3. Bölüm

307 43 7
                                    


Babamın, ısrarlarım sonucu hastane odama getirdiği bilgisayarımı kucağıma çektim. Televizyonda defalarca kez izlediğim haberi internetten bir kez daha izliyordum. Kim bilir kaçıncı kez..

"Bu bilgiyi bu şekilde kim sızdırdı bilmiyorum ama hiçbir doğruluk payı olmadığını belirtmek isterim. Koreli olduğumu bilmeyen var mı? Kendi ülkeme gelmem için illa ki böyle bir sebep mi olmalı? Yanımda gördüğünüz kişi çok eski bir arkadaşımdı. Biraz rahatsız olduğu için ziyaret etmek istedim. Albüm çalışmalarım yoğun olacağı için uzun bir süre daha gelemeyeceğim. Bu nedenle çalışmalardan önce gelip arkadaşımı görmek istedim. En kısa zamanda da geri dönüp çalışmalarıma devam edeceğim. Lütfen benim söylemediğim hiçbir şeye inanmayın. Teşekkürler."

Tam olarak bunları söylüyordu ondan yanıt bekleyen muhabire..

O geceden sonra iki gün geçmişti. Ama ben hala o gecedeydim. Hatırladıkça gülümsememe engel olamıyordum.

Beni temizlik araç gereçlerinin bulunduğu odaya tıkmıştı. Sonra kameraları atlatıp odama gitmem için yardım etmişti. O gece gideceğini sanıyordum. Ama yapmadı..

Her anı zihnime kazınmıştı.. Şapkasını ve gözlüğünü çıkarıp bir kenara bıraktı. Sonra da yatağımın yanındaki koltuğu biraz daha çekip ona oturdu. Benimle ve hayranlığımla ilgili sorular sorup birkaç saat boyunca benimle sohbet etti.

Bu süre boyunca onunla ilgili bilmediğim bir yığın şey öğrenmiştim. Birbirimize verdiğimiz sırlardan sonra onun için değersiz bir kum tanesi yerine bir istiridye olabileceğimi düşünmüştüm. Bu iyi hissettiriyordu.

"Biliyor musun.. Aslında.. Seninle daha önce karşılaşmak isterdim."

"N-nasıl?"

"Daha önce tanışsaydık belki farklı bir arkadaşlığımız olabilirdi."

"Ben şanssız biriyim."

"Ama ben şanslıyım Jongdae. Geç de olsa seninle tanışabildim."

"Geç bulup çabuk kaybetmek.."

"Öyle demek istemedim. Üzgünüm.."

Söylediği şeylerde bile öylesine içten üzülüyordu ki içimde ona dokunma isteği uyandırıyordu. Elini bile tuttuğum halde çekiniyordum.

Aslında tarif edemeyeceğim kadar şaşkındım. Sanki onun hayranıymış gibi değildim. O da bir idol gibi davranmıyordu. Sanki yıllardır birbirini tanıyan iki insan vardı orada. Sanki daha önce sohbetimiz yarım kalmış da kaldığımız yerden devam ediyormuşuz gibiydi.. Tuhaf bir normallik vardı ya da normal olmayan bir tuhaflık..

Saat iyice geç olduğunda menajeri artık oteline götürmek istediğini söyleyen bir mesaj attı. Ama gitmedi. Saat ilerledikçe içimdeki o his daha da derinleşiyordu. Gerçekten iki yabancı değildik sanki.. Farklıydı..

"Şey.. Gitmen gerekmiyor mu?"

"Gitmemi mi istiyorsun?"

"ASLA! Yani şey.. Benim için bunu yaptın, ö-ölmeden önce seni görmemi sağladın. Teşekkür ediyorum. Ama işlerine mani olmak istemem."

"Bu saatte bir işim yok Jongdae. Yanında kalsam olur mu?"

"Hastane o-odasında mı? Yanımda? B-burada?"

O gece bir an bile uyumamıştım. Onu ilk nasıl fark ettiğimi, hayranlığımın nasıl başladığını, konserine gidip gitmediğimi ve hislerimle alakalı yüzlerce soru sormuştu. Belki de hayatım boyunca ilk kez birine kalbimi bu kadar açıyordum. Çevremden hiç kimse ona olan hislerimi bu kadar detaylı bilmiyordu.

Umut ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin