Bölüm 6 - Özel (1)

62 4 0
                                    

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

O gece çığlıklar kasabanın diğer ucundan duyulur bir şekilde inliyordu. Dünya nüfusu bir sayı daha artıyor insanoğlu büyüyordu. Yaşlı bir adam doğum evinden geçerken camdan yeni doğan bebeği seyretti. Ağlayışı bile çok tatlı görünen bu bebek nedense tek başına duruyordu.

Yaşlı adam doğumevinin kapısını tıngırdatmasına rağmen kimse kapıya yönelmedi. Usulca kapıyı aralayarak içeri girince gördükleri karşısında dehşete düştü. Bebeğin annesi bir yer yatağında kanlar içinde yatıyor ebe olduğunu tahmin ettiği kişi ise boynundan akan koyu kırmızı kanlarla sol köşede uzanıyordu.

Odada iki ceset bir de ağlayan o bebek vardı. Adam panik içinde bebeği kucaklayarak doğumevinden dışarıya çıktı. İlerledikçe ilerledi, gidebildiği kadar uzağa gitti. Bu dehşetten masum bebeği kaçırdı.

Kanlı günün ardından dört yıl geçmişti. Yaşlı adam çocuğu büyük şehre kaçırıp orada büyütmüş ona anne, baba ve dede olmuştu. ''Dede yarın yeni yılmış 2000 yılına girecekmişiz Tena dedi ki bu yıl Milenyummuş ne demek bu?''

''Gel bakalım kucağıma evlat seninle bir şeyler konuşalım.'' dedi Owen dedesi. Çocuk koşarak dedesinin kucağına oturdu ve kulaklarını açtı.

''Beni iyi dinle Pars sana annen ve babanın yeni yılda geleceğini söylediğimde doğruyu söylemiyordum. Ben artık çok yaşlandım şunu bil ki annen sen doğarken ruhunu teslim etti baban ise ne kadar aradıysam da ulaşamadım. Yakında okula başlayacaksın Geniola teyzeye sana bakmasını söyledim ben gittiğimde artık onunla kalacaksın.'' dedi dedesi.

''Hayır dede olmaz, tamam annemler gelmesin ama sende gitme benimle kal ben sen olmadan ne yaparım?'' dedi küçük Pars.

''Ah benim güzel oğlum maalesef artık çok yaşlandım birçok hastalığım var çok fazla seninle kalamayacağım ama seni daima gökyüzünden seyredeceğim. Bana bir konuda söz vermeni istiyorum Geniola teyzeni hiç üzmeyeceksin ne derse yapacaksın tamam mı bakayım?'' dedi.

Küçük Pars ufacık gözlerinden sanki seller akıtıyordu, sahip olduğu tek şey olan dedesini kaybetmek istemiyordu ''Tamam'' diyebildi sadece dedesinin yokluğunu düşünmek bile istemiyordu daha 4 yaşındaydı yalnız kalamazdı.

Dedesinin konuşmasının ardından bir hafta geçmişti ki kanserden kaybetmişti onu artık kimsesi kalmamıştı ufak bir çocuktu gecelere kadar ağladı. O gece ağlayışının sonuydu.

Günler sonra parkta oturmuş oynayan çocukları seyrederken yanına orta yaşlarda bir adam oturdu. ''Sen neden oynamıyorsun bakalım ufaklık?'' diye sordu.

''Ş-şey ben bilmiyorum kimse beni istemiyor piç diye alay ediyorlar. Neden bana öyle söylüyorlar abi?'' diye sordu küçük Pars.

''Sen onlardan çok daha iyi kalplisin bence seni kıskanıyorlar bak sana ne vereceğim'' dedi ve cebinden garip bir kolye çıkardı. Yuvarlak metal parçasının üstünde garip bir figür vardı arka tarafında isebir sözcük Pars... ''Bu kolyeyi yanından ayırma olur mu? Sana her zaman herkesten üstün olduğunu hatırlatsın.'' Diyerek kolyeyi küçük Pars'a verdi.

''Ama bunun üzerinde adım yazıyor neden ki?'' diye sordu ufaklık.

''Çünkü sana ait bir kolye o.'' dedi ve ortadan kayboldu adam.

ZamanSızlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin