2.Bölüm Part 2

8 2 0
                                    

"Lanet olsun bu....bu bir kiklop"

Clara satirin dediğini duymuştu ama fazla önem vermemişti. Yaratığın ismi kiklop veya değil ne fark ederdi. "melez, melez kokusu alıyorum hımm satirde var. Çok lezzetli." kiklop gitgide yaklaşıyordu. Satir "bir şeyler yap" diye söylendi. "Hadi ya bende aynısını sana söyleyecektim." ikiside Halona'ya baktılar. Kusması daha yeni sona ermiş gibiydi. Sarhoş gibi onların yanına geliyordu.

Clara yüzünü buruşturamadan edemedi. Halona berbat bir haldeydi. Ondan medet ummak çölde su aramaktan farksızdı. "Kesici bir savunma aletin vardır umarım." "evet var" satir cebindeki hançeri çıkarıp Clara'ya verdi. Clara umutsuzca hançeri kabzasından çıkardı. Başka şansı yoktu. En azından denemeliydi. Hem belki biraz olsun kiklobu oyalayabilirse sentorlar gelip Halona'yı kurtarırlardı.

Clara acele etmeye çalışarak yanındaki kayanın üzerine çıktı ve satire doğru ilerleyen kiklobun bacağını hançeriyle çizdi. Attığı çiziği kiklop hissetmemişti bile. Bu sefer Clara kiklobun koluna atladı ve hançeri saplamaya başladı. Nihayet kiklop kolundaki melezi farkedebilmişti. Diğer eliyle onu tuttu. Clara çırpınıyor ve kikloba küfürler savuruyordu. Tam bu sırada "hey seni korkunç yaratık bu akşam bir melez yemek ister misin?" dedi Halona. Clara şaşkınlıkla ablasına baktı. Halona dağın tepesi sayılabilecek kadar yükseğe çıkmıştı.

Clara "Halona ne zaman oraya çıktı?" diye düşünmeden edemedi. Düşüncelerini bölen şeyse Kiklobun onu bırakmış olmasıydı. Kiklop elinde tuttuğununda bir melez olduğunu biliyordu ama biran melez yeme düşüncesi onu afallatmış ve heyecanlandırmıştı. Clara ise kiklobun afallamadından hoşnut değildi. Şuan resmen 10 metre yükselikten iniş yapıyordu.

Clara tam yere çakılacekken gözlerini yumdu. Sonra.....sonra hiç bir şey olmadı. Sımsıkı yumulmuş gözlerini açtığında pegasusun üstündeydi. Derin bir nefes verdi. Bu ata minnettardı. Hayatını kurtarmıştı. "Sağol Floopsy" pegasus uzunca kişnedikten sonra onu yere indirdi. "Seni yiyeceğim melez. Önce seni sonra satiri" Clara yukarı baktığında kiklobun Halonaya çok fazla yaklaştığını hatta onu tutmak için eğildiğini gördü.

Clara "neden Halona kaçmaya çalışmıyor?" diye mırıldandı. Ablasının bir bildiği kesinlikle olmalıydı ya da kaçacak durumda değildi. Clara birincisine inanmayı tercih etti. Halona kiklobun yeterince yaklaştığına kanaat getirip yanındaki iri taşı kikloba attı. Taş tam olarak kiklobun gözüne gelmişti. Halona her zaman iyi bir atışçı olmuştu. Kiklop bir süre yalpayarak yürüdükten sonra devrildi.

Clara ancak sentorların geldiğini Satir "biraz daha geç gelseydiniz ya. Neden bu kadar erken geldiniz?" dediğinde anlayabilmişti. Bunlar kafaları insan olan atlardı. Sentorlardan biri satiri ağzına alıp koşmaya başladı. Clara başını kaldırıp Halona'ya baktı. Ablası yanına varmak üzereydi.

Ama yüzü çok solgun göküyordu. Halona birden olduğu yere çöktü. Clara hemen yanına koşup onu dürtmeye başladı. "Abla iyi misin? Hadi aç gözünü." "iyiyim ben" Clara sentora bakıp "buraya gelmen mümkün mü? Onu taşıyamam."dediğinde sentor onlara yaklaştı. Clara zor olsada ablasını sentorun üstüne bindirdi.

Sentor diğer sentora göre iki kat hızlı bir şekilde koşmaya başladı. Clara ablasının düşmemesini sağlamak için elinden geleni yapıyordu. En fazla 5 dakika sonra sentor durdu. Clara yol boyunca hiç etrafa bakma fırsatını bulamamıştı. Sadece geçit gibi bir yerden geçerken görkemli bir ağaç dikkatini çekmişti.

Clara uzunca çevresine bakındı. 12 tane birbirinden farklı kulübe vardı. Hepsi büyük ve güzellerdi. "Hey şu kulübeyi görüyor musun? İşte oraya gidin Andromeda size yardımcı olacaktır. Ablanda revirde biraz dinlenirse kendine gelecektir." Clara satire baktı. Bu gerzek herif ne zamandır buradaydı. kafasını hızlı bir şekilde salladı.

Satirin gösterdiği kulübe tüm kulübelerden daha büyüktü ve arka taraftaydı. Clara " ne yani ben oraya kadar ablamı mı taşıyacağım" diye düşündü. Halona'yı omuzlarına aldı ve yürümeye başladı. Şimdi Halona'nın kolları Clara'nın boynuna dolanmış bir şekilde yürüyorlardı. Clara'nın ayağı küçük bir taşa takıldı. Neredeyse düşüyordu. Tabi onu tutan iri bir el olmasaydı.

Clara hafifçe yana döndü. Onu tutan esmer iri yarı bir çocuktu. Zeytin gözleri ve düz siyah saçları vardı. Clarayla o kadar zıtdılarki bunu farketmemek imkansızdı. Clara ister istemez kendiyle onu karşılaştırdı. Clara'nın bembeyaz teni,sarı kıvırcık saçları mavi gözleri dolgun pembe dudakları vardı. Çocuğun ise esmer teni, siyah düz saçları, zeytin gibi gözleri ve düz bir çizgi halinde olan dudakları vardı.

Clara'yı kendine getiren çocuğun sesi olmuştu. "Yeni melezler ha."

Kutsal MelezlerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin