[3]

41 9 2
                                    

"Bugün nasıl hissediyorsun Jennifer?" diye sordu Bayan Grande, gözüme ışık tutarken. "Sıkılmış. Topluma fayda sağlayabilirken içeriye tıkılmış. Kısacası her zamanki gibi." diye cevap verdim yüzümde en az onun kadar bıkmış bir ifadeyle. Benimle uğraşmanın onun en sevdiği iş olmadığını biliyordum ama bunu onun için katlanılabilir yapmaya çalışıyordum. Bana bir uzaylıymışım gibi bakmayan sayılı hafızalı kişilerdendi.

Evet, kadın-erkek, siyah-beyaz, homoseksüel-heteroseksüel, fakir-zengin, müslüman-yahudi gibi sınıflandırmalar insanlığa yetmemiş olacak ki, bir de hafızalı ve hafızasızlar diye grup oluşturmuşlardı kafalarında. Sonra da kalkmış eşitlikten, barıştan bahsediyorlardı bize.

"Yapabileceğim bir şey yok, üzgünüm." dedi koltuğunda arkasına yaslanarak. Ben de hasta koltuğumda arkama yaslandım. Bu koltuk da bize özeldi, sanki vahşi hayvanlarmışcasına insanlara saldırmayalım diye ellerimin ve ayaklarım konacağı yerlerde demir halkalar vardı. Neyseki Bayan Grande bunları gerekli bulmuyordu ve halkaları kilitlemiyordu.

"Senin suçun olmadığını biliyorum." dedim ve sohbet gruplarında ortada uçuşan dedikodular geldi gözümün önüne. Mini'nin dediğine göre 403'ün önceki sakinleri hafızalarını yerine getirir umuduyla işkence görmüş ve sonunda öldürülmüşlerdi. Üstelik, bu tekniğin onları normale döndürebileceğini söyleyenler de kişisel psikiyatristleri olmuştu.

Dedikodular o kadar kanlı ve iğrençti ki insanlığımdan utanıyordum. "Hey, geçenlerde şöyle bir şey duydum." dedi Bayan Grande. "Sizin için bir topluma kazandırma projesi düşünüyorlarmış." Gözlerim kocaman olurken, "Nasıl yani? Ne zaman?" diye sordum ve yüzü düştü. "Sanırım bir sene içinde. Bu kadar beklemek zor biliyorum ama insanlar size yeni yeni alışıyor. Çeşitli görevleriniz olacak, halka yardımcı olacaksınız. Belki de her şey daha farklı olur."

Yüzümde kocaman bir gülümseme eşliğinde "Belki de." dedim.


HafızAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin