Miray
Göz kapaklarımdan içeri sızan güneş ışığıyla uyandım. Elimle yatağın diğer tarafını yokladım. Bozulmuş çarşaflarda elimi gezdirip yastığa doğru ilerledim. Yumuşak ve lastiğimsi bir iç organa değince elimi hızla çekip gözlerimi açtım.
Kocaman, mavi kedi gözleriyle bana bakan, koca ağzıyla sırıtan bir Cheshire kedisiyle karşılaştım. Derin bir nefes alıp lastik oyuncağa vurdum ve yataktan düşürdüm.
Tüm uykum kaçtı. Sağol Fatih.
Benim yerimde Ayza olsa kalp krizi geçirirdi herhalde.
Yattığım yerde gerinerek tuvalete gittim. Gerçekten insanın aklına her şey tuvaletteyken geliyor. Bunca saat kızların beni aramamış olması orada aklıma geldi mesela. Tuvaletten çıktıktan sonra ikinci durağım olan mutfağa doğru yol aldım.
Çay demleniyordu, kahvaltılıklar masadaydı ama Fatih yoktu. Herhalde masada eksik olan kuş sütünü almak için markete gitmişti. Dışarı bakmak için evin önüne çıkmıştım ki...
Daha Fatih'i görmeden sesini duydum. "Sen ne yaptığını sanıyorsun!"
Dün kaldırıma çıkarak yamuk bir şekilde park ettiğim -bıraktığım- arabamı kurallara uygun bir şekilde park etmişti ve elinde telefonumla geliyordu.
"Günaydın" dedim sırıtarak. "Telefonumu arabada unutmuşum demek."
"Sana da günaydın Bayan Bacak," dedi dişlerinin arasından.
Kaşlarımı kaldırarak başımı iki yana salladım ne demek istediğini anlamadığım için.
Eliyle üstümü işaret edip "Sadece bir tişörtle dışarı çıkmışsın," dedi aynı sinirle.
Üstüme bakıp ancak kalçalarımı kapatan bir tişört ve geri kalanı bacaktan oluşan vücudumla karşılaştım. Fatih bana sarılıp vücuduyla beni gizlemeye çalışarak etrafta göz gezdirmeye başladı. Sokakta kimsenin olmadığına karar verince belime sarılmış kollarıyla beni kaldırdı ve eve sokup kapıyı kapattı.
Hala belimde olan kollarını fırsat bilip ben de kollarımı boynuna sardım. Bir şekilde kendimi affettirmem gerekiyordu, değil mi? "Kıskanç sevgilim benim." Yüzüne bakmak için geri çekildim. Öncekinden daha sevimli bir şekilde tekrar "Günaydın" dedim.
Fatih de kesinlikle öncekinden daha sevimli bir şekilde "Günaydın, Bayan Bacak," dedi.
Söylediğinin sevimliliğine kıkırdadım. Belimde hissettiğim titreşimle daha çok kıkırdadım.
Fatih telefonumu kaldırıp arayana baktı ve bana verdi.
Telefonu açıp cevapladım. "Alo"
"Günaydın Kaçak. Dünden beri neredesin sen?"
"Fatih'teyim Sahra." Fatih'e bakıp muzurca sırıttım. "Başka nerede olacağım."
Sahra arkaya seslendi. "Hala Fatih'teymiş." Bana dönüp devam etti. "Benim gibi telefona kayna demiyorum ama en azından ulaşılabilir olsan."
Fatih mutfağa geçip sofrayla ilgilenirken ben antrede kalıp konuşmaya devam ettim.
"Özür dilerim ama pek cevap veremeyecek bir durumdaydım," dedim dünkü yaptığım hataları tekrar hatırlayarak.
Sahra telefonu yutmak ister gibi derin bir nefes aldı. "Siz yine mi..." Fısıldayarak devam etti. "Şey yaptınız!"
Arkadan kuşkulu bir ses duydum. "Sen ne dedin?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sahara
Teen FictionHerkesin kendine göre doğruları vardır. Bazen hatalar kişinin en kesin doğrularıdır. Peki hayatta yaptığınız en büyük hata sizin en güzel doğrunuzsa... ❤❤❤ Biri biraz sapık, biri tam bir anne, biri Hindistan cevizi delisi, biriyse aşk sarhoşu. Bazen...