Bölüm 12

1.6K 121 14
                                    

Jimin sabah ağrı ile uyandığında kaşlarını çatıp dudaklarını ısırdı sertçe.

Ayağa kalkacak gücü bile kendinde bulamıyordu. Yoongi istediği gibi,  daha doğrusu anlattıkları gibi 5 tur yapmıştı ve bu Jimin için 5 kat acı demekti.

Şikayetçi değildi. Sonuçta böyle anlaşmışlardı. Ayrıca fazlasıyla zevk de almıştı. Daha fazlası için inlediği anlar aklına geldiğinde utandığını, yanaklarının kızardığını hissediyordu.

Telefonunu alıp saate baktığında öğlen vaktinin yaklaştığını görünce hemen kalkması gerektiğini fark etti. Yavaşça ayaklarını indirdi. Elleri ile yataktan destek alarak kalkmaya çalıştı fakat başaramadı.

"Yoongi!?"

Kapısının açık olmasını fırsat bilerek ve diğerinin hala evde olduğunu umut ederek seslendi.

Ne ses ne de Yoongi gelmeyince derin bir nefes alıp yutkundu ve yeniden denedi kalkmayı. Sonuç ise yine aynıydı.

"Hayvan herif. Sırf öyle dedim diye daha fazla yapmak zorunda mıydın sanki?!"

"Evet, zorundaydım."

Jimin gelen ses ile gözlerini şaşkınlıkla büyütüp kapıya çevirdi bakışlarını.

Yoongi kapıya yaslanmış, kollarını göğsünde birleştirmiş onu izliyordu.

Jimin yutkunup gülümsedi hafifçe.

"Evde miydin sen?"

Büyük olan kafasını salladı sadece.

"Seslendim, neden gelmedin o zaman? Kalkamıyorum..."

Jimin dudaklarını büzerek sorduğunda Yoongi yutkundu. Karşısındaki adam ara sıra kafasını karıştırıyordu.

Yavaş adımlarla onun yanına gidip koluna girdi ve yataktan kalkmasına yardım etti.

Jimin büyüğüne tutunup yavaşça kalktı yataktan. Bacakları resmen titriyordu ve yürümek ölüm gibi geliyordu şu anda kendisine.

"Yürüyebileceğimi sanmıyorum Yoongi."

Yoongi kafasını iki yana sallayıp sırıttı.

"Desene çok iyimişim dün."

Jimin sinirle baktı yanındaki adama.

"Orasını bilmem ama ben şu an çok kötüyüm. Unutma bu delik sana lazım benden çok."

Sırıtma sırası kendisine geçtiğinde Yoongi'nin gözlerini kaçırıp yutkunduğunu fark etti.

"Neyse ne."

"Kucağına al."

Büyük olan şaşkınlıkla baktı diğerine.

"Ne?"

"Kucağına al. Sen bu hale getirdin, sen bakacaksın bana."

Omuz silkerek söylendi Jimin. Sonuçta madem bu hale getirmişti gerekeni de yapmalıydı Yoongi.

Büyük olan bir şey demeyip derin bir nefes aldı ve hızlı bir hareketle kucağına aldı küçüğünü.

Jimin kollarını diğerinin boynuna sardı hemen.

"Oldu mu?"

"Bu oldu. Şimdi beni salona götür ve ağrı kesici içir."

"Yemeğini de ben yedireyim mi Jimin?"

Şaşkınlıkla söyledi Yoongi.

"Yok onu kendim yerim."

Jimin'in rahatlığına gözlerini devirip salona ilerledi büyük olan. Jimin ise onun kendisine bakmayışını fırsat bilip onu izliyordu o yürürken.

Yoongi aslında tatlı bir adamdı. Katı gibi görünse de iyi biriydi biriyordu Jimin. Kafesini ilk açtığı zaman kötü bir başlangıç yapmış olmaları tamamen kötü şanstı belki de.

Yoongi insanlara hemen güvenmezdi. Hemen sevmezdi. Sert davranırdı. Aşırı sert... Eğer sonrasında o insanla iyi anlaşmaya başlarsa bu sertliği az da olsa yumuşardı fakat kendisini asla tamamen acmazdı kimseye.

"Boynumu bırak artık Jimin."

Yoongi küçüğünü kanepeye oturtmuştu. Fakat Jimin boynundaki ellerini çekmediği için öylece kalmıştı ve beli ağrımaya her an başlayabilirdi.

Jimin ise girdiği transtan büyüğünün sesi ile çıkmış ve kollarını çekmişti diğerinin boynundan.

Yoongi ona bakıp kafasını iki yana salladı. Ona bir şey demeden mutfağa gitti ve  odaya çıkmadan önce hazırlamış olduğu, içinde sandviç, meyve suyu, ağrı kesici olan tepsiyi alıp diğerinin yanına döndü.

"Ye bunu. Sonra da ilacı iç. Ben bizimkilere haber verdim. Bugün de evdeyiz."

Yoongi otururken söylediğinde  Jimin gülümsedi. Yüzünü diğerinin yüzüne yaklaştırıp gözlerinin içine baktı.

"Sen benim için erken kalkıp bunları mı hazırladın Min Yoongi?"

Yoongi yutkunup gözlerini kaçırdığında Jimin kahkaha attı ve diğerinin yanağına küçücük bir öpücük kondurdu.

"Teşekkür ederim."

Geri çekilip büyük bir iştahla sandviçini yemeye başladığında büyüğünün kendisini izlediğinden haberi yoktu.

Yoongi yutkunarak onu izlerken düşündüğü tek şey Jimin'in bu gibi ani hareketlerinin neden kendisini fazlasıyla heyecanlandırıyor oluşuydu. Kalbinin son günlerde neden bu kadar hızlı attığına anlam veremiyordu. Asıl şaşkınlık yaratan ise bunun sadece Jimin yanındayken olması idi.

'Bana ne yapıyorsun Jimin? Neden bu kadar hızlı atıyor? Neden gözlerimi senden alamıyorum?'

----------
Çooook geç geldi değil mi? Üzgünüm. İşten dolayı yeni bölüm yazamadım. Bir de ne yazacağımı bilemedim. Ondan oldu...

Yeni yayımladığım Lost Angel hikayesine bakarsanız mutlu olurum. Bir arkadaşımın fici bazı sebeplerden dolayı o yazıyor ben yayımlıyorum.

Neyse hadi gittim ben
Yorum yapın kkkkk

A Pinch Of LoveHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin