Trabzon'dan çıkmış,şuan Aydın'a doğru ilerleyen arabamız sessizlikte hüküm sürüyordu.Yeşilliklere serilen güneş ışığının kızıllığı akşam ezanının habercisiydi.Gözlerimi ileride ki tabelaya dikerek üzerinde ki yazıyı okudum.Giresun;Nüfus 90.00..Daha yolumuz vardı hem de fazlasıyla,Girasuna yeni giriş yapmış biri olarak,birzaman sonra insanın beynini öldüren araba kokusunu uzun süre çekmeye devam edicektim.Uzun süre bu yeşilliklere özlem duyacağımı hissedince boğazıma acı bir tat yayıldı gibi hissettim.Gözlerimi üzerlerinden çekmek istemiyordum,bu bir veda sarılışı olarak geliyordu.Düşkündüm;memleketime,şivesine,yeşilliğine ve insanlarına.Buraya Amasyadan geleli bir sene olmuştu belkide ama aslende buralı olmamdan kaynaklanan bir hisle fazla bağlanmıştım.Babamın mesleğinden ötürü pek yerleşik olamamıştık biryerler de.Aksaray,Şırnak Amasya ve en son Trabzon olmuştu.Şırnakdan sonra ki dolaşmamızda sadece ben ve babam olmuştu.Annem bizim üzerimize çizgi çizmiş ve ondan sonra bize bir daha eşlik etmemek üzere,terk etmişti bizi.
Onu en son hatırladığım da,babamla Fetih canlandırmasını yaparken,babamın beni tutmaya çalışmasına rağmen düşüp sağ bacağımı kırmış olduğum hâlde.Yatak odasın da yatağın üzerinde ona yalvarırkendi.Kavga esnasın da yatak odasın da olduğumdan pek duyamamıştım,annemin odaya girip sert birşekil de kapıyı kapatmasıyla hoş şeyler dönmediğini anlamış ve yerime sinmiştim.
Benim anneme deli gibi yalvarmaya başlamam ise valizini toparlamasıyla olmuştu.Ben ağlarken o etrafa babama hatta bana bile lanet okuyor ve haykırıyordu.Ben daha dokuz yaşlarında ne yapacağını bilemeyen ben..Annemin lanet okuma ve haykırmalarını dinlerken yüreğime oturan ağırlığı asla unutamazdım.Nefes alamıyacak kadar ağlamış ve bizi bırakmaması için çıldırmıştım.Annemin kolunu yakaladığım da bir umut ışığı gibi görüp sakinleşmem ise hızla dirseğini benden çekerken,dirseğinin suratıma lav topu gibi çarpmasıyla son bulmuştu.
Gözlerim kısılmış nefes alamazken beni biri narince kucağına alıp göğsüne bastırmasını hissetmekte zorluk çekmiştim.
"Kes şunu Hicret kızımızı korkutuyorsun!."babamın uyarı tonu taşıyan sesi sert ve efkarlıydı.Babam iri ellerini yüzüme kapatmış,o zaman ki sert ve genç sesiyle beni ve annemi idâre etmeye çalışmıştım.Sonra zaten annemin dedikleri,kabusum olmuş ve beynimi kazıyarak kendine zorla kalıcı yer açmıştı.Suratımda ki morluk gitsede,içime oturan o berbat his,beynimde özgürce cirit atmış.Kalbimi tekmelemiş ve zamanla uykusuz bırakmıştı.Acı acı yutkunup,heyecan ve efkârı bir arada taşıyan bir soluk aldım.Yine davetsiz bulutlar oluşmuştu gözümde ve ben onlardan nefret ediyordum.Annemi onun bizi bırakıp gidişini düşünmek acımı kamçılıyordu.
Babamın elini dizim de hissedince,bakışlarımı camdan çekip babama çevirdim.Samimi birşekil de gülüp konuşmaya başladı.
"Heyecan ve hüzün.Bu iki duyguyu biranda yaşamak seni yoruyor değil mi?"dizimde ki elini destek verir gibi sıktı.Babam herzaman ki gibi hâlimi anlamış ve bana yardımcı olmaya çalışıyordu.Soluk alıp verdikten sonra,benden cevap bekleyen babama olumlu anlamda kafa salladım.O benden daha da yıpranmış gibi geliyordu.Birbirimiz için herşey oluyorduk biz.
Ergenliğe ilk girdiğim gün,babam iki gündür eve gelmediği zamandı.Psikolojik olarak fazla etkilenmiş herşeye ağlayan biri olmuştum.Babama diyemediğimden Ankarada ki halama anlatmış ve iki saat beni sakinleştirmesini dinlemiştim.Gerekirse gelirim demişti ama istememiştim.Sonra ben acemiliğimle olanlarla baş etmeye çalışırken babam gelmiş ve utana sıkıla ikimizde birbirimize yardımcı olmuştuk.Babam böyle şeylerin olmasının normâl olduğunu,ağlamamam gerektiğini söylemiş ve bana bazı görevlerimi yavaş yavaş söylemeye başlamıştı.Hafta sonu halam gelmiş ve bana yardımcı olmuştu.Baba tarafım birbirine fazla bağlı aileydiler.Onlar sâyesinde eksiklik hissetmiyordum.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
YÜREĞÎM SENÎN OLSUN
Ficção Adolescente18 yaşında ki Havle Hafızoğlu,Ünüversite hayatına adım atmanın heyecanı'nı yaşayarak gittiği şehir de.Baba dostu'nun kızının evinde aldığı tatlı,beyaz renkler'le kaplı odaya sahip olurken;tanımadığı,kendi sınırlarını aşan ve uzak olması gereken biri...