1.Bölüm

105 24 15
                                    

Multide Bahar var.keyifli okumalar:)

1 YIL SONRA

Aynada son kez kendime bakıp gülümsedim. Şimdi tam anlamıyla hazırdım. Beyaz ve eteklerinin uçlarında siyah dantel olan elbisemin altına siyah topuklu ayakkabilarimi giymiştim. Saçlarıma da maşa yapmıştım.

Aşağıdan babamin neşe dolu sesi gelince daha da gülümsedim. "Bahar hazır mısın? "Gülerek merdivenleri indim. Eski halimizden ve eser yoktu. Bir yıl içinde hayatımızda hemen hemen her şey değişmişti. Özellikle evde anneme dair bişeyler kalmasın diye bütün evi baştan aşağı tekrar düzenlemiştik. Annemin odası hariç. İkimizinde yüreği elvermemisti o odaya dokunmaya.

"Ooo bu ne şıklık padişahım." deyip dizlerimi büktüm. Hani şu selam verilen hareketi yapmaya çalışmıştım. Şu bir yıldır gittiğim ve babamın arkadaşı olan psikolog ile akşam yemegine çıkıyorduk. Onlar da ailecek gekiceklerdi.

Arabaya bindigimizde babam "Ben vazgeçtim seni bu güzellikle kaparlar orda."dedi. Annem gittiğinden beri babamla birbirimize daha da bağlanmıştık. Yani böyle konuları konuşmaya çekinmezdik. "Ben kaptırmam kendimi"deyip gülümsedim.

On beş yirmi dakika sonra restoranta geldiğimizde arabadan kendimi hızlıca attım. Şu zımbırtılar yüzünden annemi kaybettiğimizden beri nefret ediyorum arabalardan. Yüzümü astığımı görünce babam "iyi misin?"diyerek arabanın etrafını dolaşıp yanıma geldi. Gülümsemeye çalışarak "Hadi girelim karnım acıktı."dedim. Ve yanağına öpücük kondurdum. Topklularla tam babamın boyunda olduğum için öpücük kondurmak daha kolay olmuştu.

Babam "Ah ah benim aç kızım hiçbir zaman doymicak."diye soylenmeye baslayinca onu çekiştirip içeriye girdim.

Hangi masaya oturucağımızı bilmediğimden saf saf babama baktım. Gülerek beni cam kenarında bir masaya çekiştirdi.

Bi beş-on dakika sonra Adnan amca-ben amca diyorum ama babm bey demem taraftarı-eşi ve yuzde iki bin olasılıkla oğulları olduğunu düşündüğüm bir çocuk girdi."hoşgeldin Adnan amca" deyip elini sıktım."hosgeldin Sinem teyze."diyerek onunda elini sıktım. Sıra oğullarına gelince gülümseyip "hosgeldin" dedim. "Toprak" deyip elini uzatınca "Bahar"deyip gülümsedim. Eli havada kalınca icimden kıkırdadım.

Babam " Tuğçe yok mu?"deyince 'o kim ' der gibi babama baktım. "Toprağın ablası"dedi. Sinem teyze "üniversitesi izmirde olunca gelemedi."dedi.

Ne ara verdiğimizi hatırlamadığım siparişler gelince büyük bir iştahla tabağıma baktığımda yüzüm asıldı. Babamlar sohbete dalınca babama diyemedim. O sırada Toprak "Ne oldu" diye sorunca yüzüne baktım. Kahverengi gözleri gerçekten çok güzeldi.

"Ben balık yemem kim verdi siparişleri?"dedim. Gülümseyip kafasiyla babamı gosterdi tam karsimda Toprak onun yaninda annesi onun yaninda babası benim yanımda ise babam vardi. "Baba ben balık yemiyorum" deyince babam beni duymadı. Aman ne güzel. Göz devirip önüme döndüm.

"Ne yapıyorsun?" Toprak hic dokunmadığı kendi tabağı ile benim tabağımı değiştirdi. "Şimdi yiyebilirsin. Daha fazla karnını sesini duymak istemiyorum."deyip göz kırptı.

"Allah allah ben niye duymuyorum?"diyerek kıkırdadım. "Soğudular" deyip tabağımdaki köfteleri gösterdi. Tabi ben köftelere değil onun kahverengi gozleriyle uzun kirpiklerinin uyumuna bakıyordum.

Burnumdaki baskıyla sıçradım. "Bana bakmayı kesip yemek yersen burnunu bırakırım. " dediginde sinirden kızarmıştım. Burnumla oynanmasından nefret ederdim. Yine annemden kalan nefret ettiğim alışkanlıklardan biri.

Kızardığımı görünce elini çekti ve soran gözlerle bana bakmaya başladı "Sevmiyorum" dedim gözlerindeki soruyu cevaplamak icin. "Anladım" deyip yemeğini yemeye başladı.

Babamlardan sonra başlamamıza rağmen biz yemeklerimizi bitirmistik ama onlar bitirmemiştiler. Ben uflamaya başlayınca Toprak babama "Serkan amca biz üst kata hava almaya çıksak olur mu?" deyince gözlerim fal taşı gibi açıldı.

"Tabii Toprak. Bahar'a gözkulak ol."deyince zaten açık olan gözlerim iyice açıldı. "Çocuk muyum baba."diye kizinca babam gülümseyip "Benim gözümde evet" dediği an dayanamayıp yanağına öpücük kondurdum. Onu ne madar sevdiğimin zaten farkinda tam on ikiden vurmayi biliyordu.

Koşarak merdivenleri çıkmaya başladım. Son basamaktan sonraki kapı açık sandığım için kulbunu ellemeden kapıyı itirdim. Yani çarptım.

Koşmanın da etkisiyle zaten dik olan merdivenlerden geri doğru Toprağın kucağına düştüm.

Buna hazırlıklı olmayan Toprak dengesini zar zor toplayıp üzerine düştüğüm için beni kucağına almak zorunda kaldı. "Oysa babam seni daha farklı anlatmıştı. Sakar ve salak olduğunu eklenmemiş. " deyip gülümseyerek bakmaya başladı.

Hızlıca aşağı inip üzerimi düzelttim. " Öküzlerin dilinden anlamıyorum kusura bakma " deyip bu defa kapının kulbunu tutarak terasa çıktım. Çıkmamla rüzgâr aniden yüzüme çarptı.

Korkulukların oraya doğru yürürken biri arkamdan üzerime hırkamı fırlattı. Ciddiyim kalas arkadaş hırkamı omuzlarıma koymsk yerine kafama fırlattı.

"Ben insanı gözünden tanırım katıksız kalas."diye söyleyerek hırkamı üzerime geçirdim. Ben söylenirken arkamdan iki el belime sarıldı.

"Kimmiş bakıyım kalas olan."işte bu sesi nerde duysam tanırım. "Ardaaaaa..."diye çığlık atarak arkamı döndüm ve ona sarıldım. Arda Almanya'dan kuzenim neredeyse senede iki veya üç kez gelir buralara. En son annemin cenazesinde gelmiştiler buraya. Tabi o zamanlar biraz kendimi mahfettiğim için tam olarak hasret giderememiştik. Tam bir sene. Atlatmam tam bir sene sürdü. Sağolsun Arda telefondan hep aradı beni yalnız bırakmadı. Annesini kaybetmenin nasil bisi olduğunu benden önce hissetti. Daha küçücüktü o on yaşında ben dokuz yaşındayken teyzemi kaybettik. Annem gibiydi birbirlerine cok benziyordular. Arda annesini kaybedince annemi kendi annesi yerine koymuştu o da bayağı kötüydü cenazede.

Yanağımda hissettiğim eliyle ağladığımı anladım. "Hep bunu yapıyosun Eslem. Daha kaç kez söyliyim ben geldiğimde ağlamak yok." Bana Eslem dediğini duyduğumda sessiz akan gözyaşlarım hıçkırıklara dönüştü. Bana sarılıp saçlarımı okşamaya başladı. "Özür dilerim çok özür dilerim unuttum Bahar" daha sıkı sarıldı bana.

Yaklaşık yirmi dakika sonra ondan ayrılıp "hoşgeldiiiiiinnn" diye çığlık attım. Ağlamış, kıpkırmızı ve makyajı akmış gözlerle zombiye benzediğim için ikimiz de kahkahalarla gülmeye başladık.

İşte böyle her haliyle deli olduğumuz açıktı. Ruh halimiz cok hızlı değişiyordu. İşte bu yüzden birbirimizi tamamlıyorduk.

KELEBEĞİMSİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin