Bölüm 3

182 7 0
                                    

Multi Meriç :D

Alarmın sesiyle gözlerimi yavaşça araladım. Sonra kocaman açarak dünü düşündüm. Artık 5 dakika falan ekstra uyku istemiyordum. Hemen yataktan çıkıp yüzümü yıkamaya gittim. Allahım! Bu hafta çok yavaş geçiyordu! Yüzümü yıkayıp odadan çıktım ve mutfağa yöneldim. Annem henüz kahvaltıyı hazırlamamıştı. Yavaşça geriye dönüp odama kaçacakken annemin "Boşuna kaçma gördüm seni. Gel kahvaltıyı hazırlamama yardım et" demesiyle oflayarak mutfağa girdim. Keşke hazırlandıktan sonra inseydim aşağı. Bir daha bu hataya düşmemeyi aklımın bir kenarına not ettim. Ben dolaptan kahvaltılıkları çıkarırken annem kırdığı yumurtayı masaya bırakıp çaya yöneldi. Onu da masaya bıraktığında oturup sessizce kahvaltı yaptık. Ben hazırlanmaya çıkarken o da kahvaltı masamızı kaldırmaya başlamıştı. Odama adımımı atmamla telefonuma gelen mesaj sesi bir oldu. Kesin Ceyda'dan gelmiştir. Telefonumu alıp ekranına baktığımda yanılmış olduğumu gördüm. Mesaj Ayşe'den gelmişti. Sırıtarak telefonumun şifresini girip mesajlar bölümünü açtım. 'Ayşe' yazısının üzerine tıklayarak mesajı açtım. "Hadi yafrım okul girişi seni bekliyor olacağım." yazmıştı. Deli kız. "Sen daha çok beklersin." yazıp gönderme butonuna bastım. Telefonu masanın üzerine bırakarak hazırlanmaya başladım.

•••

Okul görüş açıma girdiğinde okulun bahçe kapısında bekleyen bir adet Ayşe gördüm. Telefonuyla uğraşıyordu. Hem bu kız neyin kafasını yaşıyordu? Bahçenin duvarları tırmanıp aşabileceğim kadar alçaktı. Şimdi oyun oynama vakti bendeydi. Telefonumu açıp mesajlar bölümüne girerek "Eğer bu mesajı 15 kişi ile paylaşırsan..." ile başlayan mesajı kopyala yapıştır yaparak Ayşe' ye gönderdim. Çünkü olur da kafasını kaldırıp etrafına bakınmak aklına gelirse mesaj onu oyalardı. Telefonuna gelen mesaj sesini buradan bile duyabilmiştim. Koşarak okulun yan tarafına geçtim. Sessizce duvara tırmanıp okulun bahçe sınırları içerisine girdim. Telefonuma mesaj gelince açıp baktım. Tabiki de Ayşe'dendi " Aşkew yaf sana yapacaklarımı unutturmaya çalışma. Zaten istesen de yapamazsın ama ben yine de baştan bi uyarmış olayım." diye yazıyordu.  Gülmemek için kendimi zor tuttum. Biraz sonra kim kime tuzak hazırlamış göreceğiz yafrım. Şimdi tek yapmam gereken sınıfa geçip sessizce ders dinlemek olacaktı. Benim tanıdığım Ayşe beni bulmadan sınıfa gelmezdi. Merdivenleri çıkarak sınıfa girdim. Çantamı sırama bırakarak yanımda telefona gömülmüş bir şekilde duran Semanın yanına oturdum. Kafamı biraz ona doğru eğince biri ile mesajlaştığını gördüm. Beni görünce telefonunu ters çevirerek "Ne zaman geldin sen?" diye sorduğunda ona 'sen varya sen' bakışlarımı atarak "Sen mesajlaşırken" dedim. Telefonunu kapatıp çantasına atarken "Bir daha yanıma sessizce yaklaşma" dedi. Ona sırıtarak bakarken "Rahibelikten sıkılmışsın bakıyorum da" dedim. Bana ölümcül bakışlarını attığı sırada içeri hoca girdi. İkimizde çantalarımızdan ders kitaplarını çıkarırken sınıfa bu sefer de Ayşe daldı. Bak girmedi daldı. Bir hocaya baktı bir bana. İşaret parmağını bana doğru uzatarak (👈) "Sen!!" demişti ki hoca "Kızım ne yapıyorsun ? Otur yerine" dedi. Tarih hocamız yaşlı olduğu için kafası biraz ağır basıyordu. Onun için Ayşe'nin beni tehdit ettiğini anlamamıştı. Hoca yaktın beni! İyi de bu benim sınıfta olduğumu nereden öğrenmişti? Ayşe'ye gülümseyerek baksam da o yine de bana 'sen bittin' bakışlarını atmaya devam ederek sırasına oturdu. Elimde ona şantaj yapabileceğim malzemelerim vardı. Bir kere Meriç ile ifşa fotolar yeterdi. Tabikide onu rezil edecek şeyler yapmayacaktım. Ben sadece şantaj olarak çekmiştim o fotoğrafları. Ama bizim Ayşe işte. Anlamamıştı. Kafamı kaldırıp sınıfa göz gezdirdim. Bu dersi bir kaç tane istisna hariç hiç kimse dinlemiyordu. Zaten hocanın da salladığı falan yoktu. Tam o sırada telefonuma mesaj geldi. Açıp baktığımda Ayşe'nin gönderdiğini gördüm "Aşkem yaf niye bizi gizliden çekiyorsun?" diye yazıyordu. Ben de "Aşkem senin Meriç'le çıktığını ispatladım sadece" diye yazıp gönder butonuna bastım. Anında cevap geldi "Ama yaa sil o fotoları" diye yazıyordu. "Neden?" diye yazıp yolladığımda cevap dakkası dakkasına geldi. Niye şaşırmadım acaba? "Tamam yafrım acıdım sana. Teneffüste bişey yapmicam seninle konuşur anlaşırız" yazıyordu. İnşallah yine birşeyler karıştırmıyordur bu. "Okey" yazıp yolladıktan sonra telefonumu kapatıp çantaya attım. Sema'ya dönüp "Ne o kız? Enişteden ne haber?" diye sorduğumda gözlerini kocaman açarak bana "Ne eniştesi kızım ya?! Yok öyle bişey" dedi. Ben de ona 'yaw he he' der gibi baktım. "Hadi Sema benden sır çıkmaz. Benim bildiğim sen, şuan bana söylemek için kendi ile mücadele ediyordur." dediğimde gözlerini devirerek "İyi tamam be çıkışta anlatırım" dedi. "Yes be" diyerek koluna vurdum. Kızı tanıyordum ya. Elime kalem defter verseler kitabını yazar altına da mührümü basardım. Ama Ayşe için aynısını diyemezdim. Onun işi belli olmuyordu. Ona benim sınıfta olduğumu kim söylemişti peki?! Bir ders boyunca oturup merak edecek değildim. En iyisi sınıfa uyup okulun Wi-fi'sini sömürmek olacaktı.

Lise HayatımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin