1. Bölüm

455 49 25
                                    


Gözlerimi her zamanki gibi kaç günümün kaldığını bilmediğim bir sabaha açtım. Belki bugün ölecektim.. Kim bilir belki de daha şans eseri birkaç ay daha yaşar bu eziyete gözlerimi öyle yumarım.

Ölümle sonuçlanacağının neredeyse kesin olduğu bir hastalığa sahibim. Beyin iltihabı..

Birinden bulaşan kızamık hastalığı sonucu vücuduma giren virüslerin bendeki son etkisi..

Aslında ölecek olmayı ne kadar umursuyorum bilmiyorum. Yaşamak istediğim her şeyi yaşadım sayılır. Mutlu bir hayata ve güzel bir aileye sahip oldum. Tek bir şey dışında her istediğimi aldım hayattan. Joon Myeon.. Sahne adıyla Suho..

Ona olan hislerim başta sadece beğeniydi. Buna hayranlık da denebilir. Nerede olduğunu, ne yaptığını, hangi saatte hangi fotoğrafı paylaştığını, en sevdiği şeyleri, nefret ettiklerini, ailesini ve onunla ilgili diğer her şeyi ben de sıradan bütün hayranlar gibi araştırdım. Hatta bilgisayarım belki binlerce fotoğrafıyla dolu.

O kusursuz bir Koreli olmasına rağmen Amerika'nın en popüler şarkıcılarından biri. Etrafı milyonlarca hayranla dolu. Yani onun için gökyüzündeki herhangi bir yıldızdan farkım yok. Belki de sadece kocaman bir kumsalın herhangi bir yerindeki minik kum tanesi..

Ona olan hislerimin gerçek bir aşk olduğunu ne zaman fark ettim bilmiyorum. Çünkü başlarda bunun sadece hayranlık olduğuna emindim.

O her zaman kalbime dokunan şarkılar yapıyordu. Sahnedeki o içten gülümsemesi veya hayranlardan gördüğü sevgi karşısında ağlaması bile o kadar mükemmeldi ki..

Dış görünüşünden çok kişiliğinden etkilenmeye başladığım an anladım sanırım bu duygunun hayranlıkla sınırlı olmadığını. O özel bir adamdı. Sadece güzel bir görüntüye sahip olduğu için altına girmek isteyen milyonlarca hayrandan biri değildim. Ona yavaş yavaş kalbiyle tutunan ve gerçek sevgiyi hak ettiğine inanan aşık bir hayrandım.

Ona olan duygularımı bütün ailem biliyordu. Başta onlar da hayranlık olduğunu savunsalar da artık kalbime inanıyorlardı. Belki de sadece öleceğim için böyle davranıyorlardı.

Herkes yaşayacağıma inanıyordu. Bu zorlu sürecin sonunda iyi sonuç alan binlerce hasta varmış. Onlardan biri olacağımın garantisini kim verebilir ki?

Hastaneden çıkamıyordum. Sürekli ekip halinde beni kontrol etmeye gelen, tahliller yapan, sonuçları inceleyip muayene eden ve durmadan konuşan doktorlar vardı. Gözlerinin önünden ayırmıyorlardı. Bazen ailemi bile içeri sokmuyorlardı. Herkes sağlıklı olacağıma fazlasıyla inanıyordu. Ben hariç..

Günlerce düşündüm. Tek hayalim onu görebilmekti. Benim olması veya sevgimi bilmesi bile önemini yitirmişti artık. Hiçbir konserine gidemediğim için kalbim kırıktı. Ölmeden bir kez olsun onu görebilmek istiyordum.

Annemi ve babamı karşıma alıp onlara bu konuyu bir kez daha açtım. Onu görmek istediğimi söyledim. Tabi ki beni anlamayacaklardı. Anlamadılar da.. Ama ben bıkmadan tekrar anlattım. Hatta saatlerce ağladım.

Hasta bir hayranla buluşmak tüm idoller için iyidir. İnsanların gözünde onları vicdanlı biri yapar. Melek gibi görünürler. Ölüm döşeğindeki birini güldürmek önemlidir. Bu yüzden ona ulaşmalarını söyledim. Babamın bir sürü bağlantısı vardı. Bir şekilde iletişime geçebileceğini biliyordum. Gerekirse o bağlantıları kullanarak başka bağlantılar sağlayabilirdi.

Başta Amerika'ya gidemeyeceğimizi söyleseler de geri püskürttüm. Bu durumda idolüm benim için ülkeme gelecekti.

Bunun üzerine babam tam dokuz gün boyunca yüzlerce telefon etti. Bu süre boyunca ben de iyileşme umudumu tamamen kaybetmiştim.

Umut ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin