Aşk...Ne garip bir duyguydu..İnsan bir anda havalara uçabiliyor,aynı hızlada yere çakılabiliyordu.Şu ana kadar çoğunlukla yere çakılmış olsamda başarabilmiştim sonunda havalara uçmayı..Etrafa pırıltılarını saçarak aydınlatan peri kızının başka bir görevi vardı artık.Gökyüzünden uzak da olsa,yaşamaya başladığı karanlık mağarayı aydılatacaktı...Gökyüzü yetirince aydınlık,renkliydi zaten.Bir türlü kopamadığı karanlık mağarasına renkler,pırıltılar saçarak uçuşucaktı artık.Ayrılmaya hiç niyeti olmadığı bu karanlık mağarayı gün ışıklarıyla dolduracak,aydınlığıyla güneşi bile kıskandıracaktı...Deliler gibi bağlandığı bu karanlık mağaraya öyle renkler saçacaktı ki gökkuşağını bile hayran bıraktıracaktı...
Sabah Aras'ın kollarında uyandığımda yıllar sonra-annemin ölümünden sonra- tekrar nefes aldığımı,yaşadığımı hissettim.Tarifi olmayan bir mutluluktu güne onun kolları arasında gözlerini açmak..Uyandığında ilk onun kokusunu duymak,gözlerini açtığında ilk onu görmek ,nefes alışını hissetmek...Sanki yıllardır çektiğim acıların ödülü gibiydi.Sınırsız,sonsuz bir mutluluktu...
Siz merak ediyorsunuz şimdi dün gece neler olduğunu...Hemen anlatayım.(Bu arada o kadar çok merak etmeyin aramızda birşey geçmedi)
Aras dudaklarını dudaklarımdan ayırdıktan sonra alnını alnıma dayadı.Bu sefer burnumun ucuna bir öpücük kondurup
-Hatuncuk..
Dedi gülümseyerek..Yaşadıklarım televizyonun karşısında mısır yiyerek izlediğim romantik filmleri andırıyordu.İnanması çok güçtü.!Ayaklarım yere basmıyordu.Nefeslerimiz birbirine karışırken uçuyordum sanki.Az sonra ya kanatlarım çıkıp gökyüzüne doğru uçacaktım ya da heyecandan nefesim kesilip yere yığılacaktım.
Elini bana uzattığında hiç tereddütsüz büyük avuçlarının içine bıraktım küçük ellerimi...Günlerdir aldığı alkolün etkisinden çıkabilmişti fakat busefer ben sarhoş olmuştum.Aşk sarhoşu!Adımlarımı yanımdaki heybetli bedenden güç alarak atabiliyorken beni tekrar oteldeki odasına götürmüştü.İçeri girdiğimizde beni siyah geniş ve bir o kadarda rahat olan deri koltuğa oturtturmuştu.Yatak odasına doğru gidince bir ara aklım fesat şeylere gitsede kendi üstümünde sırılsıklam olduğunu hatırlayınca üzerini değiştirmek için gittiğini anladım.Bir kaç dakika sonra siyah bir tişört,yine siyah bir eşofmanla beraber elinde birkaç parça kıyafetle geldi yanıma.Saçlarımı okşayarak
-İçerideki odada üzerini değiştir.Hasta olma hatucuk.
Dedi gülümseyerek.Hatuncuk mu?Allahuekber!Ölüyorum galiba.
Tebessüm ederek elindeki kıyafetleri alıp yatak odasına gittim.Birkaç dakika içinde giyindikten sonra üzerimdeki beş-on beden büyük kıyafetlerin nasıl durduğunu merak ettiğim için karşımdaki aynaya baktım.Bakmaz olsaydım.Aman allahım!Sirkten fırlamış bir palyaço,abisi seneyede giyer mantığıyla kendisine beş beden büyük olan kıyafetleri giymek zorunda olan bir çocuk gibiydim.
-Asya?
+Geliiyoruum.
Aras'ın meraklı halleri komiğime gitsede şuan etrafta benden başka gülünecek birşey olmadığını düşününce yine eski halime döndüm.Kaşlarımı büzüp bana elbise gibi olan tişötünü yanlarından çekiştirerek çıktım Aras'ın karşısına.Başta biraz şaşırsada gülmemek için kendini zor tutuyordu.
+Gülme! Diye işaret parmağımı ona doğru yönelttim sahte bir kızgınlıkla.O kadar komiktimki zor tutyordu kendini.Daha fazla dayanamayarak bende güldüm.Çocuk gibi koşarak gittim yanına.Ben yanına oturur oturmaz kollarının arasına alıp başıma bir öpücük kondurdu.Yavaşça benden uzaklaşıp koltukta bana dönük bir şekilde oturmaya başladı.Koltuğun başında duran havluyu alıp saçlarımı kurulamaya başladı.O kadar yavaş,nazik kuruluyorduki saçımın teline zarar gelmesinden korkuyordu sanki.Bense onu saçımı kuruturken görmekten çok keyifli bir şekilde gülümseyerek izliyordum.Bitirdiğinde havluyu koltuğun üzerine bıraktıktan sonra az önce kuruladığı saçlarımla oynama başlamıştı bile.Az önceki gibi beni kollarının arasına çekti.Resmen kalbim duracaktı.Ona dokunabilmenin hayaliyle yaşarken ona sarılarak uyuma fırsatım vardı.Onun kokusunu içime çekebilmenin umuduyla yaşarken kokusuyla nefes alıyordum.Onu izlemenin hayalini kurarken neredeyse dakikarca onunla göze göze kalıyordum...Sonsuzluğumdu o benim.Sonsuzluğumun başlangıcı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIK PATRON
RomanceN..Nasıl olabilirdi..Benim aylardır ünlü bir inşaat mühendisi olarak bildiğim karanlık patronum mafyamıydı? Benim her hücremi titreten,gözlerinin kahvesinde kaybolduğum,onu sevdiğimi kendime bile itiraf edemediğim o buz gibi adam insan mı öldürüyord...