Tramvayın kendine has korna sesiyle düşüncelerinden koparak ani bir hareketle yana çekilen samuel, okkalı bir küfür savurdu.Hormonları korku denilen hissi sol üst köşesine dolduruyordu sanki. Kalbi sıkışmıştı. Etrafındaki onlarca insan ise onca korku ve öfkesinden bi haber, rahatsal hareketlerine devam ediyordu.
Kolundaki saate bakarak hareketlerini hızlandırdı. Aslında yetişmesi gereken herhangi bir yer yoktu. Neden böyle davrandığını da bilmiyordu. Sadece akrep ile yelkovanın üst üste gelmiş olduğunu görünce hızlanmak zorunda olduğu gbi aptal bir hisse kapılmıştı. Akrep ile yelkovan buluştuysa yaşadığı şu anlar değerli olmalıydı. O halde birazcık hızlansa iyi olurdu.
Bu şekilde nedensiz bir hızla yürürken gözü bir tabelaya çarptı. Mavi yıldızlı harflerle gösterişli bir ''Koldera'' yazısıydı bu. Pek düşünmeden içeri daldı. -Elbette ki neden buraya girme isteği duyduğunu bilmeden-
Koldera'nın duvarları abzürd esprilerle dolu karikatürlerle sarılıydı. Şöyle bir göz gezdirdi Samuel karikatürlere.Gülümseyerek boş masalardan birine oturdu. Yanına gelen garsondan sek votka ve ortaya biraz çerez istedi.
Votkanın tadı damağında patlıyor ve bedeninde nahoş bir etki bırakıyordu. İkinci bardağı söylediğinde iyice kendi içine çekilmişti. Mutsuzdu Samuel. Yalnız,terk edilmiş,kırılmış,hayata olan sevgisini kaybetmişti. Üçüncü bardak bilinçaltıyla baş başa bırakmıştı onu, yitik duyguları,bakire düşünceleri ortaya çıkıyordu yavaş yavaş...
''Hey iyi misin?''
Uzaktan,çok uzaktan gelen bu ses zihninin loş koridorlarında duvarlara çarparak yankılanıyordu.
''İyi miyim ben?'' diye fısıldadı kendine gayr-i ihtiyari!
''Evet ,evet iyiyim '' dedi gülümseyerek. Başını kaldırdığında karşısına uzun boyu,mavi gözleri,kıvrımlı dudakları,ve dolgun yanakları olan bir kadın gördü.
Sarı strapless kıyafet giymiş kadın ona gülümsedi.
''Pek öyle görünmüyorsun''
''Belki de'' diye hıçkırırcasına gülümsedi Samuel. Kadının belinin inceliğini düşünüyordu.Seksi bir hava katıyordu kadına. Fazla seksiydi !
''belki de iyi değilimdir.Belki de hayat denilen 'bok' çukurunda mutluluk diye bir şey yoktur!!
Kadın gülümsedi. Acı ve çaresz bir gülümsemeydi bu.
''Mutluluk var,ondan eminim''
Samuel karşısındaki kadının ''fahişe'' olduğunu ancak biraz daha dikkatli bakınca anladı.Böyleydi işte fahişelikte.Belki banka müdürünü tanımazdınız,borsacı,esnaf,mühendis ve ya fahişenin işyeri sokaklar olduğu için giyim kuşamı da ona göreydi. Fakat bu düşünce Samuel'in aklını bir saniye bile kurcalamamıştı.Yalncızca gelip geçmişti.
''Varsa bile boka bulanmış bence''Bu fahişeyle bugün yatacaktı Samuel. Neden yattığını bilmeden'
''Ne içersin?''
Garson dördüncü bardağında bittiğini görünce Samuel'in yanına gelmişti.
Kadın gülümsedi tekrar.Yapışkan bir gülümsemesi vardı. ''Viski'' dedi yalnızca.
Samuel garsona döndü ''Bana bir tane daha votka'' dedi.
''Aslında benim arayışım mutluluk değil.''
''Ne peki. Bir insan mutluluktan daha fazla ne arayabilir ki ''
''İnsan olduğumu iddaa etmedim'' ince esprisine ikisi de güldü.
''Benim arayışım özgürlük.Özgür olmak her şeyin başında bu düşünce dahi özgürlük için her şeyimi feda edebileceğimi bana ispatlıyor''
''Delisin sen !''
''Keşke olsaydım.Onlar biz dahilerden çok daha özgürdür ! ''
''Özgürlük nedir ki '' isteksiz sormuştu fahişe.
''İşte bunu bilmiyorum.Bildiğim özgürlük,bedensiz bir ruh.Göremezsin dokunamazsın ama bilirsin onu,beden kalıbına da sokamazsın ama varlığından şüphe etmezsin ! ''
''İlginç'' Fahişe gerçekten ilginç bulmuştu.Karşısındaki adamın normal bir insan olmadığını düşünmeye başladı.
''Özgürlük mutluluk verir mi ki ?'' dedi fahişe.Konuya ilgisi artmıştı.Kendi hayatının anlamsızlığını anlamaya başlamıştı.Hayatı tek kullanımlıktı.Arkadaşları,yattığı adamlar,yediği yemekler,takıldığı klüpler...
Yalnızca kıyafetlerinin ömrü uzundu.Mini etekleri,imitasyon tuvaletleri ve yine imitasyon ayakkabıları kendisiyle beraber bir haftadan fazla hayat yaşıyabiliyordu.Çok hazin !
''Siktiret mutluluğu, anlamsız hayatıma anlam kazandırma çabası özgürlük arayışım.Mutluluk arayış olmamalı.Çünkü onu aramak,bulmaktan daha zordur.Bulmak ise imkansız.Çünkü olmayanı varetmek yaratıcıya mahsus –Ki o da var mı o ayrı muamma- '' Samuel votkasından bir yudum daha aldı.Konuşmaktan kurumuş ağzına votkanın serinletici tadı değince ağzının içinde bir lezzet patladı. ''Mutluluk neden yok biliyor musun? '' sorusunun cevabını beklemeden devam etti. ''Çünkü kavramlar süreklilik arar.Yokluk gibi.Her zaman yokluktur.Ama mutlulk...Bir düşün.Şimdi mutlusun ama bu birazdan da mutlu olacaksın anlamına gelmez ki ''
''Ama özgürlükte böyle'' dedi fahişe.Sohbetin derinliğine indikçe aradaki yitik düşüncelerini bulunca seviniyordu.
''Hayır,hayır'' Samuel fahişenin ellerini tutmuş,gülümsüyordu. ''Özgürlük öyle bir kavramdır ki , odanın içindeyken,dışında olduğundan daha özgür olabilirsin.Eğer özgürlük denilen sşeyi yakalayabilir ve onu kendinde tutmayı öğrenirsen her zman özgür olabilirsin''
''Mutluluk bence özgürlükten daha kuvvetli''
Samuel tartışmayı bitirmek için gülümseyerek ''Belki de'' dedi. Beşinci votkasını da tek yudumda bitirdi.Canlı bir şekilde ayağa kalkarak'' sohbet güzeldi,istersen benimle beraber biraz yürüyebilirsin''
Fahişe bir anlık bir tereddütün ardından gülümsedi ''Olur'' dedi sadece...
............................
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİR FAHİŞENİN ÖZGÜRLÜĞÜ
Short StoryKesif.. Duygu seksinin orgazmı değil midir gözyaşları ?!