Yağmurun artışıyla, rüzgârdaki aşırı şiddet dış kapının sertçe kapanmasına neden olmuştu. Üst kattan annemin çığlıkları geliyordu, vazolar kırılmış, süslemeler etrafa dağılmış, koltuklar hırpalanmıştı. Annemin çığlıkları daha da artınca, Elyn, diz altı eteğimin filelerinden tutmuş bana ağlayıcı bir şekilde bakıyordu. Dizlerimin üzerine çöküp, Elyn'ın minik ellerine masum öpücükler kondurdum.
"Elyn, sürekli sana pasta hediye eden fırınca kadını hatırlıyor musun, bebeğim?" dedim sesimi olabildiğince sevecen çıkartarak. Evet, anlamında kafasını salladı.
"Güzel, Bayan Devsh'e gidip, evde yabancı birinin olduğunu ve annemin çığlıklarını duyduğunu söyler misin? Ben ve Drax'nda evde olduğunu belirtir misin?"
Kafasını tekrar evet anlamında salladı.
"Güzel, öyleseyle koş bakalım." dedim dış kapının kapısını açarak. Kapıyı yavaşça geri kapattığımda derin bir nefes aldım. Annemin çığlıkları ve yukarı katta sürekli kırılan bir kaç eşya olduğunu duyuyordum. Mutfaktan büyük bir bıçak alarak üst kata çıktım. Annemin çığlıkları çatı katından geliyordu. Minik kardeşim, Drex'in odasına hızlı bir giriş yaptım.
"Drex, burada mısın?" dedim sessizce. Ses yoktu.
"Drex, ben El. Burada mısın, bebeğim?" dedim, bu sefer sesimi biraz daha yükseltmiştim.
Yatağın altından kıpırdamalar gelmişti, bıçağı yatağın üstüne koyup, yatağın altına doğru eğildim. Beni görünce gülümsedi, mavi gözlerinden hafifçe yaşlar süzülüyordu. Drex'i kucağımı alıp kapıyı kapattım.
"Drex, sen, ben, anne ve annemin bir arkadaşı saklambaç oynayacağız. Ama bu biraz farklı, takım şeklindeyiz. Sen, benim grubumdasın. Sana saklanman gereken yeri ben söyleyeceğim. Anlaştık mı?" dedim gülümseyerek. Sesim titreyerek çıkmıştı. Korkuyordum, çünkü annemin çığlıkları kesilmişti.
"Anlaştık." dedi gözünde yaşları minik elleriyle silerken.
"Güzel, şimdi şu dolabın içine gir. Giysilerin arasına saklan ve ben gelip seni buradan alasıya dek çıkma."
"Bizi, bulabilirler." dedi Drex. Yüzündeki üzüntü yerini, biraz mutluluk almıştı.
"Aynen, öyle hayatım. Şimdi içeri gir bakalım." dedim Drex'i dolabın içine götürerek. Alnına şefkatli bir öpücük koyarak, dolabın kapağını kapattım. O sırada, Drex'in sesini duydum.
"El?"
Dolabın kapağını açıp, Drex'e baktım. "Evet?"
Yatağının üzerindeki oyuncak ayısını göstererek gülümsedi, "Onu bana vere bilir misin?" Yatağın üstüne doğrulup oyuncak ayıyı kucağıma aldım, tesadüfen gördüğüm minik el fenerini de elime aldım.
"Bu ayı, mutsuz gözüküyor Drex. Ben gelesiye kadar ona iyi bak. Anlaştık mı?"
"Anlaştık." Dolabın kapağını kapattıktan sonra, Drex'in odasının kapısını araladım. Annemin çığlıkları artık yoktu. Yavaş adımlarla, çatı katına doğru çıktım. Kimse yoktu, annem yoktu. Yabancı biri olduğunu düşündüğüm kişi yoktu. Pencereden dışarı baktığımda, siyah giyimli bir adamın evimizden hızlıca çıkıp, mavi bir kamyonete bindiğini gördüm. Kamyonetin plakası yoktu. Koşarak aşağı indiğimde, odaları dolaşmaya başladım.
"Anne?" diye sesleniyordum. Gözyaşlarıma engel olamıyorum. Güçlü olmam gereken yerde yenik düşmüştüm. 2. katta annemi bulamayınca adımlarımı daha da hızlandırıp aşağı kata indim. Annem yerde kanlar içinde yatıyordu, bıçağı köşeye fırlatarak annemin yanına gidip diz çöktüm. Daha da artan gözyaşlarıma engel olamadım.
"Anne, anne! Beni duyuyor musun? İyi olacaksın, anne!" Gözyaşlarımdan annemi boğuk görüyordum. Montumla gözyaşlarımı silmeye başladım. Annemin üzerindeki kırmızı şalı çıkartıp, kanayan yerin üzerine doğru bastırdım. Çok kan kaybediyordu.
"Elisa," diye fısıldadı annem.
"Anne, kendini yorma. İyi olacaksın, benimle kal anne. Bizimle kal!"
"Odamdaki kasayı hatırlıyor musun?" dedi zorlukla.
Başımı evet anlamında salladım, "Hatırlıyorum." O sırada, annemin tişörtünü yırtmış, yaraya daha çok bastırmıştım. Elimle kafasını dik tutmaya çalışıyordum. Uyanık kalmalıydı.
"Onun, şifresi sizin adınızın ilk iki harfi," dedikten sonra yutkunup gözlerini kapattı.
"Anne, anne uyuma!" diye haykırıyordum.
"Oradaki kırmızı kutu polislerin bulmasına izin verme. Kardeşlerine iyi bak." dedi zorca.
"Anne, ne olur benimle kal. Yalvarırım, annem, her şeyim ne olur benimle kal. Ben nasıl bakarım tek başıma? Bunca zorluğa tek başıma nasıl göğüs gererim? Sen olmadan nasıl yaparım? Ne olursun benimle kal."
"Sizi seviyorum." annemin son cümlesi buydu. "Sizi seviyorum." gözlerini yavaşça kapattığında, tüm vücudunun bir anda ağırlaştığını hissettim. Başını yavaşça yere koyarak daha çok ağlamaya başladım. Annemin ellerini tutarak, yanağıma götürdüm. Gözlerimin önünde en sevdiğim kişinin ölmesi ne demek? Gözyaşlarımdan ortalığı göremiyordum. Annemin bahsettiği, kırmızı kutu. Koşarak üst kata çıktım, annemin odasına girdiğimde, dolabını açtım. Bütün hırkalarını hızlıca üst üste koyup, dolabın aşağı kısmında bölmeyi yukarı çektim. Kasayı görünce yukarı çıkardım, şifre bizim baş harfimizdi.
"El,El,Dr" YANLIŞ.
"El,Dr,El" YANLIŞ. Mahalleden, ambulans ve polis arabası sesleri geliyordu. Acele etmeliydim.
"Dr,El,El" DOĞRU
Kasayı açtığımda gördüğüm kırmızı kutuyu elime aldım, aşağıdaki kapının açılış sesini duydum. Polisler gelmiş olmalıydı. Kutuyu hızlıca elime alarak, kasayı kapattım. Alt bölmeye koyarak, kazakları tekrar yerleştirip odadan çıktım. Kutu, 10 cmlik bir şey olduğu için montumun cebine tıkıştırdım. Drex'in odasına girip, dolabın kapağını açtım. Drex, dolaptan çıkar-çıkmaz boynuma sarıldı.
"Kim kazandı?"