Hani bazen yüksek tepeye çıkarsınız,ayağınız kayar düşersiniz ama ölmezsiniz ya,işte keşke ölseydim diyebileceğim bir durum.Hayat,vardır değil mi? peki öyleyse benim neden gözlerim önünde hayatım söndüğünü görüyorum.Donmuştum,insanlar o tarafa doğru koşuyorlardı ama ben yerimden milim bile kıpırdayamıyordum.Boğazımda kocaman yumru oluşmuş konuşamıyordum .
Göz yaşlarımdan dolayı görünüşüm bulanık bu yüzden net olarak görmüyordum.Sesler,çığlıklar vardı, birden ayaklarıma hareket ederek o yöne ilk yavaş sonra koştum, koştum.Arabayla aramda on adımlık mesafe vardı durdum içime soluk alarak nefesimi verdim.Kalabalığı iterek istemediğim görüntüyü,hayatımın ellerimden kısa zamanda uçup gittiğine gözlerimle şahit oldum.İstemsizce yere diz üstü düşerek ailemin canlı canlı yanarak yok oluşlarına şahit oldum.
***********************************************************
Ben küçükken yani on iki yaşımda felan babam şirkette,annemde öğretmen olduğu için bana bakmaları zor bu yüzden hem evin işleriyle hemde, bana bakıcı olarak bir kadın tutmuşlardı.Bir gün okuldan gelmiştim, o zaman da bakıcı kadın biraz tuhaftı yani gergin,tedirgin di.bende fazla takmayarak yemeğimi yiyip odamda uyumaya gitmiştim.zaten ne olduysa o zaman olmuştu birden gözlerimi açıp uyandığımda dumandan gözümü açamıyordum her yer karanlıktı.
Öksürerek bir yandan nefes almaya çalışıyordum bir yandan da çığlıklar eşliğinde yardım istiyordum.Hıçkırarak ağlamam annemin ve babamın beni kurtarın diye boğazım kesilinceye kadar bağırmam sonuçsuz kalmış ve ben öylece yığılıp kalmıştım.Gözümü ilk hastahanede açtığımda annemin gözleri ağlamaktan kıpkırmızı,babamın da hayatta hiç bu kadar bitkin,yorgun,perişan olarak görmemiştim.
Ağzımı açıp neler olduğunu sormak istemiştim ama başarısız kalınca annem ve babam daha bir yıkılmışlardı.Bütün balıkkesirde hastane hastane uğramıştık ama aynı cevap dışında başka bir şey söylemiyorlardı.Zamanla ve büyük bir olay sonucu tekrar konuşacağıma, bu yüzden sabırlı olmamızı beklemimizi söylemişlerdi.Babamda istanbulda ev tutmuş orda yaşamaya başlamıştık.Bugün ilk defa konuşmuştum sesimi unutmuşum resmen,geldiğim yere yaklaştığım zaman şoföre durmasını söyleyerek indim.
Elimdeki adrese bakıp insanlara sorarak evi aramaya başladım,burdaki evler bitişik bitişik ve yıkılmaya meyilli olan evlerdi.Yirmi dört numara işte orda, bulmuştum.Zile basarak artık bundan sonraki hayatımı burdan başlayacaktım.Kimse kapıyı açmamıştı,tekrar tekrar bastım sonunda ayak sesler duymuştum geri çekilerek kapının açılmasını bekledim.Sakalları bayağı uzun,çekik siyah gözlü,uzun boylu,yaşı en çok kırk beş yaşında olan bana çatılmış kaşlarıyla ne var dercesine soruyordu.
"Adım eslim DALKIRAN"
Adam şaşkınlıkla kaşları kalktı, ilk önce beni baştan sona kadar inceledi.Adam konuşmayacağını anlayarak tekrar konuştum.
"Ahmet beyi aramıştım,siz misiniz?"
Adam bir süre cevap vermedi,sonra başını sallayarak eliyle içeri buyur etti.İçeriye adım atarak yürümeye başladım,salonu görünce o tarafa doğru giderek odayı inceledim orta büyüklüğünde bir çekatla bir televizyondan başka birşey olmayan sade odaydı.Adamın bana tuhafmış gibi bakması benim nasıl durumda olduğumu sorgulatıyor,eminim annemden aldığım kızıl saçlarım karman çorman, elbiselerim muhtemelen toz içinde,yüzüm ise düşünmek bile istemiyorum.
"Otur ve ne olduğunu anlat"
Adamın dediğini yaparak bugün evden çıktığımızı,peşimizdekilerden,beni indirmelerinde,ve en sonda patlamıyı gözyaşlarımla anlattım.Ahmet amca ilk anlattığımda hiçbir tepki göstermeden en son patlamayı söylediğim zaman aniden ayağa kalkmasıyla irkildim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞKIN BEYAZ RENGİ (düzenleniyor)
General FictionAilesini gözlerinin önünde diri diri yanarken bunun arkasında bunu yapanları öğrenmek istemez misiniz?Evet ESLİM DALKIRAN da öylede yaptı. Peki küçükken ailesini kaybetmesi üzerine kendini bir anda kız kardeşi ile yalnız kaldığı, ve bu yüzden hayatt...