9. BÖLÜM

19 2 1
                                    

HİRANIN AĞZINDAN

Emiri cidden seviyorum,  yanlış anlamayın! arkadaş olarak, ya valla arkadaş olarak. sizi inandırmak zorunda değilim. ( arkadaş olarak ). demir de bir haller vardı sanki aşırı kıskanç davranıyordu. ama bunu sevdim. ya çok hızlı gitmiyor muyuz? ben demiri sevemem, o beni sevmezki hem canımı yakar. çok korkuyorum. bütün bu düşüncelerimi hocanın derse girmesi böldü:

-Evet arkadaşlar, okulumuza yeni kişiler geldi. buyrun, tanıtın kendinizi.

ilk ben kendimi tanıtacaktım:

-Adım Hira Soyadım keskin.

demir de yavaştan kalktı:

-Adım demir soyadım çelebi.

demirin ardından zehra ve berk geldi:

- Adım zehra soyadım çelik

-Adım berk soyadım tunca

hepimiz kendimizi tanıttığımıza göre artık sıralarımıza geçmemizin vakti geldi. hızla sıralarımıza koştuk.

--------------------------------------------------

zil sesini duyar duymak kendimizi dışarı fırlattık. zehra ve berk bizden bağımsız bir ülke gibi ışınlandılar okulun dışına. demir ise bana bir şey söyleyecekmişçesine parmağıyla gel işareti yaptı. o yanına gelmez yanına getirtir. Allah'ım n'olur seni seviyorum desin, yok ya da dur seni seviyorum çok normal, sana seviyorum desin, o değişik olsun!

-Hira, dün kurduğum cümleleri tamamen kafam güzel olduğu için kurdum. biraz sert olacak ama ben seni sevmiyorum. sakın yanlış anlama ama..

-Yok yaa, ne yanlış anlayacağım bende seni sevmiyorum hem yanlış anlaşılacak bir şey yok ki!

diyerek omuzlarımı havaya kaldırıp indirdim. demirin yüzünde üzgün bir ifade vardı, onun yüzüne bakmayı kesmemi yanağımda hissettiğim ıslaklık sağladı. olamaz! ben ağlıyordum! hemde demirin karşısında, ama bu olamaz ki. ben demiri sevmiyorum bile. seviyor  muyum yoksa? sevmiyorum, sevmiyorum.  sevmiyorum herhalde. sevmiyorum dimi yaa?

hızla lavaboya doğru ilerledim. her adımımda içim daha fazla kan ağlıyor daha fazla acıyor ve her geçen saniye kendimi daha fazla boşlukta hissediyorum. aynada ki yüzüme baktığımda mide bulandıran bir görüntü oluştu. rimeli ve kalemi akmış bir kız, ruju dudağından taşmış ve yanaklarına fısıldayan.. musluğu açıp avcumu suyla doldurdum. yüzüme aniden fırlatmamla kendime geldim. derin düşünceler beynimin her yanını ele geçirmeye başladı bile.. hayattan ve yaşamaktan nefret eden beni, hayata sımsıkı bağlayan yaşamı doyasıya sevdiren biri vardı. ve ben onu sevmediğimi söyleyip duruyordum. tanışalı daha 1 sene 1,5 ay 8 gün 14 saat 28 dakika 37 saniye olmasına rağmen, ben onu seviyordum galiba. 40, 41, 42, 43, 44... tamam cidden yeter. hafızamın bu denli kuvvetli olduğunu bilseydim İngilizce şarkıları ezberlemek için daha fazla uğraşırdım. artık emindim! ben demiri gerçekten seviyordum

Uyy! bizimkisi demiri sevdiğini sonunda itiraf edebildi mi? demir onu sevmeyiversin ben bu dizinin bitişini bilmek istemiyom!

mihri! şaka mısın sen yaa?! sevsin beni, döverim seni valla bak!

ay iyi be gidiyom ben ahırda inekler bekleyiveriyor beni gaçtım hadi ben.

yürü git bas git!

soğuk su fazlasıyla iyi geldi. rahatladım ve kendime geldim üstelik doğruları rahata düzenleyebildim.  saçlarımı topl- saçlarımı kestirmiştim. doğru ya! lavabodan hızla çıkıp evin yolunu tuttum.

-------------------------------------------------

DEMİRİN AĞZINDAN

hirayı seviyorum! hemde çok, deliler gibi... ama kendi kendine sesli konuşmasını dinledikten sonra, canlı canlı yamyamlar beni yeseydi daha az canım yanardı. valla yaa! bildiğiniz demiri sevmiyorum dedi. siz biliyosunuz zaten. okuyosunuz ya hani. her neyse o beni sevmediğini söylediği için hem sinirli, hem üzgün, hemde fazlasıyla aşık hissediyorum kendimi...

yatağa boylu boyunca uzanıp hiranın bana o an ki bakışı aklıma geldi. gözleri dolmuştu sanki. ağlayacak gibi duruyordu. eline baktığımdaysa sımsıkı yumruk yapmıştı. tekrar yüzünü güzlerimle buluşturduğum da gözleri kapanmış, yaşlarla birlikte rimel ve kalem de yanaklarına bulaşmıştı. o an elimle göz yaşarını silip sımsıkı sarılasım vardı ona ardından da seni çok seviyorum diye kulağına fısıldayacaktım. ama olmadı, yapamadım. seni sevmiyorum dedikten sonra, ona doya doya sarılamadım. Allah bilir ne yapıyordur:

A-SİNİR KRİZİ?

B-ÇİKOLATA KRİZİ?

C-AĞLAMA KRİZİ?

D-HİÇBİR ŞEY OLMAMIŞ GİBİ HAYATA DEVAM EDER..?

sizce hangisi? hahaha tabikide, cevap D. hira bu, beni sevmiyorsa kesinlikle böyle yapıyordur. ki sevmiyor çünkü öyle dedi. yataktan kalktım hızla aşağı indim ve kapşonumu aldım ardından bir hışımla dışarı çıktım. şu kızların üzgün olduklarında ne yaptıklarını bilmem gerek. zehrayı aradım ve teker teker öğrendim. iki kutu peçete, iki kutu çikolata, sıcak su torbası, pijama, ayıcıklı uyku tulumu, kışlık yastık ve yorgan. hepsini alıp hiralara gittim.kapı zilini çaldığımda zehra açtı bağırarak konuşmaya başladı:

-HOŞGELDİN DEMİR, AA! ONLAR DA NE? NEYSE SEN İÇERDE GÖSTERİRSİN! HADİ BUYUR, HIZLI OLMA YAYAŞ OL.

-TAMAM AMA NEDEN BAĞIRIYORSUN?

-ASIL SEN NEDEN BAĞIRIYORSUN?

-SEN BAĞIRIYORSUN DİYE, PEKİ SEN?

-HEE BEN Mİ?

-EVEET!

-Pardon yaa bilmiyorum.

tuhaf. şu kızların haberleşme şekillerini hiçbir zaman anlamayacağım galiba..

içeri girdiğimde hira üzerini giyiyordu. Bir yandan ayağıyla pijamalarını iterken diğer bir yandan da kollarıyla bluzunu giymeye çalışıyordu. zehra beni mutfağa sürükledi ve hemen hiranın dağıttılarını toplayıp yanıma geldi. ben bunları hiraya kendimin vermesini söylediğim halde buna izin vermedi. fakat ben ciddi bir bakış atınca mecbur izin verdi hiranın yanına oturdum fakat o benim yüzüme bile bakmıyordu. gözleri kızarık göz altları şişmişti, elimdekileri ona uzattığımda; çikolata kutularını kucağına, kutu peçeteleri sağına, ayıcıklı uyku tulumunu önüne, sıcak su torbasını soluna, yastık ve yorganı uyku tulumunun önüne, pijamalarıda eline aldı. piyajamaları giydi, uyku tullumunu giydi, yorganı kucağına serdi, yastığı arkasına koydu, çikolataları teker teker yemeye başladı, ağlamaya başladı ve her seferinde peçete çıkartıp göz yaşlarını silerek ağzına çikolatayı atıyordu. bir kız bu kadar tatlı olamaz yaa! anlatmaya başladı her şeyi benim yanında olduğumu unutarak...

zehra kıkır kıkır gülerken biz hayretler içinde birbirimize baktık Hira'yla.

Hira:

-S-sen burada mıydın demir?

-Evet.

-N-ne zaman geldin?

-Her zaman buradaydım -eliyle Hira'nın kalbini işaret etti- ve burada olacağım!

Hira'nın gözünden yaşlar dökülürken Zehra alekta movik movik diyererek tüm evi turladı. cidden bu kızları anlamak zor ama anladığım zaman çok mutlu olacağımı biliyorum -ölümden bahsediyor, anlayamadan ölecek- cidden bunu biliyorum. Hira'nın göz yaşlarını elimle silerek belinden tutup havada döndürdüm ve sımsıkı sarıldım ardından kulağına fısıldadım:

-Sana seviyorum!

-Bende sana seviyorum!

Bölümün çok geciktiğini biliyorum ama sınavlar, sınavlar, sınavlar.. ardarda geldi hepsi. yazmak istediğim her an bir şey oldu ama şimdi tamamen yazabildim..


Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 14, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

ZORLU HAYAT (Askıda)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin