Buğra bey Mercanı görünce eşi Özlem hanım geldi aklına. Nutku tutulmuştu adeta. Mercan öyle bir durumda ne yapması gerektiğini bilmiyordu. Yanına gitmelimiydi? İclal Mercanın bakışlarını takip ederek kafasını Buğra beye çevirdi. Ve tekrar Mercana dönüp "bu adamda kim?" Mercanın sesi kısık ve titrek çıkıyordu. Derin bir nefes aldı ve "BABAM!" dedi yutkunarak. İclalin gözleri yuvasından fırlamıştı. Aklından Mercanın babasına hiç benzemediğini geçiriyordu. Mercan bunu bakışlarından anlamış olmalı ki "annem beni doğururken vefat etmiş. Anlattıklarına göre anneme çok benziyormuşum" dedi. İclal ne demesi gerektiğini bilmiyordu. Ama Mercanın gidip babasıyla konuşması gerekiyirdu. İclal Mercanı eliyle bir adım öne itti. Mercan İclalin itmesiyle kendisine geldi. Gitmeliydi. Konuşmalıydı onunla. Mercan babasîna yavaş yavaş adımlarla yanaşırken babasının gözlerindeki çaresizlik gittikçe artıyordu. Buğra bey kızını yurda bırakıp bir daha arayıp sormadığı için kendinden utanıyordu. İste gelmişti. Mercan soru sorarcasına bakıyordu babasının gözlerine. Buğra bey başını önüne eğdi , tam bir şey söylemek için ağzını açıktı ki boynunu saran bir el fark etti. Mercan hem ağlıyor hem de bir daha bırakmak istemiyorcasına sarılıyordu. "Neden?" diye sordu Mercan gözleri yaşlı biçimde. Ellerini Buğra beyin boynundan yavaş yavaş çekti. Buğra bey derin bir nefes alarak başladı söze..
- Çok özür dilerim mavi yıldızım. Ne desen haklısın. Ne kadar zor durumda olsamda seni bırakmamalıydım.
- Sen ve annem benim yıldızımdınız. Yaşlı gibi görünen kırmızı yıldız ama benim için her zaman en genç olan mavi yıldızdınız. Sen benim mavi yıldızımı gökyüzünde yalnız bırakıp gittin. Sen benim yıldızımı düşürdün baba.
- Haklısın mavi yıldızım. Ben sana da Özlemimede ihanet ettim. Sen bana hayatımın yıldızından düşen bir emanettin ve ben seni 4 yıl boyunca kimsesiz bıraktım. Şuan ne desen haklısın kızım. Ama senden son bir şey istiyorum. Lütfen mavişim beni kötü bir baba olarak bilme. Beni bu son 4 yıldaki gibi değil , ilk 15 yıldaki gibi güzel hatırla.
Mercan bu sözlerden sonra tekrardan gözyaşlarına hakim olamadı. Buğra bey sanki tekrardan bir vedaya merhaba der gibi konuşmuştu.
- Neden böyle konuşuyorsun yine mi bırakıp gideceksin beni?
Buğra bey ömrünün son günlerini yaşadığını söyleyemezdi. 4 yıl sonra kavuştuğu kızına öleceğini söyleyemezdi. Ama ondan da ayrılmalıydı. Kızı onsuz yaşamaya alışmışken son 1 hafta da hayatına girip tekrar yok edemezdi kızının hayatını. Ona ne demesi gerektiğini bilmiyordu.
- Şuan gitmem gerekiyor kızım. Ama sana söz veriyorum tekrar geleceğim.
Buğra bey arkasını dönüp yavaş yavaş oradan uzaklaşırken Mercan"Gelmiceksin değil mi? Yıldızım yeni yeni kendine geliyorken tekrar düşüreceksin."dedi. Buğra bey arkasını dönüp hızla Mercana doğru yürüdü. Mercanın başını iki elinin ortasına alarak konuşmaya başladı.
- Bak benim güzel kızım.. Şuan gerçekten gitmek zorundayım. Lütfen tek kelime bile etme. Ama sana söz veriyorum geri geleceğim. Ne olursa olsun geri geleceğim. Ama lütfen izin ver şimdi gideyim.
Buğra bey arkasına bakmadan hızlı hızlı yürüyordu. Kafası çok karışmıştı. Burnundan akan kanla beraber gözünden de yaşlar dökülmeye başladı. Kızına kendini unutturup bir köşe de 1 hafta sonra gelecek olan ölümü beklemeliydi. Ya da 1 hafta önceden kendisini ölümün kollarına atacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Benim Küçük Mavi Dünyam
Teen FictionTüm varlığı yıldızlar olan , tek dayanağı yıldızlar olan Mercanın inişli çıkışlı hayat hikayesi.. 'Sevdiğinin değil seni sevenin peşinden gitmelisin'