Dört saattir vardiyadaydım. Sabırsız ve sinirli bir tip olduğumdan dolayı da siparişlerini aldığım müşterilere ailemi falan katletmişler gibi bakıyordum. Bilirsiniz, sabrınız eninde sonunda taşar.
“Ne alacaksın?”
“Muhtemelen seni”
“Bak. Saatlerdir buradayım. Sabrım yok. Sinir kontrolüm hiç yok. Hangi boktan içeceksen hemen söyle.”
“Vay canına bu çok seksiydi bebeğim.”
Diğer kişilerle ilgilenmeme rağmen herif peşimi bırakmıyordu. O an yellozun gelip beni korumasını her şeyden çok istedim -İsterseniz bana şımarık diyin ama sizde olsanız aynısını yapardınız-. Yelloz olmasa bile bir erkeğin gelip kurtarmasını bekledim-Yelloz birinci tercihim çünkü kaslı kollarıyla nasıl adam patakladığını merak ediyordum doğrusu-.
Yelloz uzaktan olanları görüyordu. Yinede hiçbir tepkisi yoktu. Ah hadi ama hani senin “olmayan kız kardeşin” idim! Bana sarkıntılık eden dallama bile benden ümidi kesmiş başka kızlara bakmaya başlamıştı. Sanırım neden altı yıldır yalnız olduğumu anlamışsınızdır. Bardakların tozunu alırken ince fakat karizmatik bir ses duydum.
“Alex , artık burada mı çalışıyorsun?”
“Hey, Elijah. Şey evet.”
“Eski işi bıraktın yani?”
O an Skylar’ın bunu ona nasıl söylediğini kafamda atıp tuttum.
“Evet Elijah merak etme.”
“Ne? Bence barmenlikten daha iyi bir işti.”
“Anlamadım?”
“Kıyafet tasarımı yapıp satmayı barmenliğe tercih ederim.”
“Ah .. o mesele, şey haklısın dostum.”
Derin bir nefes aldım.
“Özellikle de o işi bırakıp bir bara gelmen garip. Hele ki kuzenimin barına.Kuzenimle çalışıyorsun üstelik. Haah!”
“Ne olmuş?”
“Aman Tanrım, bilmiyorsun öyle değil mi?”
Elimdeki havluyu ve bardağı sertçe tezgaha koydum.
“Elijah. Neyi bilmiyorum?”
-
SKYLAR’IN AĞZINDAN
Empire State binasının en üstüne dikiliyordum. Ne düşündüğünüzü biliyorum, Empire State’in üst katı bir nevi eski sevgiliyi beklediğiniz yerdir. Ben de farklı bir şey yapmıyordum zaten. O an bir Barney Stinson gelip “asla gelmeyecek” dese adamın kucağına atlar evine gider bir güzel sevişirdim ama onun yerine bir embesil gibi dikildim. Çok fazla insan vardı. Gitmek istedim. Tamam biraz geriye gidelim. Geçen gece oturup film izlerken telefonum çaldı. Numara tanıdıktı ama kim olduğunu tam olarak kestiremedim. Telefonu açtığımdaysa eski sevgilim Riley’le konuşuyordum. Riley’yle tam iki yıl çıkmıştık. Bekaretimi onda kaybetmiştim. Çoğu duygumu da. İster inanın ister inanmayın eskiden aklınıza gelebilecek en vicdanlı kızdım. Riley’nin aşkıyla aptala dönmüştüm. O da bana aşıktı elbet. Daha sonra onu bir kızın boynunda turlarken gördüğümde yanımızda geçmekte olan sosisli satan adamdan bir kutu ketçap alıp kızın ve Riley’nin tüm vücuduna sıkmıştım, daha sonrada olabildiğince gücümle sert bir tokat. Riley beni eve kadar takip etmişti. O gün hiç ağlamadım. Sanırım şok geçiriyordum , hiçbir şey hissetmedim. Sadece öfke. Ve son konuşmamız ise tam olarak şuydu.
“PEŞİMDEN GELMEYİ BIRAK.”
“Skylar, üzgünüm. Ne yapıyordum bende bilmiyorum. Skylar. Lütfen.”
YOU ARE READING
Çalıntı Ruhlar
Teen Fictionİnsanlardan bir şeyler çaldım. Çoğu insanı da üzdüm. Hiç pişmanlık duymadım. Değişmeyi hiç düşünmedim. Ama bazı anlar vardır ki düşünemezsiniz. Değiştiğinizi bile fark etmezsiniz. Aslında , siz işte o anlarda sizsinizdir. Kendinizi savunmasız ve çar...