Sabah kulağımı tırmalayan alarm sesiyle uyandım.Yatakta sağa sola dönerken aklıma bugün iş görüşmemin olduğu gelince sıçradım.Koşarak banyoya girdim.Resmen ışık hızıyla mavi tüylü bir kazak,beyaz dar bir kumaş pantolon ve pudra rengi stilettolarımı giyip makyaj masama oturdum.Aslında çok kokoş değilimdir.Biraz süslüyümdür..Ahh kimi kandırıyorum çok süslüyümdür..Makyajımı da yaptıktan sonra bizim uykucuların yanına gittim.Malesef Melis ve Selin mışıl mışıl uyuyordu diyemeyeceğim, yatağın bir ucunda bacakları bir ucunda kolları hayvan gibi uyuyorlardı..Onlar benim canlarımdı.Çocukluktan beri yanımdalardı.Babamın beni ve annemi terk ettiğinde,annemi kaybettiğimde kısacası acılarımın en büyük olduğu zamanlar onlar hep yanımdalardı...
"Kalkın benim küçük yogilerim mavişiniz iş görüşmesine gidiyor."
Bana mavişim derlerdi..Melis,Selin,Mert,Berk,annem..Mert ve Berk kuzenler.Babaları yurtdışındaşındaki şirketlerin başına onları geçirince malesef birbirimizden koptuk...İki yogide uyku bantlarını açıp beni süzdüler.Melis ıslık öttürüp"İşe alındın bile."dedi.Önümdeki yastığı ona fırlatıp gülüştük.İkiside yana kayarak beni ortalarına alıp sarıldı.
"Sana güveniyorum mavişim...Git ve o işi al."dedi Selin..
"Çok heyecanlıyım kızlar.Bana şans dileyin.."dedim."Şans seninle olsun güzellik.."dedi Selin..
Tam ben yataktan kalkarken Melis "Almadan gelme maviş.."dedi.Alnından rujumu gecirerek öptüm bizim fırlamayı.Melis'in böyle olduğuna bakmayın.Babasını henüz on yaşındayken kaybetti...Babasına bir söz vermiş.Ne olursa olsun mutlu olacağına dair.O yüzden sürekli şebeklikler yapıp durur.
Tam kapıdan çıkarken Melis yine durmadı ve "Maviş mankenlik ajansımıydı iş görüşmenin olacağı yer?"oldum olası benim süsümle dalga geçer bu fırlama.Sadece başımı öne eğip kendimi tutamayarak bir kahkaha attım..
Evden çıktığımda biraz geç kalmış gibi görünüyordum.Hemen küçük kırmızı tosbama binip -artık ne kadar hızlı çalıştırabilirsem-hızlıca çalıştırıp yola çıktım.İnanızmaz bir trafik vardı.Görüşmeye yarım saat geç kaldığım için tosbamla yapabildiği kadar hız yapıp şirketin önündeki otoparka girecekken son süratle gelen lüks spor bir arabayla çarpışıyordum.Sinirle indim arabadan.Arabasının camına tıklattım açmadı.Camlar filmli olduğu için görünmüyordu.Açmayınca daha da sinirlenip vurmaya başladım "Görgüsüz ayı!Tamam anladık porschen var!Bu kadar hızlı kullanmak zorundamısın!Öldürüyordun beni hayvan herif!"
Evet..Tüm stresimi de boşalttıktan sonra şirkete girdim.Devasa büyüklükte bir yerdi.Hemen karşımda olan danışmaya giderek iş görüşmemin olduğunu bildirdim.Kadın "Adınız?"diye sorarken ben heycandan mal gibi kadının yüzüne baktım.Sonra tabiki transtan çıkıp cevapladım"Asya..Asya Aykan"..Önündeki dosyaya göz gezdirdikten sonra nereden gideceğimi tarif etti.Tam arkamı döndüğümde biriyle çarpıştım.Sanırım ben düşmeyeyim diye belime sarıldı.Kafamı biraz kaldırdığımda bana öldürecek gibi bakan inanılmaz karizmatik bir adam görmeyi beklemiyordum.Belki beş belki de on saniye öylece bakıştık.Ben tüm anbiyansın içine ederek adamın elinden kurtuldum ve "Önüne baksana hayvan herif!Kolumu kırdın!"diye çemkirince "Asıl sen önüne bak!Sen benim kim olduğumu biliyor musun lan!"dedi.Ben az önce aşırı karizmatik mi dedim?Hemen geri alıyorum.Öküzün teki!"Magandanın tekisin işte!Çekil şurdan!" diye adamı ittim.Yani ne kadar itebilirsem.Ben çekilmişte olabilirim.Neyse kapatalım bu konuyu.Hızlı ve sinirli adımlarla asansöre yürüdüm.Bu maganda yüzünden nereye gideceğimide unuttum.Ohh çok güzel oldu.Aferin bana!Asönsöre binip hatırladığım kadarıyla biraz zor olsada yolu buldum.Tam iki kapının ortasına gelince "Sağdan mı gir demişti ya..Yok yok soldan.Hayır ya sağdan"diye saçmalarken sağdan giriyim bari diyerek pat diye daldım odaya.Sanırım toplantı yapıyorlardı.Herkes çok ciddi görünüyordu.Bana yakın olan kadın hemen yanındaki boş sandalyeyi işaret ederek beni oturtturdu.Bir proje için fikir alış verişi yapıyorlardı karşı tarafla.Banada fikrim sorulunca mal gibi kaldım ilk önce sonra konuya hakim olduğum kadarıyla şaçma salak fikirler verdim.Tam ben herşeyi bokladım derken adam fikrimi çok beğendi.Oha!Oha!Adam fikrimi beğendi.Masanın başında oturan diğer adam bana küçük bir tebessüm gönderdi.Toplantı bittikten sonra beni oturtturan kadın işe alındığımı söyledi.Yapmam gerekenleri ve patronumun nasıl biri olduğunu anlattı:
1.Ciddiyetsiz hareketleri hiç sevmezmiş.
2.Bekletilmekten nefret edermiş.
3.Çalışanlarının hata yapmasına tahammül bile edemez kapının önüne koyarmış.
4.Mükkemmeliyetçi biriymiş.Herşeyi kolay kolay beğenmezmiş.
5.Yapılan hiçbir hatayı cezasız bırakmazmış.
Kız tüm bunları anlatırken "Ne cici patronum varmış.."dedim.İçtenlikle gülümsedi.Sanırım bu kızla iyi anlaşcam gibi gibi..Sonra devam etti"Sen Aras Bey'in en sorumlu çalışanısın.Tüm sorumluluk senin üzerinde.En ufak bir hatan herşeyi karıştırabilir ki bu Aras Bey'i biraz çıldırtabilir.Gün boyunca proje çizecek rapor hazırlayacaksın.Haftada bir iki akşamda Aras Bey ile mesaiye kalıp bireysel çalışacaksın.Şimdilik bu kadar."dedi ve ben istemeden kaşlarımı büzdüm.Hadi ama böyle bir manyakla nasıl çalışacağım...Kız düşündüklerimi anlamış olsa gerek "Merak etme alışıyorsun..Bende ilk başlarda çıldırıcak gibi oluyordum ama alıştım..Aslında Bora Bey biraz daha insaflı.."dedi gülümseyerek.
"Nasıl?"diye sordum anlamayarak."Kaç patron var burda anlamadım ki."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIK PATRON
RomanceN..Nasıl olabilirdi..Benim aylardır ünlü bir inşaat mühendisi olarak bildiğim karanlık patronum mafyamıydı? Benim her hücremi titreten,gözlerinin kahvesinde kaybolduğum,onu sevdiğimi kendime bile itiraf edemediğim o buz gibi adam insan mı öldürüyord...