4.Bölüm - Ucube

221 24 23
                                    

"15 dakikadır yürüyoruz,ucube.Daha ne kadar yolumuz kaldı?"ellerim sırt çantamın kayışlarını kavramıştı,gözlerim önümden giden "yaratığın"her adım attığında oraya buraya savrulan,koyu mavi saçlarındaydı.

Bana omzunun üstünden bir bakış attı."Sana 5 dakika önce alman gereken cevabı verdim"

Sağ ayağımı sinirle yere vurdum,"EVET!"diye kükredim,"5 dakika önce 5 dakika kaldı demiştin!"

Yüzünde düşünceli bir ifade belirdi ve çenesini sıvazladı,"Öyle mi demiştim?"diye mırıldandı.

Herhangi bir yorum belirtmeden yoluma devam etmeye karar verdim.Durum şuan çalıp okumuş olduğum(hırsızlar'ında hobileri vardır!)E.T'den daha abesk bir halde.Ne yapacağımdan hiç emin değilim.Şimdilik bu Alice Harikalar Diyarı' dan fırlamış çocuğa uyum sağlamalıyım.

Sessizliğime şaşırmış olacak ki bir kaç kez dönüp arkasına baktı.Sanki hala orada olup olmadığımı değerlendiriyor gibiydi.Yüzünde de oldukça meraklı bir ifade vardı,benimkisinden pek de bir farkı yoktu yani.

"Ee..."boğazını temizlediğini duydum,"Sen...sen...ne demiştin,şu şeyden mi geldin?Şeyden..."kaşlarını çattı.

"Dünya"gözlerimi devirdim.

"Eh,dünya!"birden bire heyecanlandı,ama bunu sesinden ve gülümsemesinden anladım.Çünkü gözlerinde hiç bir duygu belirtisine rastlayamıyordunuz.Yaklaşık 15 -pardon 20- dakikadır inceliyorum sonuçta.

Uzun,beline gelen koyu mavi saçları var.Ama bu onu kız gibi göstermiyor,aksine daha olgun görünüyor.Gerçi yüzü hiç de "yetişkin" değil.Her daim,ota boka gülümseyecek türde bir tip.Uzun,kaşlarına değen mavi-siyah kirpikleri var ve gözleri gözden çok gökyüzü mavisi iki küre.Teni o kadar beyaz ki,rahatlıkla beyaz bi kıyafet giyerek kamufle olabilir.

Onun hakkında edinebildiğim bilgilerin arasında henüz görünüşü var.Yanlış anlamayın;onu daha da fazla tanıyıp arkadaş falan olmak istediğim yok,burdan çıkayım,yeter.

Bu düşüncelerle yoluma hızla devam ederken bir şeye çarptım.

"Dinliyormusun sen beni?"sesinde öfkeli bir tını vardı.Burnumu tutarak ona baktım,birden yürürken durmuş ve bende bu yüzden onun sırtına çarpmıştım.Yüzünü bana döndü.

Hapşurmamak için nefesimi tuttum,"Bir şey demedin ki!"dedim aynı tonda karşılık vererek.

Duruldu."Dünya'dan bahsediyorduk"diye geçiştirdi."Nasıl bir yer?"cümlesinin sonunda gözlerini gözlerime dikti.

"Güzel"sesimin bu kadar kuru ve soğuk çıktığına şaşırdım.Zoraki bir gülümseme oturttum yüzüme."Onu bunu bırak da sen saçlarını hangi kuaföre emanet ediyorsun?Baksana,mavi!Kesmeyi de unutmuşlar galiba..."

Yüzünü buruşturdu."Kuaför mü?Kendimi bildim bileli maviler..."

Yok artık.

Yutkundum."Saçların...gerçek mi?"yüzündeki ifadeyi görmezden geldim,işte duruma uyum sağlamak diye buna denir.

Bir tutam saçı uzun ince parmaklarının arasına aldı ve doladı.Sonrada baş parmağını saçın üzerinde gezdirdi.

"Evet"dedi kendisi de emin olamazmış gibi.

Ağzım da gözlerimde "0" şeklini alırken durduğumuz yerde bir kaç adım daha yaklaştım ona."Hadi canım!"

"Hey,hey!Ağır ol!Çok yaklaşma!"o geriledikçe ben ona doğru yaklaştım ve omzundan bastırarak onu kendi hizama getirdim.

"Vay canına!"heyecanımı bastıramadım,korkacağım yerde,gülmeye başlamıştım."Dipleri de mavi.Aman tanrım.Gerçek.Sen genetik bir mucizesin!"

"Bir neyim?"sesi incecik çıkmıştı.

Saçını çektim,ona yılın buluşuymuş gibi bakıyordum."İnanılmaz"

"Acıdı"ellerimi omzundan çekerek beni kendinden uzaklaştırdı.Kafasını ovuşturuyordu."Sen delirdin mi?Siz dünyalılar kafayı sıyırmış olmalısınız!"bana yandan bakışlar atıyordu.Kızmış değilde,tırsmış gibiydi.

Kendime çeki düzen verdim,"Her neyse,yola devam edelim" diye mırıldandım.

Bu fikirden memnun olmuş gibiydi."Buradan çıkabilmemiz için bize bir plan gerekli"dedi.

"Peki ya sen niye çıkmak istiyorsun burdan?"elimle onu işaret ettim."Seninle işbirliği yapmamı istiyorsan bana mantıklı sebepler vermelisin"

Gözlerini büyülttü."Beni öldürmeye çalışıyorlar.Ve bu okul bir tımarhane.Bu nasıl?"

"Hangi okuldan bahsediyorsun?"

"Kendi okulumdan.Dolunay okulu.Kaçmak zorunda olmamın sebebi bu işte"dedi sessizce,yüzünde öylesine bir bakış vardı ki beni olduğum yere mıhlamıştı.Sanki çok fazla anısı birden gözlerinin önünden geçmiş gibi.

Buna karşılık omuz silktim."Kimse okulu sevmez.Devamsızlığının seni kaç gün idare edebileceğini sanıyorsun akıllı?"

Ellerini iki yana açtı ve umutsuz bir halde bana baktı."Anlamıyorsun,bu öyle bir şey değil."

"Anlat o zaman"yürümeyi kestim ve olduğum yerde durdum.

Nefesini önüne verdi,buhar havaya karışırken saçlarını karıştırarak ayağıyla ritim tutuyordu."Pekala"diye mırıldandı en sonunda,"Otursak iyi olacak"bakışlarıma karşılık acı bir tebessüm oluştu yüzünde."Biraz uzun bir hikaye de"

Tekrardan omuz silktim,başka yapacak bir hareketim yoktu çünkü."Zamandan bol bir şeyim yok"

(+10 vote +10 yoruma y.b *-* )

Dolunay OkuluHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin