Bölüm 2

268 12 2
                                    

Multide Meriç var :D

Alarmın sesiyle gözlerimi açtım. Saate bakıp tekrar gözlerimi kapattım. Saat 7:00'dı. 5 dakika daha uyusam zarar gelmezdi.

😴😴😴😴😴😴😴😴😴

Gözlerimi tekrar açtığımda saat 7:30'du. Gözlerimi kocaman açıp hemen yataktan fırladım. 7:30 ne demekti ya! Ben sadece ekstra 5 dakikalık uyku istemiştim 30 değil! Annem bugün erkenden gitmişti. Zaten onun için alarm kurmuştum. Normalde annem alarm olarak yetiyordu. Ama bana dün evden erken ayrılacağını söylemişti. Offf!!! Kahvaltı hazırlayacak zamanım yoktu. Hemen okul formalarımı üzerime geçirip saçlarımı taramaya başladım. Lanet okul! Hep senin yüzünden bunlar başıma geliyordu. Çantamı alıp ayakkabılarımı giymeye başladım. Evden çıktığımda saat 7:46'ydı. Koşmaya başladım. Ama yetişebileceğimi sanmıyordum. Nefes nefese okulun önüne geldiğimde tekrar saate baktım. 8:04'dü. Ders başlayalı henüz 4 dakika olmuştu. Şimdi müdüre görünmeden sınıfa sıvışmam gerekecekti. Okulun bahçesine göz gezdirdim. Temizdi. Koşarak kapıya doğru ilerledim. Tam kapıyı açmıştım ki müdür ile gözlerimiz çakıştı. Etrafa baktığımda yalnız olmadığımı gördüm. Demek ki geç kalanları topluyordu. Canan, kızım işte şimdi yandın.

•••

Sayımız gittikçe artıyordu. Tabi müdürün siniride artıyordu. Daha ders başlayalı 10 dakika olmuştu ama sayımız 15'i geçiyordu. Müdür daha fazla dayanamayarak bize döndü. "Ben kaç kere dedim bu okula bir daha geç kalınmayacak diye?!" dedi. Ulan sanki biz keyfimizden geç kalıyorduk! "Bu son olsun! Bir dahakine affetmem geldiğiniz yere yollarım! Şimdilik dağılın bahçeye. Mıntıka temizliği yapacaksınız" dediğinde herkes oflayıp puflamaya başladı. İyi de kardeşim o ki bahçeyi bize temizletmeye niyetlisiniz, neden bu okulun üzerine "Çöpçülük eğitimi de verilir" yazmıyorsunuz? Oof of! Lanet olsun alarma güvendiğim bugüne!

•••

Çöp toplama işi bittiğinde herkes lavabolarda ellerini yıkıyordu. Çok güzel. İlk dersi de kaçırmıştım. Ya biri yok mu şu müdürü canlı canlı kıyma makinesine bassın? Ben bunlara kafa yorarken birisi yanıma gelip "Dün için özür dilerim." dedi. Kafamı kaldırdım. Mert'ti! "Yok önemli değil benim sakarlığım işte" diyerek geçiştirdim. İnanamıyorum! Benimle konuşuyordu! Bana gülümseyerek "İyi o zaman sonra görüşürüz. Ben sınıfa gidiyorum" diyip ilerlemeye başladı. Arkasından "Görüşürüz!" diye seslendim. Vay be! Az önce müdürü öldürme planları yaparken şimdi öpmek istiyordum. Zil çalınca derin bir oh çekip sınıfa doğru ilerlemeye başladım. Sınıfa girdiğimde Ceyda yanıma gelerek "Nerelerdeydin sen?" dedi. Şimdi bu bıkkın halimde Ceyda'yı da hiç çekemezdim. "Boşver sen onu bunu da ben kahvaltı yapmadım. Hadi beraber okulun karşısındaki kafeye gidelim." dedim. "Olmaz kanki 5 dakikalık teneffüs neyimize yeter?" dedi. "La boşver zaten bi bok anladığın yok almancadan" dediğimde gözlerini devirdi. "İyi iyi hadi. Ama çabuk olalım" dedi. "Gören de sanar ki buraya en uzak kafeye gidiyoruz(!) Hemen okulun karşısı." dedim. Bana 'yaw he he' bakışlarını atarken sinsice sırıtıp çantamı sırama koydum ve koluna girerek onu kafeye doğru sürüklemeye başladım. Masalardan birine sandalye çekip oturduk. Eline menüyü alarak incelemeye başladı. Bana "Ne yersin?" diye sordu. Ona "Seni" diye cevap verdim. "Kanka ya kahvaltıda tatlı yenir mi mideni bozacaksın" diyerek bana gülümsedi. "Kaşar tatlı mı ki dingil?" diyerek kahkahayı bastım. Bana somurtarak bakıyordu. " Ha ha ha çok komik" dedi. "Şaka yaptım kanka ya alınma" dediğimde bana bakıp kurnazca sırıttı "Ücretleri sen ödersen belki affedebilirim" dediğinde masadaki çatalı alıp ona doğru eğildim. "Bir de belki affedebilirim diyor ya!" dediğim sırada garson geldi. Beni katil olmaktan kurtarmıştı. "Biz 2 kahvaltı menüsü alalım" dedim. Garson dediğimi elindeki not defterine not alıp gitmeye başladı. Uzun beklemelerimiz sonucu nihayet siparişlerimiz geldi. Ceyda ile yiyip, ücretlerini ödeme vakti geldiğinde bana bakıp sırıttı "Kanka paramı okulda unutmuşum" dedi. Ona bakarak "Unutmasaydın banane? Bulaşıkları yıkarsın" diyip güldüm. "Ama beni buraya gelmeye sen zorladın. Ben senin için dersi bırakıp geliyorum, senin bana yaptığına bak" dedi. Haklıydı. Gülmeyi bırakıp oflayarak çantamdan parayı çıkardım. Lanet olsun içimdeki hayvan sevgisine. Parayı garsona verip kafeden çıktık. Saate baktığımda teneffüse daha 18 dakika vardı. Ceyda ile biraz gezmeye karar verdik. İki cadde ötede bir park vardı. Orada sohbet ederek zaman geçirebilirdik. "Buraya iki cadde ötede bir park var. Orada zaman geçirebiliriz" dedim. "Yok böyle iyi" dedi. "Başıboş gezmeyi çok mu seviyorsun? Dırdır etme de yürü" diyerek onu kolundan tutup çekiştirmeye başladım. "Ama ben senin için derse bile girmedim, senin bana yaptığına bak" dedi tekrardan. Ona bakarak "Seninle bir daha gidersem Allah belamı versin!" diyip kolunu bıraktım. Kim bilir bu salağı ikna etmeye çalışırken ne kadar zamanım ziyan olmuştu. Saate baktığımda hâla 18 dakika vardı. Jeton o ara düştü. "Ceyda benim saatim durmuş! Belkide teneffüs çoktan olmuştur!" diyip okula doğru koşmaya başladım. Ceyda'da bana katıldı. Lütfen geç kalmış olmayalım! Bir gün için bu kadar ekşın yeterdi. Okul görüş açımıza girdiğinde yavaşlamaya başladık. Bahçe boştu. O ara aklıma yoldan geçenlere saati sormak geldi. Okula girmekten daha güvenliydi. Caddenin karşısında yaşlı bir teyze vardı. Ceyda'yı o tarafa doğru itekledim. "Hadi git de saati sor kanki" dedim. "Ya niye ben?" "Çünkü bu işleri becerecek biri varsa o da sensin" deyip şirince sırıttım. "Ulan gören de sanar ki cinayet işleyeceğiz de bu işi en iyi ben beceririm!" diye söylenerek gitmeye başladı. Caddenin karşısına vardığında hemen teyzeye dönüp konuşmaya başladı. Kadının kulakları iyi duymuyordu herhalde. Ceyda'nın "Teyze saat diyorum. Kaç diyorum!" diye bağırmasından belliydi. Bu böyle olmayacaktı. Anlaşılan okula göz atmak gerekecekti. Ceyda'nın yanına gidip "Kanka bu iş böyle olmayacak. Gel biz çantaları teyzenin yanına bırakıp okula bir göz atalım." dedim. "Kanka ya bu kadın saatten anlamıyormuş. Hem çantaları bırakmamızdaki sebep?" diye sorduğunda gözlerimi devirerek "Zeka küpüm benim, müdür bizi çantalarla görürse okula yeni geldiğimizi anlar. Ama çantasız girersek ona yakalandığımızda 'tuvaletteydik hocam' diyebiliriz. Eğer girdiğimizde müdür koridorda yoksa koşarak geri gelir ve çantalarımızı alıp sınıfa çıkarız." dedim. Bana onaylayan bakışlar atarak teyzeye döndü "Teyzem bu çantalar iki dakikacık senin yanında dursun, biz birazdan almaya geliriz" dedi yüksek sesle. Teyze de gülümseyerek "Olur yavrum" dedi. İkimizde hiç zaman kaybetmeden çantalarımızı teyzenin yanına koyduğumuz gibi okula koşmaya başladık. Sessizce okulun kapısını açıp içeri girdik. Temizdi. Merdivenleri çıkıp koridora baktık. Ora da temizdi. Ceyda'ya bakarak gülümsedim. Müdür yoktu işte. Normalde olsa koridordan onun ayak sesleri eksik olmazdı. Demek ki önemli bir işi vardı ki koridoru ayak seslerinden mahrum bırakmıştı. Sessizce merdivenlerden aşağı inip okuldan çıktık. Tam teyzenin yanına doğru ilerlemeye başlamıştık, teneffüs zili çaldı. Teyzeye iki dakika daha beklemesi için işaret yaptık. Anlamış olacaktı ki başıyla onayladı. Hemen sınıfa çıktık. Öznur yanımıza gelip "Neredeydiniz?" diye sordu. Ceyda ile bakıştıktan sonra Öznur'a dönüp "Kanka İlyas hoca çağırdı" dedim. "Neden?" diye soran Öznur'a bu sefer ölümcül bakışlarımı atarak "Çok meraklılık iyi birşey değildir. Fazla yaşamazsın" dediğimde kolumu sıktı. "İyi be" diyerek Arzu'nun yanına gitmeye başladı. Sanırım yeni bir plana ihtiyacımız olacaktı. Hem koridor bu kadar kalabalıkken çantaları nasıl çıkaracaktık? Nöbetçi öğretmen kesin yakalardı. Offf!!! Bu nedir ya! Ceyda'ya bıkkınca bakıp "Kanka, teyzenin yanına gitmek için mecburen teneffüsün bitmesini bekleyeceğiz" dedim. O da bıkmıştı. E haksız da sayılmazdı. Teneffüsün bittiğini müjdeleyen zil çalmaya başladı. Teneffüslerin 5 dakika olmasının beni mutlu edeceği kimin aklına gelirdi? Ceyda ile birlikte merdivenlere yöneldik. 12. sınıflar nöbetçi öğretmene soru sordukları için bizi fark edemeyecek kadar meşguldü. Okulun kapısından dışarı adımımızı attığımızda teyze çantalarımızı oturduğu bankta bırakmış telefonda hararetle birşeyler konuşuyordu. Çantalara doğru gittiğimizde teyze telefonunu kapatıp cebine atar atmaz kolumuza yapıştı. Ceyda "Teyze ne yapıyorsun ya?!" dedi. "Kızım onlara yaklaşmayın içinde bomba var!" diyen teyzeye dönüp "Yok teyze ne bombası ya?" dedim. Teyze bizi 1 adım daha geri çekerek "Siz nereden bileceksiniz. Az önce içinden ses bile geldi. Ama endişelenmeyin polisi arayıp bomba olduğunu söyledim. Birazdan burada olurlar" demesiyle Ceyda'nın çığlık atması bir oldu "Neeeee! Teyze sen ne yaptın ya! Bu çantalar bizim. Az önce sana bunları emanet edip okula gittik!" dedi. Ben de "Evet teyze, arkadaş doğru söylüyo. Hatırlamıyor musun?!" diye sordum. "Ben sizi ilk defa görüyorum" diyen teyzeyle gözlerim kocaman açıldı. Lütfen teyze alzaymır çıkmasın! "Teyze valla bizim bunlar" diyip çantayı kucakladım. O ara teyze de çantanın bir ucundan tutup "Yetişiin! Hırsız var!" diye bağırmaya başladı. Niye bunlar hep beni buluyordu?! Ceyda'da kendi çantasını sırtına takmış bir şekilde yanıma gelip çantanın bir ucundan da o tutarak bana yardım etmeye başladı. "Bıraksana be kaçık karı!" diye bağırdığım sırada köşeden polis arabası dönüp bu tarafa doğru gelmeye başladı. Salak kadın boşuna polisi aramıştı. Şimdi de başımıza bela olacaktı iyi mi! Polisler arabadan inip bize doğru gelmeye başlamışlardı. Yanımıza vardıklarında "Bomba nerede?" diye sordular. Teyzenin gözleri kocaman olup tuttuğu çantayı bıraktı ve telaşla "Bomba mı var!?" diye sordu. Al işte yine kafa gitti. "Yok abi ne bombası ya" dedim. Polisler bize kaşlarını çatarak baktılar "Ne yani boşuna mı çağırdınız bizi?!" dedi birisi. Ceyda hemen araya girip "Abi sizi bu teyze çağırdı biz değil" dedi. Anlaşılan Ceyda da benim gibi bu kadından nefret etmeye başlamıştı. Teyze polislere bakarak "Yok oğlum ne araması benim telefonum bile yok" dediğinde Ceyda ile birbirimize bakıp "Yalan söylüyo ya" ,"Abi valla vardı gördük biz" dedik. Polisler bize arabaya binmemiz için işaret yaparak "Karakolda anlatırsınız artık derdinizi" dediler. Haydaa! Ulan bir alarm kurmadım diye başımıza gelenlere bak ya! Somurtarak polis arabasına bindik.

Lise HayatımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin