8. BÖLÜM

17 2 0
                                    

Sabah uyandığım da saçlarımı elimle itmeye çalıştım. Fakat unuttum saçımı tamamen değiştirdiğimi.. Kot pantalonla yatmanın verdiği rahatsızlıktan dolayı bayağı erken uyanmışım.

Bunların hepsini koyverip kendime tost hazırlamak için mutfağa indim.

" Sen kimsin lan?! "

" Demir, ben! "

" Ben demekle olmuyor. İsmini söylesene! "

" Hira.. "

" Olamaz! Hira'm sen nettin böyle güzelim saçlarına?! "

" Hira'm mı? Nettin mi? Demir sen kendin de misin?! "

" Ne yani, sekreterimmişsin gibi ' Hira Hanım' mı diyim? "

Kapak.

" Deme ama sevgili değiliz, e evlide değiliz, demeni gerektirecek bir durum yok yani! "

Duble kapak.

Demir bana sadece üzgün bir yüz ifadesi takınıp bakmayı tercih etmişti. Bende pis pis sırıttım. Daha dur sen Demir bey, penaltılara daha yeni kaldık!

Düşüncelerimi bölen karnımdan gelen gurultuyla hemen ekmekleri aldım ve kestim. Ardından tost makinesini fişe takarak ısınmasını bekledim. O ısınırken bende bir yandan hem çayı demleyip hemde dolaptan 'kaşar and sucuk' ikilisini hızla aldım.

---------

Benim için nefis olan bu kahvaltı ayrıca beni fena halde doyurdu. Çığlıklar dolusu bir esneme sonucunda yemek yedikten sonra yuvarlanan pandalara dönüştüm.

Ben yuvarlanırken aklımda sadece bir soru dönüyordu. Demir neden böyle davranıyor? Bunu öğrenmenin tek yolu var..

" Demir.. "

" Ne?! "

" Senin geçmişini ben bilmiyorum, şey aslında bana anlatabilir misin dicektim..? "

" Hmm, bir deniyelim.. "

" Dinliyorum! "

" Ben, küçük yaşta babamı kaybettim. Ablam evlenerek Franca'ya taşındı. Annem... Annem başka bir adamla evlendiğini dün açıkladı. Sinir küpüne dönmüştüm. Sana çıkıştığım için özür dilerim.. "

" Ohw! Gerçekten çok üzüldüm. İnan ki ben de seninle aynı durumdayım. Fakat benim annem de vefat etti.. Demek ki birbirimizi gayet iyi anlayabiliriz. "

" Benim durumum sanırım seninkinden biraz daha farklı.. "

" Nası yani?! "

" Şeyy, Can, annem, üvey.. "

" Ahh! Tamam, şimdi anladım. Demek ki ikimiz de Can'a olağandışı bir derecede nefret duyuyoruz. Sen hiç merak etme biz ona dersini veririz! "

" Gerçekten, senin yanımdayken kendimi huzurlu hissediyorum. "

Bu sözleriyle yanaklarımın domatesten farksız olması gerekiyordu. Fakat bende Demir'e alışmış olmalıyım ki artık utanmıyorum!

' Utan utan. Neden utanıvermiyon?! '

Sen nerelerdeydin yahu Mihri?

' Bi süre gözüne gözükmeyi vereyim ben dediydim. '

Anlaşıldı. Bence bir süre daha gözükmeyiver sen benim gözüme.

' Anlayıverdim gomutanım. '

Ben iç sesime alttan alttan gülerken, Demir bey bana hayran hayran bakıyordu.

" Ne oldu? Daha önceden konuşan bir insan görmedin mi? "

" Yok gördüm ama iç sesiyle kavga eden Hira'ya ilk defa rastlıyorum. "

Anlaşıldı. Bana inceden girdiriyordu. Ben en iyisi hiç sesimi çıkartmayayim. Yoksa Demirle aramız yeniden bozulacak.

Ne yapsak diye düşünmem lazım. Evet bence okula gitmeliydik. Evet ya bir hafta ne de çabuk geçmişti. Demir'e açıkladım o da onay verdi. Ardından Demir Berk'i, ben ise Zehra'yı aradım.

" Aşkım naber? "

" İyiyim aşkım sen? "

" İyiyim, hızlı ol bugün okul var! "

" Tamam merak etme siz varmadan biz orada olacağız! "

" Görürüz canım! "

Hızla telefonu çantama atıp odama koştum. Formamı giymek için acele ederken, Demir pantalonu ben ise eteğimi giymek için zıplayıp duruyorduk.

Hazır olduğumuz da merdivenlerden inerken yarışmayıda unutmadık. Kapıya çoktan varmıştık. Üzerime polarımı alıp ayağıma air force'lerimi geçirdim.

Demir arabanın kapısını açmış bir şekilde beni beklerken ben ise hızla arabaya atladım. Demir hemen şoför koltuğuna uçunca hiç durmadan gaza bastı.

------

Evet! Haha Zehradan önce geldik. Koridor da ilerlerken dolaplarından kitaplarını çıkartmaya uğraşanlar, dolap kapaklarına yapıştırdıkları fotoğraflarla konuşanlar ve amele gibi dolabın şifresini unutup kırmaya çalışanlar..

Birini gördüm ve sınıfımızı sordum.

" Pardon, D şubesi nerede acaba? "

" Koridorun sonunda sağ tarafta! "

Yüzünü gördüğümde bu masum okyanus mavisi gözlerin tanıdık olduğunu fark ettim. Bu kişi Emre idi.

" Emre? "

" Hira? "

" Hatırladın! "

" Hatırlamaz olur muyum seni güzellik! "

" Haha, sen hangi sınıftasın? "

" Seninle aynı. Sana okulu gezdirmemi ister misin? "

" Ever n'olur? "

" Gel iyi beni takip et o zaman. "

" Demir sen sınıfa geç ben okulu gezeceğim? "

" Olmaz! Bende sizinle geleceğim! "

" Peki iyi gel! "

Demir'in ağzından

Şaka mı yapıyor bu kız? Veya benimle dalga mı geçiyor? Onu elin gavurla tek başına bırakacak kadar aptal değilim ben! Aptal mıyım yoksa? Yok, yok değilim. Değilim, değilim.

En alt kata indik. Kantini gezdircekmiş. Başladı dırdır etmeye. Onu bir defa dinlemedim. Hira'yı izledim. Hayatımda bu kadar masum bir varlık tanımadım ben. Fakat ikimizin de oldukça zorlu bir hayatı vardı.

' Öyle mi diyorsun yakışıklı? '

Ya bak ya! İç sesim de bana yürüyor. Bir bırak peşimi ya.

' Haha bana martaval okuma. Ben senin iç sesinim. Asıl sen kes sesini! '

Noluyor sana? Bu havalar kime? Yine kim dokdurdu seni? Sorulardan cevap alamayınca gittiğini anladım ve ardından derin bir oh çektim.

Sonunda kantin turu sona ermişti. Sırada bahçe vardı. Bayağı büyüktü bu okulun bahçesi. Gayet güzel valla. İki kenarında kale vardı. Diğer yan bahçesinde ise file vardı. Arka bahçede basket potaları duruyordu. Gayet güzel, bahçeyi beğendim.

" Hira artık sınıfa gitmeliyiz! "

" Tamam demir hadi sınıfa çıkalım. "

Adımlarımızı hızla sınıfa yönelttik. Sınıfın 1. Katta olması ekstradan bir avantaj sağladı. Hızla sınıfa girdik. Klasic olan cam kenarının en arka sırasına yerleştik. Ben köşede olmanın rahatlığıyla uykuya daldım..

ZORLU HAYAT (Askıda)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin