-4-

55 6 4
                                    

                *Önce ki bölüm sonu*

Yavaş adımlarla uçurumun kıyısına yaklaştı ölüm zamanı gelmişti. Rüzgâr saçlarını havalandırıyor, acılarını tek tek gün yüzüne çıkarıyordu. Erva bir adım daha attı her adımla Gökalp'e yaklaşıyordu... Gözlerini kapattı. Herşeyin son bulduğu nokta ve son bir adımı. Taş parçalarının vücuduna saplanmasını hissediyor ama bir acı duymuyordu, kayalıklardan yuvarlanarak boşluğa doğru gidiyordu. Hiç bir fiziksel hissetmiyordu tek hissettiği özlem... Yüzünden akan sıvının yavaş yavaş boynuna ulaştığını hissediyordu. Herşey son buldu derken denizin soğuk ve hırçın dalgaları...

Bizim ki de mutlu son oldu acılı ama mutlu...

~

Erva yavaş yavaş gözlerini açtı biraz sonra olacak şeyler tüylerini ürpertmişti. Herşey çok fazla gerçekci hissetirmişti. Erva adımlarını geriye doğru attı ve kafasını iki yana salladı bu kadar korkutucu olamazdı. Elleriyle kafasını sıkıştırıp deli gibi iki yana sallıyordu. Bu çok... Değişikti bu zamana kadar Gökalp'e verdiği söz için yapamam sanıyordu ama biraz önce gözünde canlananlar sanki beyninin bir oyunuydu. Içerden küçük bir çocuğun bağırışlarını, çığlıklarını duyuyor tüm bunlar çok ağır geliyordu bu kadarı çok fazlaydı dayanılmaz hâle getiriyordu her durumu. Beyni kontrolünü yavaş yavaş yitiriyordu sinir krizleri gün geçtikçe artıyor, evde ki camdan yapılma eşyalar işlevlerini kaybediyor, tüm bunlar bir ay içinde çok fazla artmıştı. Iyileşeceğine ilk zamanlarda ki hâline dönüyordu. Dedesi de ne yapacağını bilmiyor her gittiğinde gelene kadar uyuyamıyordu. Erva'nın babası yıllar önce araba kazasında ölmüş evleri arabaları ne varsa ellerinden alınmıştı. Babası gittiğinde geriye sadece borçları kalmıştı... Annesiyle beraber dedelerine taşınmışlardı. Erva'nın annesi -Lina- üvey annesinden sürekli eziyet görüyordu. Babasının ölümüne zar zor alışan Erva bir süre sonra annesinin onu terkettiğini öğrendi. Erva'nın anneannesi sürekli sana dayanamadı, seni sevmiyordu, sen istenmeyen evlatsın! diyerek Erva'yı hep kin besleterek büyüttü. Erva her günün sonunda annem babam beni istiyorlardı onlar beni bırakmadı diye ağlayarak uyuyakalırdı. Daha küçücük bedeni varken bu kadar büyük dertleri onu güçlendirmişti. Zamanla hiç ağlamamaya başladı. Ama son bir nokta... O günden sonra ağlamadığı gün olmadı. Herkes gibi sevdiği çocukta onu bırakmış gitmişti. Belki de anneannesi haklıydı hiç sevilmeyen kötü bir kız çocuğuydu! Ne suç işlemişti de böyle cezalandırılıyordu? Küçük bir kız çocuğu ne yapmış olabilirdi bunları hakkedecek? Ölümden korkan aciz genç kız. Gökalp onun hep güçlü duruşunu sevmiş diğer kızlar gibi narin olmadığını hep söylemiştir. Artık güçsüz olduğu için Gökalp dönmüyordur. Belki...

~kesit~

Sınıfın kapısından giren Erva birden sert bir cisme çarpmasıyla yere düştü, başını kaldırdığında dönemin başından beri görüp ve her gördüğünde kalbi yerinden çıkacakmış gibi olmasına sebep olan kişi vardı. Kendisinden yaş olarak büyük sayılabilecek biriydi. Her hafta maç yaparlarken hayran hayran izlerdi ayrıca aynı mahallede oturuyorlardı. Tanışmaları ise çocuğun sokağa yeni taşındığı zamanlar Erva arkadaşı sanıp kolundan tutmuş ama yüzünü döndüğünde başka biri olduğunu anlamıştı. Utançtan yanakları kızarmış, kulaklarından alev çıkacak gibiydi. Çocuk herkesi şaşırtan kelimeyi kullanıp dahada utandırdı. "Yavşak" Erva şok ile birşey diyememişti. Bir kaç adımdan sonra arkasını döndü ve birinin o çocukla tartışma içinde olduğunu farketti ama başka bir şeydendir diyip önüne döndü.

~~~

Erva'nın Ağzından

Alarmın can alıcı sesi... Sabah sabah okul mu olur? Birden gözlerimin önünde şimşek çaktı bugün okul yoktu ki. Ne için alarmı kurduğumu hatırlayınca elim ayağıma dolandı ve ne yapacağımı şaşırdım.  Bugün büyük gün içimden geçen herşeyi anlatacağım. Ne giymeliydim? Dolabın kapağını açtım ama açmakla yetindim hiç güzel kiyafetim yoktu ki hepsi normal pantolon tişört yardım lazım YARDIM!!! Elime telefonu alıp hemen Uçurumu aradım telefon çalarken ben birinin çocuğuna niye öyle bir isim koyduğunu düşünürken... "Alo" Birden gelen ses ile yerimden sıçlayıp telefonu yere düşürdüm ha bir bu eksikti. Elime alıp bir şey olmadığından emin olduktan sonra "Alo Uçurum kusura bakma telefon birden yere düştü size gelmem lazım, size gelip kıyafet seçip hazırlanıp kendimi rezil edicem." "Nefes alman da lazım Erva çabuk gel kahvaltıyı da beraber yapmış oluruz hadi bay." Telefonu yüzüme kapatmıştı. Yüzüme telefon kapattı. Benim yüzüme. Telefonla bakışırken bence bu kadar yeter deyip evden çıktım. Etrafa bakarak yürürken küçük bir çocuğun abisine beni gösterip güldüğünü gördüm dikkat ettiği yere baktığımda üzerimde pijama ile çıktığımı farkettim.  Yüzümün alev almaya başladığını anlayınca üstüne birde abisinin kıkırtısı ile artık daha fazla kızaramayacağımı ümit ederek kafam eğik şekilde yürümeye devam ettim. Daha şimdiden rezilliklerim başladı sonrasını düşünemiyorum...

Her zaman yaptığım gibi zilden parmağımı çekmedim bu Uçurumu deli eder, içimden gülerken kendimi zor tutuyordum birde deli görünmek istemezdim. Kapıyı açtığından beri kaç dakika geçti bilmiyorum ama kapıda kalmış beni süzüyor ve ağzını açıp kapatıyordu sanırım dicek birşey arayışın da derken. " Yeni tarzını beğendim ama sadece biraz fazla..." " Marjinal? " diyerek gülme eşliğinde cümlesini tamamladım. Ne olursa olsun Uçurumun tüm neşemi yerine getirip, gerginliği üzerimden atmama yardımcı olan bir enerjisi var. Bugün olacaklar aklıma tekrar gelince bu sefer o enerjinin bile baş edemeyeceğini anladım.

Odanın içinde geziyor, duruyor, zıplıyor, yatağın üstünden yere atlıyordum dışardan hiperaktif yaramaz bir çocuk gibi görünebilirdim fakat elimde olan bir şey değildi.

Saatler sonra aynanın karşısında kalakalmıştım. En son ne zaman etek giydin diye soran olsa cevaplayamazdım. Uçuruma döndüğümde yüzünde ki sırıtıştan korkmuştum bakışlarımı farkedince söze girdi. "Biraz makyaj ile tamamen hazırsın." Makyaj malzemelerini odaya getirmeye gittiğinde yavaş yavaş dış kapıya gittim ve ses çıkarmamaya dikkat ederek kapı kulpunu aşağı indirdim ama ufak bir sorun vardı bu kapı kilitli! Arkamda ki kahkaha ile aniden sıçradım kaçmaya kendimi fazla kaptırmıştım. Uçurum elinde ki anahtarı sallarken, "Kaçak var ama o kaçak beni ve süper zekamı unutmuş gibi."

~~~

Bir saattir etrafta dolaşıyordum ama yoktu ben bunu nasıl akıl edememiştim? Sürekli görüyor olabilirdim ama bugün kesin göreceğime dahil bir bilgi yoktu. Biraz daha dolaştıktan sonra parka girdim oturup dinlensem iyi olur. Etrafta bir sürü çocuk annesi ile oynuyordu bencillik gibi görünsede bu canımı yakıyor ister istemez gözlerim doluyordu. Bank yerine parkın aşağısında ki çimenliğe otursam daha iyi olurdu hem bu görüntüye daha fazla dayanamayacağımı biliyorum. Ellerim ile gözlerimi kapattım şu gözyaşları akmamalıydı önümü göremediğimi farkettiğim an ellerimi çektim ama keşke... Keşke çekmeseydim, keşke buraya gelmeseydim. Akmaması için zor direndiğim gözyaşları çoktan sözümden çıkmıştı.

Gökalp'in ağzından:

Artık hazırdım Erva'ya içimden ne geçiyorsa söyleyecektim. Bütün gece uyuyamamış ne diyeceğimi düşünmüştüm ama ilk Doğay ile konuşup şu takıntısını sonlandırmasını sağlayacaktım. Doğay'a parkta olması için kısa mesaj çektikten sonra evden çıktım. Parka girdiğimde etrafta bulamadım ve tahminime göre çimenliğin alt tarafına doğru indim ve doğru tahmin. Doğay'ın yanına ilerledim sanırım durumu yanlış anlamış yüzünde kocaman bir gülümseme ile bana doğru atıldı. "Ben seni buraya takıntından vazgeçmen için konuşmaya geldim başka birşey için değil." "Boşuna uğraşmayı bıraktığını sanıyordum herkes biliyor ki senin demenle sana olan takıntım ki ben buna aşk diyorum bitmez! " "Kızım sen anlamıyorsun galiba? Ben. Seni. Sevmiyorum. Çık git lan bela mısın bana ne yapışkansın biraz utan be! Senin benim sevdiğim kızı üzmene bu günden sonra izin vermiyorum." Gözlerimi Doğay'dan çekip buraya doğru gelen kıza baktım sanırım ağlıyordu ellerini gözlerinden çektiği an ne yapacağımı şaşırdım bundan daha çok şaşırdığım şey ise Doğay'ın dudaklarıma yapışması ne olduğunu anladığım an geri çekildim ve hemen Erva'ya döndüm açıklamam lazımdı ama onun bakmaya kıyamadığım gözlerinde ki acı hepsinden çok şaşırttı neydi bu? Onun gözünden bir damla yaş akmasın diye okulda kavga etmiş uzaklaştırma almıştım peki ya şimdi? O değerli yaşları ben akıtmıştım. Gerçek beynimde şok etkisi yarattı sevdiğini başka birisiyle görmüştü. Ben ayağı kalkamadan koşarak uzaklaştı tam peşinden koşacağım an Doğay kolumdan tuttu. "Senin iznine gerek yokmuş. Ben sen istemesen bile üzerim onu hemde çok."  

Bölüm Sonu ~~~

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Nov 05, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Çok Mu Geç ?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin