"Ay ışığı ha? Güzel benzetme. "
Yanaklarıma oturan utanç kanıyla ne diyeceğimi bilmiyordum. Şuan Utançtan yerin dibine ama en dibine inmek istiyordum.
Beni duymuşmuydu. Orda durup benimi izlemişti. Sevinsemmi üzülsemmi bilememiştim. Sevincim; beni orda bırakmayıp yanımda kalışı. Üzüntüm ise; ona ilgim olduğunu düşünücekti.
Cevap vermek yerine sustum. Oda fazla kurcalamıştı. Bara doğru yürürken düşündüm.
Daha adını bilmediğim adamla nasıl bu kadar güveniyordum. Belki bana tecavüz edip 34 yerimden bıçaklayıp gelinlik giydirip çöp kutusuna atacak. Bir an bu düşünceler yüzünden ürperdim.
Arkasına baktığında anlamayan gözlerle baktı. Kafamı yok birsey anlamında sallayınca önüne döndü.
Sanki öteki adamla bir değilmiş gibime geliyordu. Ben böyle düşüncelere dalmışken ayağım taşa takıldı. Ve GÜM. Ay ışığının sırtına kafam girmişti. Resmen şuan sırtıyla bir olmuştuk.
Arkasına döndüğünde dengemi kaybederken beni tuttu. Alayla sırtımaya başladığında yüzümü sinirle buruşturdum. Şuan Utançtan Yanaklarım kıpkırmızı olmuştu.
"Sırtımı öpmek için sebepler mi üretiyorsun. Bide sapık çıktı başıma. " kahkaha atarken sinir küpü olmuştum. Daha kendimi tutamayıp çocuğun yüzüne tokat attım. Şap sesi bütün sokağı doldurmuştu.
Hass... az önce ben ne bok Yemiştim.
Kırmızı yanağıyla beraber bana şok olmuş gözlerle bakınca koşmaya başladım. Oda arkamdan koşuyordu. Ara sokağa girdiğim anda beni yakaladı. Çığlık attım ama hemen ağzımı eliyle kapadı.
Şuan ben degıl o fena şekilde sinir Küpüne dönmüştü. Korkudan altıma edebilirdim.
" sen az önce bana mı tokat attın. " kafamı korkarak onaylarken ateş saçan gözlerini gözlerime dikmişti.
" hangi cüretle. " galiba o dediğim cinayet kurguları şimdi gerçek olucaktı. Korkudan ağlamaya başladım. Ben hep böyle sulugöz biriydim.
"Ağlama . " diye tısladı. Bu daha çok korkmama sebep olurken Hıçkırarak ağlamaya başladım.
Birden elini ağzımdan çekip beni göğsüne yasladı. Kafam göğsünün içinde kaybolurken gözyaşlarım çıplak tenine geliyordu.
Çıplak teninin kokusu kafama sinerken ilk defa bir erkeğe sarıldığımı düşündüm.
" sustun mu yaramaz kız çocuğu. " beni kendinden ayırırken boşlukta gibi hissettim kendimi.
Islattığım göğsüne bakarken gülmemek için kendimi zor tutuyordum.
" Sürahiyle su mu döktün üstüme. "
Kahkaha atarken az önceki sinirinin geçtiğini anladım. Beni Kolumdan tutup yürümeye başladık.
" niye bana sarıldın. Bana sarılmak için bahane mi üretiyorsun." Bu dediğim lafla güzel bi kapak yapmıştım.
" korkudan altına sıçacak ve durmadan aglayan bir küçük kız çocuğunu anca böyle sustururdum. Küçük yigenimede öyle yapıyorumda." Söylediği lafla ben onu değil o beni kapak yapmıştı.
Sonunda bara geldiğimizde esra kapıda korkudan ağlıyordu.
" Esra " diye bağırdığımda bana bakıp koşarak sarıldı.
" çok korktum sana birsey oldu diye. " Esra'nın bu sözü ole ona daha sıkıca sarıldım. Onu sakinleştirdikten sonra sarılmamızı bitirdik. Benden ayrıldığında gözleri sanki canavar görmüş gibi açmıştı.
" s-s-seen sen osun. " anlamayan gözlerle esra ya bakınca bana inanmayan gözlerle baktı.
" savaş beyi tanımıyormusun Oha nihal . " ismi savaş mıydı. Oha çok güzel.
"Çok konuşma . Görüşürüz nihal. Tişörtumu istiyorum." Gerçekten görüşcekmiydik. Bir yandan da ismimi söylediği için çok mutlu olmuştum. Bir yandan da tişörtunu alıcagı için üzülüyordum.
Esra ile birbirimize bakarken yüzündeki merak beni güldürdü.
" Sen savaşla ne işin var. " Gözlerimi devirdim. Yorgun olduğumu söyleyip arabaya bindik. Arabanın camına kafamı yasladım.
Yaşadığım şeyler benim için kolay değildi. Esralarda en fazla 1 hafta kalabilirdim. Acaba annesi ne diycekti.
Bir an babamın bağırışlarını duyuyormuş gibi hissettim. Kalbimi bıçakla paramparça ediyordu. Artık dayanamayıp ağlamaya başladım. Bu acı bana çok fazlaydı. Dayanamazdım.
" nihal tamam geçti bak üzülme. " Gerçekten geçmişmiydi. Evet hersey geçmişte kalmış olabilir ama hiçbirşey geçmedi. Sadece hayatımın özeti bu cümleydi. Esra beni göğsüne yasladığında gözyaşlarım dahada fazlalaştı.
Her sildiğimde gözyaşlarımı,yerini başka gözyaşlar dolduruyordu.
Sonunda araba durduğunda esra beni dürttü. Arabadan indim . Soğuk hemen bedenimi sardı. Aslında soğuk güzeldi. Düşünmeme engelliyordu .
Esra beni çekiştirip kapıya kadar getirdiğinde zili çaldı. Hiçbirşey düşünemiyordum.
Annesi kapıyı açtığında şok olmuştu. Aile kavgamız olduğu için ailelerimiz birbirimizden nefret ederdi. Bi borc meselesi falan vardı. Tam olayı bana ve esraya anlatmamışlardı.
Annesi sinirle soluduğunu duydum.
" bu kızın ne işi var burda . "
" anne bir kaç günlüğüne bizde kalcak . " beraber yukarı çıktığımız da bana banyoyu gösterdi. Bir kelime bile etmedim.
Esra odadan çıkınca annesiyle kavgalarını duyuyordum.
" O pis yalancı annesinin kızını bizim eve nasıl getirirsin . " burdada kalamıyacağımı anladım. Esra ile annesinin arasını bozamazdım.
Esra odaya sinirle girip banyoya girdi. Bende bunu fırsat bilip Bavulumu alıp evden çıktım. İstenmedigim yerde duramazdım. Benimde gururum vardı.
Yavaş yavaş yürümeye başladım. Nereye gidiceğimi bilmiyordum. Yağmur bastırdığında şansıma tükürdüm. Bavulumu duvara yasladım. Bir evin duvarına yaslanıp yere çöktüm. Ağlamaya başladım.
Kendimi hiçbir yerde istenmeyen ezik bir böcek gibi hissediyordum.
Yağmur artık benim kuru bırakmayacak şekilde ıslatmıştı. Titrerken kafam yana düştü.
O anda sıcacık kolların arasına girdim . Kendimi o güzel kokan kollarda uyudum...
Galiba bu kolların sahibi beni hiç biryerde bırakmıyacaktı.
Okuduğunuz için gerçekten çok seviniyorum. Bu bölüm biraz gec geldiği için cook Özür dilerim. 😀☺😊
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KORKULUK
RomanceHem korkunç , hem tehlikeli, hem her an beni ölüme sürükleyebilecek, hemde kırılma ihtimali olan bir korkuluğa tutunuyordum. Çünkü etrafımda tek tutunup güvenebileceğim tek korkuluk oydu. İşte o korkuluğun ismi SAVAŞtı...