BÖLÜM-2~Dışlanma

35 5 3
                                    

O olaydan sonra bırakın Burak'tan iğrenmeyi, tüm erkeklerden iğrendim. Psikolojik olarak çok kötü durumdaydım. İlkti ve sonrasının olmayacağı üzerineydi düşüncelerim. Yeni okuldu zaten nakil vermiştim. Burak'la da o yolla tanıştık. Sınıf beni sevmiyordu. Bu net belliydi. Sadece yakın arkadaşım olan Ayça hariç. Önceden o da sevmiyormuş beni. Sonra en yakın arkadaşı ,Dilara'nın bana yaptığını yapmış. Onu anladığım için iyi anlaşmaya başladık. Şimdi de o sınıfta tek güvendiğim kişi. Burak benim hakkımda "al biraz da sen kullan" gibi iğrenç cümleler söylemiş. Geçen gün de mesaj attı. Konuyu karaktere getirince susamadım. Aklıma ne geldiyse söyledim. Ertesi gün karşıma dikilip demediğini bırakmadı tabi sınıfın ortasında. Erkek olduğu için birşeyde yapamadım. Ağladım. Çok ağladım. Rehberlik hocasının yanındaydık. Herşeyi ,aklınıza gelebilecek herşeyi anlattım. O da Burak'ı çağırdı. Konuşturdu. Özür diletti ve yolladı onu. İçim az da olsa rahatlamıştı. Çünkü o günden beri hiç ağlamadım. Hep sıktım kendimi. Boğazımda ki o düğümle dayanabildiğim kadar dayandım. Yalnız yalnız Kızılay'ın garip bir şekilde boş olduğu anına denk gelmiştim ve bu durumun keyfini çıkarmak istiyordum. Okulum Kurtuluş'ta ki bir yerdeydi. Mesafe azdı fakat bana çok geliyordu. Acıkmıştım. Aynı şekilde susamıştım da. Canım burnuma kokusu gelen herşeyi istiyordu. Otobüsümün geldiğini görünce durağa koştum. Yetiştim de tabi. Her zaman oturduğum yer şansıma boştu, cam kenarı olmasada idare ederdi. Kulaklığımı taktım ve kendimi Duman'ın yanıbaşımdan şarkısına bıraktım. İlk defa kendimi böyle huzurlu hissediyordum. Tek sorun acıkmış olmamdı. Bir anda birşey oldu ve ter bastı. Ayaklarımın altında bulutlar var gibiydi. Ben şaşkın şaşkın kendime gelmeye çalışırken birinin sesiyle irkildim. "Şekerin düşmüş geri kafalı birşey yeyip çıksana yola!". Sinirlenmiştim. O kim ki benim hakkımda bu tarz bir konuşma yapabiliyor, bana böyle itici bir cümleyle - yalan söyledim hoş aslında- hitâp ediyor. Kendime geldiğimde karşımda minik mavi gözlü uzun, kumral ,dalgalı saçlı bir çocuk vardı. Kabul etmeliyim cidden çok tatlıydı. Ama tatlılığı ona o söylediği lafları yedirmemi engelleyemeyecekti. Bağırarak" sen kimsin de benim hakkımda böyle konuşabiliyorsun paçoz" dedim. Paçoz ağzıma alışkanlık yapan bir kelimeydi ve o an onu söyleyivermiştim. Bir anda ne dediğimi bilmemenin verdiği pişmanlıkla sözlerine mağdur kaldım." Sana kim olduğumu göstereceğim fakat zamanı değil" dedi. Çok sakindi ses tonu. Ve ardından indi otobüsten ben sinirle ve merakla ona bakarken o elini cebine koymuş, umursamazca yüzüme bakıyordu. Gözlerim çok yanmaya başlamıştı, o çocuğun söyledikleri de garip bir şekilde düşündürmüştü. Sonra biraz uyumam gerektiğini farkettim ve gözlerimi yumdum melankoniyle.

Okyanusun AlevleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin