surprise -final-

650 76 99
                                    

Liam;

1 hafta boyunca hiçbir aramama ya da mesajıma cevap vermemişti. 1 hafta sonra eve geldiğim zaman beni karşılamamıştı hatta evde hiçbir şeyin değişmemesinden eve dahi gelmediğini anlamak zor değildi. Bir kaç eşyası evde değildi ve tek düşündüğüm tamamen gidebilmiş olacağıydı.

Çocuklar telefonlarıma cevap vermiyordu,aklıma ilk Louis geldiği için defalarca mesaj atmıştım ama cevap vermiyordu.

Zayn'e olan güvenim her zaman sonsuzdu fakat şu an içimde ki şüphe ve korku duygusunu bastıramıyordum. Son 4 gündür hiç mesaj atmamıştım sadece aramıştım ve bir kez daha mesaj atmak için girdiğimde çevrimiçi olduğunu gördüm.

Günışığı; Ne yani tamamen gittin mi?

Güzellik; 58. cadde no 19'a gel Liam gelince her şeyi açıklayacağım

Günışığı; Pekala.

1-2 saat içinde hazırlanıp verdiği adrese gelmiştim ve büyük binanın önünde dikiliyordum. Neden böyle bir yere çağırdığını düşünüyor ve etrafıma bakınıyordum.

Güzellik; binaya gir ve 4.kata çık sevgilim

dediklerini aynen yaptım,asansör ile 4.kata çıktım ve sessizce yürüdüm.

Güzellik; önünde durduğun kapıdan içeri gir

Kapıyı yavaşça ittim ve içeri girdim. Biraz yürüdükten sonra gördüğüm şeyler ile öylece kaldım.

Her yerde resimler vardı,kusursuz bir şekilde çizilmiş resimler. Hareket etmeyi hatırlayıp biraz ilerlediğimde kendimi gördüm. Nefes dahi alamıyordum,her yerde ben vardım.

Sokakta bavul ile yürürken,çocuklara sarılırken,çocukları izlerken,onlara gülerken. Her yer resimlerim ile doluydu. Kütüphane de Bayan Dixon ile konuşurken,kitap ararken ve okurken. Her hareketim çok büyük tuvallere çizilmişti.

Biraz ilerlediğim zaman kütüphane kapısında gülümserken bir resmimi gördüm. Zayn'i bekliyordum. Daha sonra sarılırken bir resmimizi. İlerledikçe günümüze kadar gelen resimlerimi buluyordum. Buluştuğumuz ilk gece sarılarak kanepe de oturduğumuz,sarhoş bir şekilde sokaklarda gezdiğimiz,burnunu öptüğüm,ona aldığım çiçeklerin bile resmi vardı. Bulutları izlerken bir resmim vardı. Ona o gün ilk defa bulutlardan güzel sevgilim demiştim. Tüm gün boyunca birlikte bulutları izlemiştik yinede o benim için bulutlardan daha güzeldi.

Şiir okurken resimlerim vardı,sınıf kapısından gizlice izlerken ki hâllerimi çizmişti. Gece uyurken dahi resimlerim vardı. Son 7 ayda neredeyse yaptığım her hareket resme dökülmüştü. Biraz ilerlediğim zaman çizdiği manzara resimlerini gördüm. Bunlar birlikte gittiğimiz yerlerin manzarasıydı. Louis ve Harry'i bile çizmişti,birbirlerine bakıp gülümsedikleri tatlı bir resimdi. Niall'ı her zaman yaptığı şeyi yaparken çizmişti,yemek yerken. Kardeşleri ile ilk tanıştığım günü çizmişti,kardeşi Waliyha ile sarılıyordum.

Ne demem gerektiğini bilmiyordum. Ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. Son resimlere yaklaştığımda havaalanında giderken olduklarını gördüm. Son güne kadar çizmişti. Son güne kadar her şeyi çizmişti. Fakat salonun ortasında duvarda duran en büyük resim...o en güzeliydi. İlk defa çocukların yanına beraber gitmiştik ve hepsi onu tanıyordu. Bana sarıldıkları gibi ona da sarılmışlardı ve dünyanın en mutlu insanı olmuştum. İlk defa orada durmuş çocukları izleyerek değil,Zayn'i izleyerek gülümsüyordum. Ne kadar şanslı bir insan olduğumu o gün bir kez daha anlamıştım. Tüm gün boyunca aşkla onu izlemiştim. Her hareketini,her zerresini hafızama kazımıştım. En büyük resim o gün ona olan bakışımdı. Salonun ortasında duruyordu.

her fotoğrafa defalarca bakıyordum,bakmaya doyamıyor gibiydim. Ağladığımı dahi hıçkırık sesime engel olamadığım anda farkettim. "Sevgilim" gelen ses ile arkamı döndüm. İşte oradaydı. Hayatımın dönüm noktası. Bana her duyguyu en güzel şekilde yaşatmış adam. Bana aşkı en güzel şekilde yaşatmış adam. Bulutlardan güzel sevgilim. Orada duruyor ve bana gülümsüyordu. Ne demem gerektiğini bilmiyordum,tüm kelimeleri unutmuş gibiydim. Söylesem de yetersiz gelecekler gibi hissediyordum. Karşımda beni tüm kusurlarımla seven kusursuz bir adam duruyordu ve ben dünyanın en şanslı adamıydım. Onun için burada saatler boyunca konuşsam dahi asla yeterli olmayacaktı.

Yavaş adımlarla yanıma yaklaştı,ellerini uzattı ve yüzümü ellerinin arasına aldı. Yavaşca yaklaşıp gözlerimden öptü,yanaklarıma doğru inen gözyaşlarımdan. Ellerimden tuttu ve gülümsedi.

"Bunların hepsi senin eserin. Sen benim için ilhamsın."

ve ben Liam Payne dünyanın en kusursuz adamına aşık olmuştum. Bana bulutların üzerine geziyormuş hissi veren bir adama. Gözlerine baktığım zaman sonsuzluğu hissettiğim bir adama. ve ben Liam Payne dünyanın en şanslı insanıydım çünkü aşık olduğum bu eşsiz adam en az benim ona olan aşkım kadar bana aşıktı.

Sergiyi gezdiğimiz süre boyunca bana 1 haftadır son resimleri tamamlamakla uğraştığını söyledi. Sürprizi heyecanlı hâle getirmek istiyormuş,üzüldüğümü farkedince bir saat boyunca özür dileyip bana eşsiz öpücüklerinden vermişti. Fakat bu kusursuz anı yaşadıktan sonra tüm kızgınlığımı zaten unutmuştum.

Orada tek yaptığım onu yüzünün her tarafından defalarca öpmek oldu. Defalarca öpüyor ve sürekli onu ne kadar çok sevdiğimi söylüyordum ve o ise bana içinde ki çocuğu gösteren masum gülümsemelerinden veriyordu.

ve hayatım boyunca unutmayacağım o sözleri tekrarlıyordu.

"sen benim için ilhamsın"

***

hey,pek güzel olmadı sanırım?

umarım beğenirsiniz ve başından bu yana olan güzel yorumlarınız için sonsuz teşekkürler,hepinizi çok seviyorum.

inspiration // ziamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin