bölüm 2

24 1 0
                                    




Sessizliğimi dinledim bir süre. Sessizliğin içinde duyulan nefes alışverişimi ve sakin kalp atışlarımı dinledim. İlk defa kabus görmeden uyandım bu gün. Rüyamı tam hatırlamasam da Boğaç'ı gayet iyi hatırlıyordum. Bana bakışını ve aniden beni basan heyecanı hissetmiştim bir sahnede. Diğer bir sahnede ağlayışını gördüm yağmurun altında. Ağlarken mezarlığın içindeydik ve sadece bir tane mezar görüyordum ama içi boştu. Boğaç arkası bana dönük boş mezarlığın karşısında ağlıyordu. Üşüdüğümü hissedip  bakışlarımı yağmur bulutlarına çevirdim ve aniden şimşek çarpmasıyla gerilemiştim. Son sahnede ise o gri gözlerini gözlerime dikmiş beni gözlerinin içinde hapsetmişti. Hatırladığım son sahneydi.

Kapının ani açılmasıyla irkilip kapıya baktım. Hülya yarı baygın yarı açık gözüyle bana bakıp yatağıma doğru ilerlemeye başladı. Ve öküz gibi yatağıma atladı. Tekrar uyuduğunu anladığımda Hülya'yı uyandırmadan kalktım yataktan. Uyur gezer.Sanırım anlatma olayını akşama ertelesem iyi olur.

Süt mavisi mini askılı yazlık elbisemi giydim. Spor bir elbise olduğu için beyaz spor ayakkabıyı ve beyaz omuzdan geçirmeli çantamı da alıp sessizce mutfağa geçtim. Ayak üstü atıştırmamın ardından hazırlandım. Makyaj yapmadım. Zaten sade halim makyajlı halimden daha iyi olduğu için abartı olmayacak şekilde kırmızı bir ruj ile tamamlandım. Saçlarım kendi halinde su dalgası gibiydi. Bu konuda oldukça şanşlıyımdır. Beyaz renkli çicek desenleri olan ceketimi de giyip okula doğru yürümeye başladım.  Ben genelde yürürüm ama Hülya arabasını kullanır. Artist. Okul hem yakın hemde sahil kenarında yürümek ve  temiz hava almak daha iyiydi benim için.

Temiz havayı içime çekip uçan martılara baktım. Mavi gökyüzünde uçan martılar gözlerimi kamaştırıyordular. Ani sarsıntı ile geriledim ve tam o anda kolumdan tutulmam ile dengemi sağladım. Yüzümü bana çarpan kıza çevirdim. Bana özür dileyen bakışlar gönderen bu kızın gözleri.. bu imkansız.

Geri çekilip kızı baştan aşağı süzdüm. Kestane rengi saçları at kuyruğu yapmış. Bahçıvan tulumu ile sırtına attığı çantası ile bir lise öğrencisi olduğunu belirtiyordu. Ama tanıdık geliyordu. Çok fazla tanıdık. Gri gözleri ve yüz kıvrımları Boğaç'ı andırıyordu. Bu kız Boğaç'ın kız versiyonu gibiydi. Gri gözlerini büyütüp bana bakarken "Özür dilerim fark edemedim" dedi.

"Şey önemli değil" dedim tebessüm ederek. Yanımdan hızla geçerken hissettiğim kokusu bile Boğaç'ı hatırlattı bana. 'Neyse' diye içimden geçirip okula doğru yürümeye devam ettim. Temiz hava ve deniz kokusu benim veli nimetim gibi. Bu yürüşü yapmazsam hep olaylı günlerim geçiyor. Test edilip onaylanmış bir durum. Kolumda ki saate bakıp yarım saniyeden geriye doğru saymaya başladım. 30,29,28...,2,1 ve 'bibbbb biibbb biiiiib' yolda duran Hülya'ya gözlerimi devirdim. Aslında yürüyorum ama Hülya beni her defasında arabasına alıp kalan yolu beraber gidiyoruz. Çok dakik Hülya tam zamanında kornaya basıp bana sırıtarak bakıyor. Saniyesi saniyesine nasıl şaşırmıyor merak konusu.

Arabaya atlayıp Hülya'ya "Günaydın" dedim ve gözlerimi yola çevirdim. "Sanada günyadın. Azra akşam eve erken gel sana önemli birşey söyleyeceğim" dedi bıkkın sesiyle. Yine ne haltlar karıştırmıştı. Yoldan gözlerimi alıp Hülya'ya baktım. Gözlerinin parlaklığı sönmüş eskisi gibi değil Hülya yüzü beyazlamış ve ben yeni fark ediyorum. Tam nesi olduğunu soracakken anlamış olacak ki sonra bakışı attı. Fren sesi ile okula geldiğimizi anladım. Arbadan inip okula yürümeye başladım. Arkamdan Hülya geliyordu. Okula girdiğimizde Hülya "Ben kantine gidiyorum gelicek misin?" diye sordu. Hayır anlamında başımı sallayıp sınıfa doğru yöneldim.

Sınıfa girmemle tüm gözler bana çevrildi. Ne olmuştu yine. Her ay hakkımda dedikodular dönüyordu. Bu ayda olmazsa olmazdı.


Ayna KırıklarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin