Dışarıdan bana seslenen Aylin ve diğerlerini sallamadan bir kaç saniye boyunca kapıya yaslanıp derin nefesler alarak durum analizi yaptım.
Arkadaş edinmek zorlu bir süreçti.
Sevgili edinmek bana göre değil.
Bilmediğiniz insanlara kapı açmak ve sırlarınızı söylemek tehlikeliydi.
Dış görünüşe aldanmak başınıza iş açmanıza sebep olabiliyordu.
Aç ayı da oynamıyordu.
Midem açlıktan kırılırken az önceki olanları bir kenara bırakıp Aylin'in getirdiği şeye bakmaya başladım. Tanımadığım birinin getirdiği yiyeceğe güvenemeyeceğimi biliyordum ama fena halde açtım. Ay çöreği getirmişti ve güzel kokuyordu. İrademe yenilmeden çörekleri alıp* mutfağa koyduktan sonra eve acıklı gözlerle bakıp bunun son kez olduğunu bir daha yerleşmek ve toplanmak zorunda kalmayacağımızı kendime telkin ederek kolileri açmaya başladım.
Tüm evi yerleştirememiştim ama dağınıklığı büyük ölçüde azaltabilmiştim öğlene doğru. Ortalık toparlanmış mutfak yemek yenilebilecek duruma gelmişti ama bende yemek yapacak derman da tek lokma yiyecek mide de kalmamıştı. Şekerim bir yerlere düşmüş ve tansiyonum kayıplara karışmış bir halde salondaki koltuğa kendimi bıraktım. Gözüm kararıyordu. Ayaklarımı sehbaya uzatıp başımı geriye atarak bir kaç dakika dinlenmeye karar verdim. Bir süre sonra kendimi attığım beyaz koltukları mahvettiğim aklıma gelince minik minik söylenmeye başlayarak yerimden yavaşça kalktım.
Hızlı bir şekilde kalkıp ağır küfürler edebilirdim ama ikisine de yetecek enerjim yoktu. Son kalan enerjimi idareli bir şekilde kullanmak istiyordum.
Yavaş adımlarla odamın yolunu tuttum. Bir kaç basamak çıkıp odama geçtiğimde saunaya girmiş gibi hissedince ufak bir baygınlık arefesinde olduğumu anladım. Gözüm hafif kararırken kapı koluna tutunup henüz olmayan klimalarımız yüzünden kendimi çöldeki bedevi kadar şanssız hissederek kuruyan damağımı rahatlatmak için yutkundum.
Odamdaki koliler olduğu gibi duruyordu. Onlara takılmadan sallanarak banyoya gidip soğuk suyla yüzümü yıkadım. Ferahlamıştım ve gözüm biraz açılmıştı. Derin bir nefes alarak lavabonun altına kafamı sokup bir kaç dakika boyunca serin suyun beyin damarlarımdan laçkalaşan bir öbeği toparlamasını bekledim. Beynim erimiş sakızdan dolaptan yeni çıkmış bir dondurma kıvamına gelinbce rahatlayarak başımı kaldırdım.
Saçımdan akan sular üzerimi ıslatıyordu ama bu canımı sıkmaktan çok beni rahatlatıyordu. Musluğu açıp kana kana suyu içtikten sonra kendime geldiğimde son bir gayretle kolilere saldırdım. Tüm kıyafetlerim dolaba yerleşmiş , tüm kalemlerim ve boyalarım minik resim masamda yerini almıştı. Kitaplarım kolilerde yeni gelecek olan kitaplığımı bekleyecekti ama odam insan yaşıyor burada denilebilecek bir havaya kavuşmuştu.
Doğrulduğumda acıyan kaslarımı rahatlatmak için kollarımı havaya kaldırıp biraz esnedikten sonra bakışlarımı ani bir hisle pencereme çevirdim. Odaya girdiğimde kapalı olan yan evin perdesi açılmış tüm oda olduğu gibi gözlerimin önüne serilmişti. Elinde sigarası ile açık balkon kapısına yaslanmış soğuk bakışlı Aras gözlerini bana dikmiş ve sigarasının dumanını üflüyordu. Bir kaç saniye göz göze kaldık.
Sonra yavaşça yine o arsız gülüş dudaklarında belirdi. Elini bana doğru uzatıp dört parmağını içe doğru kıvırarak baş parmağını havara kaldırdı. Bir şeyi beğenmişti ama neyi. Başımı eğip üzerime baktığımda beyaz atletin ıslanıp ikinci bir deri gibi üzerime yapıştığını ve benim miki mause'ları yine göz önüne serdiğini anlayınca panikle ellerimi göğüslerime götürdüm. Ellerimle göğsümü kapatırken ufak bir kahkaha atıp, ''Göstermek istemiyorsan şu lanet perdelerini kapatmayı dene Miki. Yoksa bana göstermek isteyip utanıyor numarası mı yapıyorsun?'' dediğinde gözlerimi kapatıp geri açtım. Kızgınlığım sesimi alıp götürsede gittikleri yerden bulup çıkartmam uzun sürmemişti.
''Yok öyle bir şey! Bir daha göremeyeceksin zaten! Az sonra perdelerimi takmış olurum.'' diye çemkirmem ve onun da kaşını kaldırıp ''İddiaya var mısın?'' demesi arasında bir saniye geçmemiş olması bende bunu planladığı hissi uyandırsa da gaza gemiştim bir kere.
''Varım!'' diyerek pencereye yaklaştım.
''Kaybedersen, benim grup ile takılacak ve dediklerimi harfiyen yapacaksın. Kazanırsan senden tarafa bile yönümü dönüp bakmam.'' dediğinde çenemi dikleştirdim.
En sevdiğim çamaşırlarımı gömmem gerekse bile iddiayı kazanacaktım. O yüzden anında çenemi salladım. Sonra arkamı gönüp seri hareketlerle odamdan çıkıp mutfaktan bir sandalye kapıp odama geldim. Sandalyeye çıktığımda yine perdesi kapanmış ve Aras kayıplara karışmıştı.
Perdeyi yerine asıp balkon kapımın cam kısmını da yanımda getirdiğim Harry posteri ile kapladıktan sonra hararetim bin beş yüz yapmıştı. Son bir çaba ile üzerimdekileri soyup dizde biten kot kaprimi ve ince askılı siyah bir atleti üzerime giydikten sonra çantama telefonumu atıp babamın verdiği paraları da alarak ayakkabılarıma baktım. En sonunda parmak arası bir terlik giyip evden çıktım. Hemen bir şey yemezsem diğer tarafa salaklığı yüzünden açlıktan giden bir ergen olarak tarihe geçecektim.
İlk bulduğum yiyecek satn yer süper marketti ama az ilerisinde minik bir pastahane vardı. Markette dolanmak ve kasada beklemek gerçekten ölmeme sebep olabilirdi. Bende fazladan bir kaç mıymıntı adım adıp kafeye gitmeye karar verdim.
![](https://img.wattpad.com/cover/68451906-288-k153071.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kötü çocuk sutyenimi çaldı
ActionKomşumuzun yakışıklı oğlu balkonunuza tırmanıp sutyeninizi çalsaydı siz ne yapardınız? Hele ki bu çocuk yeni başladığınız okulda adından korkuyla bahsedilen bir öğrenciyse