Bölüm 1

75 2 0
                                    

Nefen nefese yatakta doğruldum. Terden ıslanan saçlarım yüzüme yapışmış sağ elim kalbimin üzerinde ağlıyordum. Her gece defalarca aynı kabus ve aynı sahne. Bu zamana kadar bilinmeyen kişi tarafından her gece tecavüze uğruyordum. Ama şimdi asıl kişi kabuslarımın baş tacı oldu. Boğaç Altınordu.

Ben babamın kızıydım. Her ne kadar görüşmesekte. Babama ihanet etmiştim her ne kadar başkasının zorlaması ile. Babam bana o kadar çok güvenir ki yüz erkek arasında bile olsam kendimi savunacağımı bilir. Kendimi koruyacağımı. Aptal bir gecede sarhoş olup masumiyetimi kaybetceğimi değil. Babamın kızı değilim artık ama babamın kızı gibi öleceğim. Boğaç'ı kendi kanıyla boğduktan sonra.

Sessizce iç çekişimin ardından ağlamamı durdurdum. Saate baktığımda öğleni geçmişti. Yataktan kalkarak banyoya gidip sıcak su ile duş aldım. Saçlarımı kurutup kendi haline bıraktım. Hülya yarım saat içinde odama damlar beni hazırlardı nasıl olsa.

Dün gözlerimi evde açmıştım. Hülya tepemde bekliyordu. Sanırım erkek arkadaşını göndermişti. Beni soru yağmuruna tutmuştu ama cevap vermedim. En sonunda beni buraya Boğaç'ın getirdiğini söyledi. Öfkeden gözlerim dolmuştu ve Hülya'dan en son isteyeceğim birşey istedim.

Bana Emre'yi ayarlamasını. İlk önce bir dakika kadar şok geçirdi. En sonunda korkup tokat atacaktım ki kendini geri çekti. Kulaklarına kadar varan sırıtmasıyla beni kendi odasına çekiştirdi. Tüm gece boyunca farklı bir azra yapıtı ortaya çıkarmıştık. Buğday ten rengime uyan kırmızı büstiyer ve deri pantolon bugün ki kombinim olmuştu.

Emre beni hep süzmüştü. Yani ilgisini çekmiştim. Ama yanıma cesaret edip gelmemişti hiç.Kaç kere bakışlarını yakalamıştım ama hemen başka yöne bakmıştım. Aslında benim amacım Emre değil düşmanıma yakın olmaktı. Emre ile Boğaç kan kardeşler. Birbirlerine o kadar yakındılar ki ben ve Hülya bile yanlarında sönük kalıyorduk. Emre'de baya yakışıklıydı. Onun benimle beraber olması için benimde kendime bakım yapmam şarttı.

Kapının aniden açılması ile yerimden sıçradım. Hülya bal rengi gözlerini büyütüp "Günaaydın" dedi. Dedi dediğime bakmayın böğürdü. Ben çoktan kıyafetlerimi giymiştim. Saçlarımı ve makyajımı Hülya yapcaktı. Ellerini birnirine sürterek bana yaklaşmaya başladı. Yaklaştı.. yaklaştı... yaklaştı.

...........

Yaklaşık bir saattir ben ile uğraşan Hülya'ya bakıp sıkıntıyla esnedim. En son beni parfüme boğduktan beğeniyle beni süzdü. Emre ile konuşmuş ve benimle tanışmak istemiş. Şimdi Hülya ile Deniz kafeteryasına gidip resmi olarak tanışmış olacaktık Emre ile. Ben Hülya'nın yanında gezdiğim için tanınan gizemli kızım. Bana somurtkan surat diyenlerde var.

Evden çıktıktan sonra yol üzerinde yürümeye başladık. Yakın yerdi sonuçta. Hülya bana yapmam gereken ve davranışlarım konusunda öneriler veriyordu. Sanki kızına görücü gelmiş anne gibiydi bu hali.

Ve iki yıl aradan sonra ilk defa gülümsedim. Bana baktı Hülya sonra yine konuşmasına devam etti. Sonra aklına yeni dank etmiş gibi yine bana baktı. Hülya'da ilk defa gördüğüm bu ifade ile kahkahayı bastım. Gözümden yaş gelene kadar güldüm sanki yılların acısını çıkarmışcasına.

"Tamam anne kahveye tuz koymama gerek var mı?" diye alayla sordum nihayet gülmemi durdurduğumda. Ama Hülya'nın donuk halini gördüğümde panikledim. Hülya'yı sarsmamla bana sarılması bir oldu. Sarılırken "Allah'ım bana bugünleri gösterdiğin çok teşekkür ederim. Lütfen bir daha kardeşim asık suratlı olmasın. Amin" dedi alaylı sesi ile.

"Kız kuralını bozduğuna göre bir daha asla seni o suratla görmeyeceğim" dedi geri çekilirken. Hülya'nın gözleri benim gözlerimle buluştuğunda tebessüm ettim. "Hep böyle, ağzım kulakarımda, gezeceğim etrafta" dedim yolda yürümeye devam ederken. O sırada geldiğimizi anladım. İçeri girdiğimizde Emre'yi cam kenarında bir masada otururken gördüm. Tam Hülya'ya dönüp hangi masada olduğunu söyleyecekken Hülya'nın yanımda olmadığını fark ettim. 'Hainnnnn' diye içimden geçirirken tekrar önüme dönmemle Emre ile gözlerimiz birleşmesi bir olmuştu. Önce gözlerini kırptı sonra inamayarak başını hafif kaldırarak beni süzdü. Şaşkınlıktan açılmış yeşil gözleri sonunda benim koyu kahve gözlerimi buldu.'Bismillah' diye içimden geçirip masaya yöneldim. Tam karşısına oturdum ve tebessüm ederek "Merhaba" dedim.

Ayna KırıklarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin