemde suçsuz yere. Bu evde bana karşı büyük haksızlık vardı.
"Aaa nerde bakım o Yekta. Yekta çabuk gel buraya" bende içeri geçtim. Hiç birşey olmamamış gibi davranmaya devam ettim. Melek sultan geldiğinde abim öksürmeye başladı. Ohhh canıma deysin öcümü aldım. (Arkadaşlar ilk bölümde abisinden öc almak istemişti o yüzden böyle birşye yaptım) abim bana bakınca dudağımı dişledim.
"Söyle sultanım" şirin gülümseme atınca sultanım kıyamazdı haksızlık. Benee işe yaramıyordu.
"Yavrular hadi yemek yemeğe gelin hadi" mutfağa girdik yemeğimizi yedik. Herkesin uykusu olduğu için direk odalara geçtik. Ben odama geçince siyah eşorfmanlarımı giyinip yatağa geçtim. Kendimi uykunu huzurlu kollarına bıraktım.