Galiba bu kolların sahibi beni hiç biryerde bırakmıyacaktı.
*****
Gözlerimi açtığımda nefes alamadığımı farkettim. Kafam sert bir şeyin içine girmiş gibi hissediyordum. Hatta hissetmiyor öyleydim. Kafamı zorlayarak kaldırdığımda bunun bir göğüs olduğunu farkettim.
Tabi ya dün savaş beni evine getirmişti. Muhtemelen de savasta beni yanına yatırmış olmuştu. Yataktan onu uyandırmayıp banyoya geçtim.
Üstümdekilere baktığımda savaşın kıyafetlerinden giyindirilmiştim. Bi dakika savaş mı giydirmişti beni. Bu düşünceyle kıpkırmızı oldum.
Elimi yüzümü yıkayıp sinirle odaya geçtim. Bağırmaya başladım.
"Ben acizken mi benden faydalanıyorsun pis sapıııık. Sen beni mi giydirdin hayvan herif." Yataktan korkudan zıplayıp uykulu gözlerle bana baktı. Yanıma gelip kulağıma eğilerek konuşmaya başladı.
" senin o küçük vücuduna kalmadım. Şahsen daha iyilerini gördüm. " bütün sinir dalgası bedenimde yayıldı . Dün geceye bin basar bir şekilde tokat attım. Şap diye bir ses geldiğinde napcam diye kendime soruyordum.
Bilegimi sıkıca tutup beni duvara yasladı.
" bak küçük hanım burası benim evim. Nerde ve hangi güçte olduğuna dikkat et. İki ben senin öyle dakikada bi vuracağın ezik insanlara benzemem. Kötü halime gelmemeni isterim. " Bilegimi sertçe bıraktıktan sonra odayı terk etti. Ben bütün duyguları bir arada yaşarken ne yapıcağımı bilemez olmuştum.
Yere oturdum. Benim gururum vardı. Ve benim en çok hassas olduğum bir konuydu. Resmen az önce bana ezik muamelesi yapılmıştı. Hem de hiç tanımadığım birisi yüzünden. Kafam artık düşünemiyecek kadar yorgundu. Bir yandan ailem , bir yandan esra olayları ,bir yandan savaş, bir yandan gururum , bir yandan Nerede kalcam derdi, bir yandan okula nasıl devam ediceğimdi. Ve binlerce daha sorunum vardı. Ben nasıl bir dünyanın içine düşmüştüm.
Ben mal gibi yerde oturmuş dertlerimle dertlesirken acıktığımı farkettim. 1 gündür yemek yemiyordum. Midem açlıktan birbirine yapışıcaktı. Yavaşça odadan çıkıp aşağıya inmeye başladım. Bir yandan evi süzüyordum.
Ev resmen zengin kokuyordu. Buna ev deniyorsa bizim ki neee.
Salona indiğinde karşıda duvar yerine cam ila kaplı pencereler duruyordu. O pencerelerin önünde yatmalı koltuk duruyordu. Etrafında da tekli koltuklar. Ev küçük değildi ama büyüktü değildi. Ama ev tek kelime ile muhteşemdi
Mutfağa geçtiğimde savaşın çay içtiğini gördüm. Kahvaltı hazırlamıştı. Pek kahvaltı denmezdi tabi ama neyse dedim içimden.
Sofraya oturdum. Ekmek alıp sanki ilk defa yemek gören bir mağara adamına benziyordum. Ama çok acıkmıstım. Yemek yerken göz ucuyla savaşa baktım. Yemek yemeyi bırakmış beni izliyordu. Kollarını masanın üstüne koymuş dik bir şekilde beni izliyordu. Bir iş adamı havası vardı savaşta.
Kafamı ne oldu anlamında salladım. Bosver anlamında işaret yaptı. Sonra konuşmak için boğazını temizledi.
" Ne yapacaksın? Yani galiba o arkadaşında da kalamıycaksın. " kafamı Üzgün bir şekilde yukarı aşağı salladım .Aslında bi anda mutlu olmuştum nedense . Galiba beni düşündüğü icindi. Ne diyom ben ya.
Beni takmayıp Başka bi odaya girdi . Canım çok sıkılmıştı. Mutfak kirli kalsın kalmasın umrumda değildi aslında. Zaten beceremezdim.
Yukarı çıkıp dün geceki Islanan kıyafetlerimi aldım. Hemen giyinip aşağı indim.
"Savaşşş" evin içini bi kırklamışımdır. Aniden bi ses geldi. Ama çok hoş bir tınıydı. Birisi gitar çalıyordu. Çalmakla yetmiyor resmen dans ediyordu gitarın sesiyle.
Ses dışarıdan geliyordu. Dışarıya çıktığında bir kayalığın üstüne oturmuş gitar çalıyordu. BİZ SENLE _ CEM Adrian şarkısını çalıyordu.
"Ben seni tanırım, tanırım o siyah beyaz yağmurlardan.
Bir küçük buluttan düşerken öpersin beni yanağımdan.
Ben seni duyarım, duyarım o aydınlık sabahlardan.
Bir çocuk getirir seni, dinlerim o özlediğim şarkılardan. "Şarkının bir kısmını söylediğinde sanki ilk defa annesini sesini duyan bir çocuk gibi hissediyordum. Sesi sanatkardan çıkan kusursuz bir sanat gibi çıkıyordu. Şarkının nakaratina geldiğinde derin bir nefes aldım ve şarkıyı beraber başladık
"Biz senle…
Aynı toprakta yetişen,
Ayrı dallarda yeşeren,
Aynı rüzgarda devrilen çiçekler gibiyiz. "sesini duyduğunda aynı hissi yaşamış gibi birbirimize baktık. Oda müyülenmiş bir şekilde bana bakıyordu. İkimizde daha iyi bir sesle nakarata başladık.
"Biz senle…
Aynı yağmurdan dökülen,
Ayrı dağlardan süzülen,
Aynı denizde can veren nehirler gibiyiz. "Yavaşça gitarı yere bıraktı. Bana gelmeye başladı. Kalbim yerinden cıkıcakmış gibi oluyordu. Sanki kitlenmis bir şekilde gelmesini izliyordum. Hic bir tepki veremiyordum.
Bana iyice yaklaştığında dudağıma yaklaştı. Kalbimin atışları kulağındaydı. Buna hazır değildim. Şuan sadece ağlama istiyordum. Ama kaşımı bile oynatamıyordum.
Dudaklarımız arasında birkaç milimetre kaldığında dudağıma ;
"Biz senle…
Aynı toprakta yetişen,
Ayrı dallarda yeşeren,
Aynı rüzgarda devrilen çiçekler gibiyiz.Biz senle…
Aynı yağmurdan dökülen,
Ayrı dağlardan süzülen,
Aynı denizde can veren nehirler gibiyiz."Yavaşça söyledi bütün sözleri Dudaklarımız arasından. Sanki bu sefer sòzler daha anlamlı geldi bana.
BİZ SENLE _ CEM ADRİAN 💖
Okuduğunuz için çok teşekkürler. Evt biraz gec gelmiş olabilir ama benimde sınavlarım falan var bu yüzden çok özür dilerim okuyan herkezden. Bir dahaki bölüm çok daha hızlı gelecektir.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KORKULUK
RomanceHem korkunç , hem tehlikeli, hem her an beni ölüme sürükleyebilecek, hemde kırılma ihtimali olan bir korkuluğa tutunuyordum. Çünkü etrafımda tek tutunup güvenebileceğim tek korkuluk oydu. İşte o korkuluğun ismi SAVAŞtı...