Gecenin siyahı boğuyordu adeta beni. Buraya her geldiğimde böyle oluyordum. Nefesim kesiliyor, vücudum kasılıyordu. Alışmış olduğum yoldan ilerleyip babamın mezarını buldum. Her cumartesi akşamı ziyaret ediyordum. Bugün tam iki yıl olmuştu beni bırakalı ve içten içe kabullenemiyordum. Elimin tersiyle gözyaşlarımı sildim ama ne kadar silsem de yenisi ekleniyordu. Hıçkırıklarımın arasından konuşmaya başladım.
"Baba seni çok özledim!" Bir fısıltı şeklinde çıkıyordu sesim. Sanırım gücüm kalmamıştı. Titriyordum ama havanın soğukluğundan değildi bu titreme. İçimdeki hasretin yoğunluğundandı. Aniden yağmur başladı. Gözyaşlarım yağmura karışmıştı. Bu ıssız yerde hıçkırıklarımın sesi yankılanıyordu. Ellerimi yüzüme kapattım ve ağlamaya devam ettim. Sakinleşemiyordum! Alışamıyordum! Kimsesiz olmak o kadar zordu ki!.. Annemi hiç tanımamıştım, ben doğarken kaybetmiştik. Babamsa sürekli annemi anlatır ne kadar iyi birisi olduğundan bahsederdi. Hayallerimde tanımıştım annemi. Babamla ise çok kuvvetli bir bağ vardı aramızda. Ve bu bağ çok kuvvetli olduğu için canım bu kadar fazla yanıyordu. Ellerim yüzümde ağlarken konuşmaya devam ettim.
"Hiç bırakmayacağım derdin. Söz vermiştin bana! Ben ne yapacağım şimdi?" Bir süre daha ağlamaya devam ettikten sonra artık toparlanmam gerektiğini farkettim. Elimi son kez toprağın üzerinde gezdirdim. Gözyaşlarımı silip ayağa kalktım. Ağır ve yorgun adımlarla mezarlıktan çıktım. Sanki yağmur içimdeki fırtınaya ayak uydurmak istercesine yağıyordu. Ceketime biraz daha sarıldım ve yürümeye devam ettim. Otobüs durağına vardığımda on dakikalık bekleyişten sonra nihayet binebildim. Diğer yolcuların daha fazla acıyan bakışlarını görmemek için hemen boş bulduğum bir yere oturup ağlamaktan şişen gözlerimi kapattım. Zihnimde ise tek bir sahne vardı.~~~İki yıl önce ~~~
Telefon çalmıştı. Arayan babamdı. "Bil bakalım sana ne alıcam?" Meraklı bir şekilde tahminde bulundum. "Pasta mı!?"
"Evet, doğum günü pastası" dedi babam gülerek. "Doğum günü pastası mı?"
"Unuttun mu yoksa Gece senin doğum günün bugün" dedi kahkaha atarak. Hemen takvimden tarihe baktım. 17 Aralık. Evet benim doğum günümdü bugün. "Teşekkür ederim pastayı sabırsızlıkla bekliyorum" dedim sesimdeki heyecanı bastıramayarak.
"Tamam bitanem bekle bakalım. Seni seviyorum..." Tam telefonu kapatacakken güçlü bir korna sesi duydum. Düşündüğüm şey olamazdı değil mi!? Her şey çok hızlı gelişmişti. "Baba!!" diye çığlık attığımı bile sonradan farkettim. Kornanın sesi daha da güçlü hal almıştı ve arabanın çarpma sesi kulaklarımı doldurdu...
~~~ ~~~ ~~~ ~~~ ~~~ ~~~ ~~~ ~~~
Korkuyla gözlerimi açtım ve etrafıma baktım. Çok az kişi kalmıştı. Bunalmıştım. Burada daha fazla kalmak istemediğim için otobüs durduğunda kendimi dışarı attım.