Bu bölümde bazı değişikler yaptım... iyi okumalar
Muzaffer'le yolda sessiz sedasız yürümeye başladık. Aramızdaki sessizlik ürperticiydi. Hemde kan akışımı engelleyecek derecede.
Aklım resmen bana ihanet etmekte. Ona ne diyeceğimi nasıl davranıp hareket edeceğimi bilmiyorum. Biz böyle degildik. Biz beraber ken sessiz kalmazdık. Yolun ortasında bir birimizi iter , yoldan geçen kızları keser bir birimze önerilerde bulunurduk. Ama şimdi her şey başka, bambaşka. Kafamı kaldırıp ona baktım. O da kafasını yere eğmiş bir şekilde yürürken bir anda artık kendimi tutamayıp sorularımı sıraladım." Muzo,kardeşim neden konuşmuyorsun? Neden etrafta hiç kimse yok? Biz neden eskisi gibi değiliz? "
"Lan amele, eskiden seni itip kaktığımda deli oluyordun ne o bakıyorum da sana sataşma mı özlemişsin."
" Nefes al oğlum, motorun soğusun. Koca karılar gibi ammada dır dır ettin ha! Hem aradan geçen dört yıl boyunca ben senin pisliklerini de özledim. "
Evet! Ben onun benim karşıma gelip de ağzını aça aça yemek yemesini, önümüzden geçen güzel kızlara laf atması gibi bir çok pisliklerini özledim.
" Madem öyle diyorsun güzel bir kıza laf attığım da dır dır edersen ağzının üstüne yumruğumu yersin. "" Lan etrafta bırak kızı, bizden başka insan evladı yok. Bizden başka kimse yok. Ben yatarken herkes şehri terketmiş resmen, baksana ses seda yok. "
Muzaffer sadece gülmekle yetindi. Ah be! Aradan geçen onca yıl, çektiğimiz onca acı ne beni nede Muzaffer'i sadece yıpratmakla da kalmamış olgunlaştırmış, , büyütmüş bizi. Hayat bizi büyütmüş, bizde yaşadıklarımızla da olgunlaştık. Artık her şey değişti. Ben eski ben değilim o da benim tanıdığım, bildiğim eski Muzaffer değil. Hayat bizden bir çok şey aldı, bir çok şeyi değistirdi ama bizim aramızda ki kardeş bağı hâlâ ayn. Hayat sadece bizim aramızda ki kardeş bağını değiştiremedi.
Biraz daha yürüdük ve anlamadığım bir anda etraf kalabalıklaştı. İnsanlar karınca sürüsü gibi ordan oraya gidiyorlar . Ne ara bunlar sokağa doluştu. Ben neye uğradığımı anlamaya çalışıyordum ama muzaffer gayet sakindi. Onun bu tavırları beni çileden çıkarmaya başlamıştı. Muzaffer yürümeyi kesip bana doğru döndü ve bir noktayı işaret ederek"Bu kız senin sorularını cevaplayabilir. Bu kızı bul ve sakın bırakma. " dedi. Muzaffer'in işaret ettiği yere doğru baktım. Kızın saçları çok güzeldi ve ipek gibiydi. Siyah saçları bel boşluğuna kadar geliyordu. Saçlarına aşık olduğumu itiraf etmeliyim. Kızlarda dikkatimi çeken şey her daim saçlarıdır. Ve bu kızda saçın en güzeli vardı. Ama kız
arkasına dönük olduğu için yüzünü pek göremedim.
" Bu kız ne alaka. Sen neyin kafasını yaşıyorsun. "
Cevap vermedi sadece gülümsedi." Muzaffer"
Birinin adımı seslenmesiyle Etrafıma bakındım ama bana seslenen kişiyi göremedim. Herkes koşturuyorlardı. Hiç kimse etrafına bakmıyor du bile.
Tekrar ismimi duydum. En son dayanamayıp kafamı muzafferre
çevirdim. Bakışları hüzünlüydü." Sende duydun mu ?"
Muzaffer'in suratı iyice asıldı ve bakışlarını ayakkabilarina çevirdi. " Gitmen gerekiyor. Seni çagriyorlar.Daha sonra yine seninle görüşürüz ve sakın sana gösterdiğim kızı unutma onu bul."dedi.
Kafamı kızın olduğu tarafa çevirdim. Kız olduğu yerdeydi ve hala arkasına dönüktü. " Neden bu tarafa hiç bakmıyor. " dedim bakışlarım hâlâ kızın üzerindeydi." Miraç gitmelisin seni bekliyorlar. O kızı bul herşeyin cevabı o kızda. "
Ne saçmalıyor lan bu,ne kızı.
Ardından tekrar o sesi duydum. Kim beni çağırıyor ve benim nereye gitmem gerekiyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beyaza Karışan Siyah
Fiksi RemajaYıllar önceydi ama dün gibi gözümün önünde, her seferinde kurtulamıyordu lanet olası. o uçurumda bağırarak, taştan taşa çarparak yuvarlanıyordu. Ben ona bir el kadar yakın kurtaramayacak kadar uzattım. ..