Evlilik hayalleri kurduğum adam tarafından terk edilmiş olmanın verdiği yürek yangınını soğuğun biraz olsun dindirmesini umarak, kendimi sokağa atmış ,
Son bir yıldır mutluluğuma sebep olan yere, bu sefer tüm mutsuzluğumla oturmuştum.
Yorgun bedenim taşla buluştuğu anda, zihnimde canlanan anılar, yüzümde buruk bir gülümsemeye neden oldu.
Burda tanışmıştık, tamda bu kaldırımda.
Tirejikomik bir şekilde kavgayla başlayan muhabbet aşka dönüşmüştü.
En azından benim açımdan.
Akan göz yaşlarımın arasından tam seçemediğim bir suliet yavaşça yanıma oturdu, elimin tersiyle, görüş açımı netleştirmek adına yüzümü sildiğimde, yanımda oturan kişinin 60 lı yaşlarında şık giyimli bir adam olduğunu fark ettim.
Üstten açılmış kır saçlarını yarım yamalak kapatan kasketi, gür bıyıkları ve oymalı bastonuyla,
yüzüme nadide bir mücevherleri inceler gibi dikkatlice bakıyordu.
Yeşil gözleri bu saatte burda ne işin var derecesine gözlerime kilitlendiginde, içimdeki sızı daha çok derinleşmişti.
En diplere gömmeye çalıştığım baba özlemi gün yüzüne çıkmış, şuan karşımda oturan kişinin babam olmasını dilemiştim.
Biyolojik olarak bir babam vardı, zamanında spermlerini anneme vermekten öteye geçmeyen benim için bahşettiği yegâne şey Sperm olan bir "baba"
İçimdeki sızı bu sefer depreme dönüşmüştü. Kalbimi, beynimi ve tüm benliğimi 9.9 şiddetinde sarsan bir deprem.
Parmaklarımın arasındaki sigarayı ağzıma alıp yaktım.- "Senin canın yanıyor "
Yaşlılığın verdiği nedenle kırışmış olan elini tutup kalbimin üzerine götürdüm.
- "Şuan elinin bulunduğu yer, tarihteki en büyük katliamın yapıldığı yer bey amca."
Ikinci sigarayıda dudaklarımın arasına koyup ateşliyordum. Aldığım nefeste boğazımmı yanıyor yoksa kalbimi hiçbir fikrim yoktu.
Tek bildiğim, hiçbir sigara kalbim kadar güzel yanmıyordu.
-"Hayal kırıklıkları cigerlerime batıyor " dedim sigaramdan derin bir nefes alıp, paketi yaşlı açmaya uzatırken.-" Kullanmıyorum, teşekkür ederim. Nedir seni bu kadar üzen kızım?"
-"Sevilmedim, sevilmemişim.
Ama nasıl sevilmedim bi görseniz, sigaraya başlardınız."
Gözümden süzülen yaşlarla annemin sözlerini animsadim ne zaman ağlayan birini görse özünden gelmese gözünden gelmez derdi
Şimdi ne demek istediğini Özüm yandıkça daha net anlıyordum.Elimin üzerine koyduğu eli bana güven duygusu vermişti. Sokakta olmamızı, hakkımda ne düşünceğini umursamadan, başımı dizlerini koyup hıçkıra hıçkıra ağlamak istedim.
sen rüzgâr, gitme vaktinin geldiğini fısıldarcasına içime işlemişti.
Oturduğum kaldırımdan, kök salmış cılız bedenimi sökercesine çektim.
Minnet dolu gözlerle yaşlı adama teşekkür ettikten sonra yola koyuldum.
Adeta zaman bende kavramını yitirmiş, ifadesizleşmişti. Saat ve tarihin ne olduğunu bilmiyor olmam, bunu kanıtlar nitelikteydi.
Evime ulaştığımda üzerime sıgaram haricinde hiç bir şey almadan çıkmış olduğumu fark ettim.
Zile güçlükle basarak, kapının açılmasını bekledim.Gelen kilit sesiyle evimin olduğu kata ayaklarıma tonlarca ağırlık bağlanmış gibi zorluklar içinde ulaştım. Kapıyı açan şaşkın ev arkadaşımın anlamsız bakışları içinde, odama sürükledim yorgun bedenimi
Odama girmemle ev arkadaşım Mehtabın yanıma gelmesi bir oldu.
-Neden böyle yapıyorsun Pelin ?
Senin için endişe ediyorum, 1haftadır ağzına lokma koymadın.
Hayattan kendini soyutladın, sen beni öldürmeye mi çalışıyorsun allah aşkına!.
Aradım yanına telefonunu da almamışsın.
Sana bişey olsa, annene ne derim ben?Tek cümlesini dahi dinlemediğimden habersiz
beni azarlamaya devam eden arkadaşıma gözlerimi devirip,
yatağıma girdim.
Yağmurdan sırılsıklam olmuş giyselerimi umursamadan, battaniyemi üzerime çekip, acil özleme krizlerinde yardımıma koşması için yastık altına sakladığım öpülmekten yıpranmış fotoğrafı çıkardım.koyu bakır rengi saçların çevrelediği,
çekik yoğun parlak kahve gözleri,
Sert yüz hatları ve bunu tamamlayan bir heykel traşın elinden çıkmış gibi duran dudaklarıyla,
Kocaman gülümsüyordu.Ali dedim fısıltıyla
Bir hafta öncesine kadar evlenme hayalleri kurduğum adamın, şimdi fotoğrafına bakıyor bununla yetişmeye çalışıyordum.
Mehtabın çığlık gibi çıkan sesiyle
Göz yaşlarımın ıslattığı yastığın altına elimde kalan tek fotoğrafı özenle koyup,
Olduğum yerde zorlukla doğruldum.-Ne istiyosun Mehtap?
-Beni dinlemiyormusun sen! Bu halin diyorum beni çok üzüyor.
Böyle yaparak kendine eziyet ediyorsun, hasta olacaksın.
Kalk üzerini değiştir. Neden haber vermeden çıkarsın ki dışarı!Kolumdan tutarak beni banyoya sürükleyen arkadaşıma karşı koymaya dermanım yoktu.
Duşun iyi geleceğini umarak kendimi bıraktım.
Bir yandan sıcak soğuk ayarını yapıp, diyer yandan hasta olabilecegimden dem vuran ev arkadaşımı izliyorumdum.Uzun boyu, yuvarlak hatları ve sarıdan karemele çalan saçlarıyla her zamanki umursamaz haline nazaran, ilk defa bu kadar anaç görünüyordu gözüme .
İçeriden gelen telefonumun melodisiyle
İrkildim...Merhaba arkadaşlar ilk hikaye paylaşımım ve çok heyecanlıyım 😊
Lütfen iyi veya kötü yorumlarınızı eksik etmeyin bu benim için çok önemli
Ve lütfen değerli beğenilerinizi de bana çok görmeyin
Şimdiden çok çok teşekkür ediyorum 😊☺
Kendinize cici bakın 😚

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşkın GRİ'si
RomanceSiz hiç, olmayan biriyle karşılıklı oturdunuzmu? Hiç olmayan birine aşkınızı itiraf ettiniz mi? Hiç olmayan biri sizi hiçliği unutturacak kadar sevdimi?