Kafeye geldiğimizde başımızda direk bir garson belirdi "hoşgeldiniz gençler ne istersiniz bakalım?" diye sordu, herkes siparişlerini verdi sıra bana gelince Belinay ne istediğimi sordu. Ellerimi kaldırıp "ben kakaolu milshake ve çikolatalı -üstünde meyve olan- turtalardan" dedim, o da garsona benim söylediklerimi söyleyince garson kaç tane istediğimi sordu bende parmaklarımla '6' tane dedim. Garson gidince Belinay'a dönüp herkesin isimlerini söylemesini istedim o da karşımda ki Alaz'la başladı. Sonra sol yanımdaki kızı gösterip İlkim, sağ yanımdaki çocuğu gösterip Alan (Alaz'ın ikizi) dedi-çok şaşırmıştım-, Alaz'ın yanında ki çocuğu gösterip Yankı (sevgilim olur kendisi) diye takdim etti, Yankı'nın karşısındaki kız ve çocuğu gösterip Yekta ve Cansın dedi. Bende hafifçe gülümsedim ama Cansın ve Yekta pek memnun olmamış gibi somurtmaya devam ettiler benimde bu yüzden yüzüm düştü, kimseden çıt çıkmayınca Belinay'a dönüp "ben siparişlerimi paketletip, eve gitsem iyi olacak'' dedim, anında kaşları çatıldı ama sonra anlayışla karşılayıp kafa salladı bende ayağa kalkıp herkese gülümseyerek selam vermiş gibi kafamı hafif eğip arkamı döndüm "nereye?" diye arkamdan bağıran Alaz'a aldırmadan yürüdüm ve kasaya geldiğimde elime bir kalem alıp kağıda 'lütfen benim siparişlerimi paketler misiniz?' yazdım ve kasiyere verdim o da başını sallayıp gittikten beş dakika sonra "kaçma" dedi boynuma nefesini üfleyen Alaz, sonra kasiyere "benim verdiğim pasta siparişini 4 porsiyon yapıp hanfendinin istediği turtalardan 14 tane daha verebilir misiniz? Ha bu arada şu milshake'i de zahmet olmazsa iptal edebilir misiniz?" diye sordu ben şaşkınlıktan ne diyeceğimi bilemezken Alaz ücreti de ödeyip kolumdan tuttuğu gibi durağa doğru ilerledi-benide sürükleyerek-...
Beni kendi evlerine getirmişti, "bekle ben üstümü değiştirip geliyorum" dedi tam gidecekken kolunu tuttum. Tam ellerimi kaldıracaktım ki anlamayacağı aklıma gelince yüzüm düştü, o da bunu farketmiş olacak ki "hey üzülme senin için işaretleri öğreneceğim" çenemden tutup kaldırdı ve konuşmaya devam etti "ve bana öğretecek kişi sensin" bu sefer şaşırmıştım "şimdi bekle ben üstümü değiştirip geliyorum, seni bir yere götüreceğim" dedi ve gitti. Ona karşı ne hissettiğimi düşünüyorsanız onun hissettiği gibi şeyler değil sadece beğeni. Bir beş dakika geçmiştiki Alaz odasından çıktı, öyle bir parfüm sıkmıştı ki uzaktan bile kokusunu alabilirdiniz ama güzel kokmuyor da değildi hani.
Tam evden çıkacaktık ki telefonum çaldı, annem görüntülü arıyordu. Telefonu açıp gülümsedim ve işaretlerle "annecim" dedim o da gülümsedi ve konuşmaya başladı "n'apıyorsun bebeğim, nerdesin böyle Belinaylarda mısın yoksa?" dedi Alaz'a baktığımda kaşları çatılmıştı "hayır annecim dediğiniz gibi arkadaş edindim, adı Alaz" annem başta şaşırsada, o sevdiğim, kocaman gümsemesini bahşetti. "onu buraya getir tatlım tanışmak istiyorum" dediysede itiraz ettim "olmaz anne"
"neden olmasın canım, neyse o çocuğu buraya getir Asel!" uyarıcı bir tonda söylemişti ve tabiki ardından koca bir 'dıt dıt dıt' sesi...Alaz hiç beklemediğim bir şekilde sırıtmış "şimdi ki seferimiz Asel sultanın evii" diye söylenmişti. Şimdi nerde miyiz? Tabii ki bizim evde, annem ve Alaz koyu bir sohbete dalmışlardı ki kafeden aldıklarımızı ortadaki dikdörtgen sehpaya sert bir şekilde koydum. Annem biraz irkilerek "yavaş kızım ne yapıyorsun? " dediğinde umursamadan pakedi açıp, küçük turtalardan bir tanesini ağzımla buluşturdum. Alazda uzanıp bir tane yediğinde 'ıhmmm' gibi sesler çıkarmaya başladı, sanırım beğenmişti. Bir kaç saat sonra Alaz geç olduğunu kalkması gerektiğini söyleyip gitmişti, bende annemle tek kalmıştım. Bu da demek oluyor ki 'doğru odaya Asel' tam dönüp kalkıyordum ki annem ensemden tutup beni kendisine çevirdi. "Kaçmak yok küçük hanım. Konuşmamız gereken konular var..." dedi sonlara doğru sesi çok acayip çıkmıştı benden bir şey sakladığı belliydi. "Seni dinliyorum anneciğim" dedim, annem oturup tam ağzını açacakken kapıda bir anahtar sesi duyuldu. Babam gelmişti, annem kalkıp yanına gitti ve sarılırken kulağına bir şeyler fısıldadı, annem ne dediyse babamın suratı asıldı ve başını hafifçe sağa sola salladı. Babam yanıma gelip kollarını belime doladı, saçıma minik minik öpücükler bırakarak daha da mümkünmüşçesine sıkı sıkı sardı belimi. Geri çekilip alnımada derin bir öpücük bıraktıktan sonra "hadi ben artık asosyal aile modlarında olmak istemiyorum, geçinde bir sohbetin belini kıralım "
Ben babamın dediklerine karşı şaşırmışken, annemin dedikleriyle gözlerim yuvalarından çıkacaktı. "Ayy hayatım biliyor musun Asel de asosyalliği bırakmış, yani artık bir tane değil bir çok arkadaşı var ve aralarında senin arkadaşının kızı yani Asel'in çocukluk arkadaşı Belinay'da var" bu sefer şaşırma sırası babamdaydı ve öylede oldu ilk başta gözleri irileşti sonrada ağzı bir 'o' halini aldı...*# *# *# *#
Sabah babamın başıma öpücükler kondurması ve annemin perdelerimi açıp "günaydın meleğim" demesiyle uyandım. Allah'ım lütfen bunlar birer rüya olmasın diye geçirdim içimden çünkü ilk çocukken bu kadar mutluydum yanii 10 yaşıma kadar sonra ilgisiz ve katılaştılar, şimdi ise 17 yaşındayım ve her şey mükemmel...
Kalkıp annemin ve babamın yanaklarına birer öpücük kondurdum sonra banyoya gidip elimi ve yüzümü sabunlayıp yıkadım. Odama gidip johnson's baby kolonyamı ilk yüzüme sonra da boynuma sürdüm. Parfüm sıkmayı seven bir insanım fakat koku bebek kokusuysa parfümlere çokta ilgi göstermem -ki zaten bir tane parfümüm dört şişe kolonyam var-, bebeklerinki gibi bir kokuya sahip olmak müthiş bir duygu. Okul formamı giyip, çantamı aldığım gibi aşağı indim,varmama iki merdiven kalmadan ayağım kaydı tutunmak için yer ararken duvarın yanında ki portmantoya tutundum fakat o da dengesini sağlayamadı ve benle yere düştü. Belimi çarpmıştım fakat çok umursamadım çünkü portmantoda asılı duran annemin çantası düşmüş ve içinden anne karnında olan bir fetüs'ün fotoğrafı düşmüştü, bu da demek oluyor ki annem hamile ve bana kardeş geliyor! Koşarak yemek odasına gittim beni bekliyorlardı. Elleri mi çabucak kaldırıp "çok gıcıksınız, anne hamile olduğunu neden benden sakladın? Hatta sakladınız?" Dedim dudaklarımı büzerek, annem ve babam başlarda bana korkulu veya endişeli pek anlayamadım ama işte o şekilde bakmaya başlamışlardı ki bu durumdan ilk kurtulan babam oldu "tatlım sana süpriz yapmak istedik" hemen bir göz devirme merasimi geçirdikten sonra kahvaltıma başladım. Bir anda babam'ın dedikleriyle yediğim reçelli ekmek boğazımda kalmış ve öksürmeye başlamıştım. "Ee Asel sen şu edindiğin arkadaşlardan bahset bakalım. Annen Alaz diye bir çocuktan bahsetti, tamam arkadaşın olsun istedim ama erkek olmamalı bu arkadaş" öksürmem biraz dindiğinde "baba o sadece arkadaşım ve erkek arkadaşımın olması problem yaratmaz, aksine beni koruyacak kollayacak biri olur"
"Peki dediğin gibi olsun bakalım, peki hepsi işaret dili biliyor mu? Yoksa Belinay yoluyla mı anlaşıyorsunuz" dediğinde kafamı hafifçe sallayıp, ellerimi kaldırdım ve konuşmaya başladım "ha bu arada anne ve baba kimse benle Belinay'ın çocukluğumuzdan beri arkadaş olduğunu bilmiyor, ona göre bir şey belli etmeyin" diyip kahvaltıma devam ettim......ALAZ'DAN...
Sabah o iğrenç alarmın sesiyle kalktım ama Asel'i göreceğim için buna mecburdum. Formamı giyinip aşağı indim, annem ve Alan kahvaltıya başlamışlardı. "Günaydın ikiz, Günaydın Sultanım" dedim ve Alan'ın karşısına geçip oturdum, annem "günaydın oğluşum" Alan ise "günaydın bro" dediler gülerek; bende bu enerjiden etkilenerek yüzüme kocaman bir gülümseme taktım. Annem çatalını tabağının yanına koyup boğazını temizledi. Bu da demek oluyor ki çokta hoş olmayan bir konuşma gelecek, "babanız aradı... Sizi bu sene orda okutmak istiyor... Güya yabancı dil eğitimi alacakmışsınız" diyip homurdandı. Ben ve Alan'da aynı anda "asla olmaz!" dedik, annem yeniden boğazını temizleyip "oraya giderseniz ikinizinde birer arabası olacakmış ve babanızla kalmayı istemezseniz ayrı eve çıkabilecekmişsiniz..." Alan derhal olaya müdahele edip "bizim gözümüzü böyle boyamaya mı çalışıyor? Ne yani seni bırakıp, bizi çok sevmeyen-yapmacık seven-adama mı gideceğiz? Biz onu başından uyarmıştık bizim gözümüzü öyle süslü hediyelerle boyayamaz! Bunu biz küçükkende yapıyordu, o zaman ki tepkimizde aynıydı hiç değişmedi!" sesini fazla yükseltmişti ama bunları söylerken gözlerinden bir kaç damla yaş düşmüştü. Alan sinirlendiğinde hep böyle olurdu zaten. Ben ise boğazımı temizleyip masadan kalktım ve odama doğru yürümeye başladım, annemin arkamdan "Alaz oğlum, sakın arama babanı. Takmayın kafanıza, onu tanıyorsunuz" dediğini duydum fakat çokta aldırmadım.Odama girdiğimde kapıyı kilitleyip babamı aradım. 2-3 saniye sonra açmıştı.
"Alaz aslanım, annenizle konuştunuz mu?" bu adamın yapmacık heyecanını sikeyim.
" ne yapmaya çalışıyorsun? Senin süslü hediyelerine kanacağımızı mı düşünüyorsun? Niye sevgini böyle göstermeye çalışıyorsun baba?! Neden buraya gelip bizimle, annemle vakit geçirmeyi denemiyorsun? Orda ne bok varda ordasın söylesene!"
![](https://img.wattpad.com/cover/63890940-288-k747665.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KONUŞMAYACAĞIM!
Dla nastolatkówDuyu olarak kulakları çok iyi duyabilen fakat dilsiz bir kızım ben... "sa-kar" dedim kaldırımda takılıp düşen çocuğa "dilsiz?" dedi bana şaşkınlıkla bakarak... *** Ailem ben 6 yaşıma kadar beni çok severlerdi çok ilgi görürdüm fakat işin içinde enge...