Kook ve Tae kafeleri kapattıktan sonra Woo Bin'i kafenin bodrum katında bulunan depoya getirmiş ve bir sandalyeye oturtmuşlardı.
Tae sandalyenin arkasına geçip cebinden bir ip çıkardı. Woo Bin'in ellerini sandalyenin arkasında bağlayıp sevgilisinin yanına geçti.
Jungkook gözlerini devirerek baktı büyük olana.
"Dahiyane fikrin bu mu yani Taehyung?"
"Ne o, beğenemedin mi? Daha iyisini bulsaydın o zaman. Zaten cırcır olmuşum. Senin yüzünden."
"Ben ne yaptım?" Şaşkınlıkla sordu küçük olan.
"Akşam yaptıktan sonra çıplak halde uyuyakalmışım. Sen de üzerimi örtmediğin yetmezmiş gibi bir de pencereyi acmışsın."
Sitem ederek söylediğinde Jungkook hala ona bakıyordu."Pes... Sen demedin mi bana pencereyi aç çok sıcak diye. Üzerini örtmeye çalıştığımda da ittin beni."
Taehyung tam bir şey diyecekti ki varlığını unuttukları adam konuşmaya girdi.
"Bölüyorum ama... siz ne yapıyorsunuz?"
"Seni konuşturacağız!" Taehyung bir dedektif misali onun yüzüne eğilip fısıltı ile başladığı cümleyi, doğrularak ve bağırarak bitirmişti.
"Ne hakkında?"
"Jimin hyung hakkında." Jungkook devreye girdiğinde Woo Bin gözlerini küçük olana çevirip birkaç kez kırpıştırdı.
"Peki neden bağladınız?"
"Hakikaten Tae... neden bağladın adamı?"
"Bak bak... beni beğenmiyor haspam... Sanane be! Canım istedi. Plan benim değil mi?"
"Yahu inan çok güzel bir plan. Hatta mükemmel! Ayrıca ne bu tavırlar!?"
"Cırcır olmuşum, gelmişim plan yapmışım, sen beğenme. Sonra da ne bu tavırlar! Hah!"
Woo Bin kafasını iki yana sallayıp konuşmaya daldı yeniden.
"Jimin benim arkadaşım. Siz ne zannettiniz bilmiyorum ama sadece arkadaşım. Fakat onu çok severim. Ev-"
"Dur!" Taehyung sözünü kesip sevgilisine baktı.
"Hoseok hala kafede. Onu çağır."
Kook bir şey demeden kafasını sallayıp üst kata çıktı. Kapıyı açtı ve karşı kafenin kapısını kapatıp kilitleyen adama seslendi.
Hoseok seslenen kişiye baktı soran gözlerle.
"Hemen gel hyung."
Küçük olan söylediğinde Hoseok ikiletmeyip karşı kafeye geçti. İkisi beraber aşağı indiğinde büyük olan sandalyede elleri bağlı oturan adamı görünce gözlerini büyütüp ikiliye baktı.
"Ne yapıyorsunuz siz?"
"Onun hareketlerinden şüphelendik ve sonuç göründüğü gibi."
"Taehyung'un dahiyane fikri hyung..."
Kook söylendiğinde Taehyung ateş saçan gözlerle baktı sevgilisine.
Hoseok ikiliyi umursamadan sandalyede oturan adamın arkasına geçip ellerini çözdü.
"Yah!"
Taehyung sesini yükselttiğinde Hoseok 'kes sesini' temalı bakışlar atınca susmak zorunda kalmıştı.Woo Bin teşekkür ettikten sonra ellerini bacaklarına koyup kendisine bakan üçlüye baktı. Taehyung devam et dercesine eli ile birkaç hareket yaptıktan sonra kollarını göğsünde birleştirdi.
Woo Bin derin bir nefes alıp anlatmaya devam etti.
"Dediğim gibi o benim sadece arkadaşım. Evet bir geçmişimiz var fakat adı üstünde, geçmiş. O çok tatlı, nazik ve sevecen bir insan. Her ne kadar size belli etmese de gerçekten fazlasıyla sevecen ve insanlara hemen güvenebilen biri. Kırılacağını bilse de asla kimseye güvenmekten, birisi için bir şeyler yapmaktan çekinmeyen biri. Lise yıllarında onu ben korurdum bu tür şeylerden. Bir süre sonra zaten bu huyuna bir son vermişti. Fakat görüyorum ki aynı huyu yeniden edinmiş."
"Hayır. Kimseye güvenmiyor ve samimi olmuyor tam anlamıyla."
Hoseok kafasını iki yana sallayarak söylediğinde Woo Bin gülümsedi."Evet. Bir kişi hariç." Üçlünün gözlerine bakıp gülümsemesini sildi yüzünden. "Min Yoongi."
Üçlü şaşkınlıkla birbirine baktıktan sonra Jungkook lafa atladı.
"Saçmalık. Onların ikisi en çok birbirinden nefret eder."
Woo Bin yeniden kafasını iki yana sallayıp bacak bacak üstüne attı ve sırtını oturduğu sandalye ile buluşturdu.
"Hayır. Ediyorlardı." Yeniden derin bir nefes aldı. "Mesela Taehyung... sen benden nefret ets-"
"Ediyorum zaten. Çünkü Kookie'me çok yakın davranıyorsun."
Woo Bin gülümsedi. "Tamam daha iyi. Sen benden nefret ediyorsun. Ben evsiz kalıyorum. Sana gelip sen de kalabilir miyim diyorum. Ne dersin?"
"Siktir git. Açık ve net."
"Aynen öyle. Ve diyelim ki... ben de senden nefret ediyorum. Sana gelip 'sende kalabilir miyim?' der miyim? Çevremde bunca insan dururken hem de..."
"Demezsin." Üçlü şaşkınlıkla cevap verdiğinde Woo Bin kafasını salladı.
"Aynen. Peki Jimin bunu neden yaptı? Ben veya siz varken neden gidip sözde nefret ettiği adamda kalmaya başladı?"
"Biz de kalamazdı. Çünkü bizim düzenli bir seks hayatımız var. Yani o yüzden kalmamıştır."
"Benim de evim küçük ve pis. Jimin temizdir."
"Pekala." Hoseok'a baktı. "Benim evim oldukça büyük ve temiz."
Kook ve Tae ikilisine baktı. "Bir seks hayatım yok. Bana neden sormadı? Hem de eski tanıdığı olduğum halde. Hatta en yakını..."Üçlü verecek cevap bulamazken Woo Bin gülümseyerek devam etti.
"O ikisi bir şekilde yakınlaşmış ve devamı gelmiş. Yoongi ilk geldiğim gün, Jimin kucağıma düştü diye neler yaptı ona hatırlayın. İkisi de birbirine eskisi gibi değiller. Fakat ya itiraf etmeye korkuyorlar ya da kendileri de farkında değiller."
Woo Bin'in söyledikleri ile üçlü birbine bakıp gözlerini büyüttü.
"Plan!" Üçü de aynı anda söylediğinde Woo Bin kafasını salladı.
"O plandan haberim var. Jungkook Taehyung ile bu mevzuyu konuşurken kulak misafiri olmuştum. Şimdi yeni bir plan yapacağız. İkisini ya birbirine tamamen iteceğiz ya da birbirinden tamamen çekeceğiz. Jimin'in üzülmesini istemiyorum çünkü."
Üçlü yeniden birbirine bakıp sırıttı.
"Yapalım tabi..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
A Pinch Of Love
Fanfiction"Senin benim yanımda ne işin var!?" "Asıl senin benim yanında çıplak bir şekilde ne işin var!?" ---------- ●@glambition_eunhae ithafen.