Annem öleli tam dokuz ay olmuştu ve ablam,ben ve kardeşim dahil olmak üzere hemen hemen herşey ve herkes hayatını yoluna koymaya çalışıyor acısını içinde yaşamaya alışıyordu.
Babam ise bizimle az konuşup daha çok odasında vakit geçiriyordu.Uzun zamandır odasının camını bile açmamıştı,annemin kokusu gitsin istemiyormuş.
Hatta bir seferinde ben havalandırmak için cama uzandığımda babam kendimi bildim bileli ilk kez bağırmıştı bana.Odadan dışarı kendimi nasıl atacağımı bilememiş kapının dışına çıktığımda ise hem korkudan hem yüreğime saplanan acıdan gözümde biriken yaş sel olup akmış ve elim ayağım titremişti.O günden sonra ben ve diğer aile üyeleri asla babamın odasına girmeye yeltenmemiştik.****
Evimizin küçük ama bizim için dünyaları verseler asla değişmeyeceğimiz bahçesinde uzun zaman sonra ilk deda bir araya gelmiştik.Ağustos'un sıcağı bunaltsada önemli olan uzun zaman sonra bir arada olmaktı.Ablam Sevil haricinde anneannem ve dedem,kardeşim,ısrarlarımıza sonunda evet diyen babam ile ilk kez bahçede kahvaltı yapma şansına sahip olmuştuk.Tabi bu süreçte kimse kimse ile ekmek sepetini istemek dışanda konuşmuyordu.
Dışarının güzel havası bizim karanlık yüzlerimizle gölgelensede bir kere bir araya gelmeyi başarmıştık,bunu yapmıştık tekrarı olursa daha iyi olacağına emindim.Sessizlik içinde süren kahvaltının ardından arka tarafta bahçe kapısının açılma sesini duydum ancak kimseyi beklemediğimizden merakla hemen yerimeden kalkıp o tarafa doğru yürümeye başladım.
Çok değil bir iki adım sonrası ablam ile yüz yüzeydik.Çok önemli bir durum olmadığı takdirde sabah saatlerinde evde bulunmazdı.
İlk aklıma gelen birşey unutmuş olmasıydı.Çünkü yüzünde endişeye ait hiç bir emare yoktu ."Hayırdır abla?"
"Hayır canım,bugün izin verdik kendimize."
"Kendimize?"
"Hay Allah kızı unuttum!Dur geliyorum."
Kim diye sormama fırsat vermeden ablam bahçe kapısından sokağa çıkmıştı bile.Çok geçmeden de yanında bir kadınla geri döndüğünde kadının güzelliği etkilenmeyecek gibi değildi.
Siyah, geceden daha siyah saçları neredeyse beline kadar iniyordu.Bembeyaz teni ise kusursuzdu.Gözleri ise yüzüne kondurulmuş birer nazar boncuğu gibiydi.
Uzun boyu ve düzgün fiziği ise güzelliğine daha da güzellik katıyordu.
Bir müddet karşımda duran ve yüzünde gergin gülümsemesi ile duran kadını izledikten sonra ablamın sesiyle kendime gelmiştim."Canım bu arkadaşım Nazan.Aslında bizim şirketin genel müdürü yani temel taşlarından biri."
Elimi uzatıp "hoş geldiniz"dediğimde kadının ellerine hayran kalmamak mümkün değildi.Ben sadece kendi ellerim güzel diye düşünürken muhteşemide olduğunu görmüş oldum.
"Nazan'cım buda kardeşim Tülin."
"Memnun oldum Tülin'cim."
"Bende."
Masaya doğru ilerlediklerinde anneannem ve dedemle de tanışma faslı geçildikten sonra sıra babama gelmişti.Nazan hanım içeriye girdiği andan itibaren bir kez olsun başını çevirip bakmamıştı.Kadının babamın önüne doğru yaklaşıp elini uzattığı esnada başını üzüm asmalarından çekip kendine uzatılan ele baktı.
Bir an heyecanlanmıştım babam bizim dışımızda biri ile ilk defa iletişime geçecekti ama tabi ki heyecanım kursağımda kalmış babam sadece bir baş selamı ile Nazan hanımın uzattığı elini geçiştirmişti.
Kadının bu duruma bozulduğu her halinden belli oluyordu.Ama tabi yine ablam devreye girerek ortamda ki havada asılı kalmış selamın etkisini dağıtmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beni Kandır (Askıda)
ChickLitBazen bir kadın kandırılmak ister sevdiği adam tarafından.Amacı gerçekten inanamaktır, ilişkisini kurtarmak ve aşık olduğu adamı kaybetmemek. Önünde ki engeller ne kadar zor olsada kaybetmemek... Tülin ve Orhan tutkulu bir aşk ile başlarlar herşeye...