Çocukla buraya geleli neredeyse yarım saat oluyordu ve yarım saattir burada kilitliydiler. Hepsi endişeli görünseler de Calum içten içe seviniyordu. Sebebini ne Calum biliyordu ne de ben biliyorum. Manyaktı sanırım?
''Çocuklar. Camlardan bağırmalıyız!'' Ash'in mükemmel fikriyle içlerine birer umut damlası düşen Luke ve Michael camlara doğru ilerlediler. Camları biraz zorlamayı denediler ama buna rağmen bir kıpırdanma bile olmuyordu.
''Calum!'' diye bağırdı Michael sinirle. ''Gel de yardım et!'' Calum istemeye istemeye onlara katıldığı sırada Ash de evin içinde bir anahtar bulup bulamayacağına bakıyordu.
''Bu camlar çok sert! Boşverin, açılacaklarını sanmıyorum. Bence biraz evi gezelim. İlginç bir şeyler bulabiliriz!'' diye mırıldandı Calum heyecanla. Heyecanı Luke'u da heyecanlandırmıştı.
''Evet! Calum haklı olabilir. Belki bir anahtar ya da yangın merdiveni bulabiliriz?'' Calum şaşkınlıkla baktı Luke'a.
''Ben... onları kastetmemiştim... ne bileyim, bir striptizci iskeleti veya Rihanna'nın balmumu heykelini filan bulabiliriz?'' Çocuklar sinirle gözlerini devirerek merdivenlere yöneldiler. Calum sıkılmış bir tavırla peşlerinden gitti. Bu üçü eğlenmeyi hiç de bilmiyordu!
''Kimse var mı?'' diye bağırdı Ash yukarıya doğru. Kendi sesi yankı olarak ona geri döndüğünde sesinin ne kadar güzel olduğunu düşünmeden edemedi.
''Kimse yok mu?'' diye sordu bu kez de. Sesini tekrar duymak istemişti. Tanrım! Sesi harikaydı! Ash sesinin güzelliği karşısında bayılmamak için duvara tutununca birden şaşkınlıkla duvara bakakaldı. Çünkü duvarda Bradley James posteri vardı! Bu evin sahibi bir kadın olmalıydı! İlk ipucunu bulmuşlardı işte. Çok yakışıklılardı ve bir kadın tarafından eve hapsedilmişlerdi. Oh Tanrım Ash çok zekiydi. Öyle zekiydi ki mutluluktan gözleri yaşarmıştı.