3

54 21 4
                                    

"ben lezbiyenim" dedim son çare olarak.

"ne?"dedi. çok şaşırmış görünüyordu. Bende daha fazla dayanamadım ve bu ifadeye bakamayıp gülmeye başladım. Hemde kahkaha atarak. Birden gevşedi.

"ha-ha-ha" dedi sahte bir gülüşle. Bende burda durmanın saçma olduğuna karar verip arabama yöneldim. Arkamdan seslenene kadar durmadım.

"hey !"

"ne var?!" dedim bıkkın bir tonda.

"belli ki uzun zamandır gülmüyorsun ve ben az önce seni kahkahaya boğdum. Ödül olarak ismini söyle" dedi. Ne yani beni tanımıyan ve hayatımı bilmiyen bir insan bile uzun zamandır gülmdediğimi anlayabiliyor mu? O kadar umutsuz muyum? Bir kere daha lanet ettim yaşamıma. Ben genelde mutlu bir insanım ve mutsuz olduğumda bu ifade direk yüzüme vuru. Ah!

"nerden anladın?"diye ona döndüm.

"nerden olacak? Buz tutmuş yüzünden" dedi. Arabama ulaştım ve kapımı açtım. Bu sırada omzumun üstünden ona bakıyordum.

"adım Güzay. Güzay Su" dedim. Arabama bindim ve yapmayı unuttuğum şeyi yaptım. Onu süzdüm. Kahverengi saçları ve kahverengi gözleri vardı. Üzerine giydiği basketbolcu formasından ve uzun boyundan gayet yakışıklı görünüyordu. Balık etliydi ama karın kasları kendini belli ediyordu.

Anahtarı çevirdim ve tekerleri çığlığa boğarak yanından uzaklaştım. Arkamdan bakıyordu. Bunu dikiz aynasından görüyordum. Birkaç dakika olsa bile gülmek güzeldi. Ama artık gülmeyi bırakın gülümsemek bile istemiyordum.

Devasa alışveriş merkezine ulaştığımda arabayı park ettim. Sonra da aynada kendime baktım. Siyah sade bir kazak ve altına kusursuz vücudumu ortaya çıkaran bir pantolon. Tabii birde siyah deri ceket ile beyaz nike ayakkabılarım. Onun yanında at kuyruğu yaptığım saçlarım. Ama bu güzelliği bozan tek şey gözlerimin altındaki mor halkalar ve bembeyaz olmuş bedenim. Bu korkunç yüzle içeri girmek istemediğim için torpidodan makyaj malzemelerimi aldım. Biraz kapatıcı ve fondoten işimi görür.

Gerçekten de yüzüm kapandıktan sonra -yani ruh halimin yüzüme bulaşmasını önledikten sonra- arabamdan indim ve alışverimerkezine doğru yürümeye başladım. Kapıdaki görevliler elimdeki cüzdanı aldı ve içinde tehlike olmadığını anladığında bana geri verdi.

He abi ben yanımda patlayıcı madde taşıyıp cüzdanıma saklıyorum. Malım ya ben!

...

Bolca kıyafet, ayakkabı ve çantanın ardından okul eşyaları satan bir yere girdim. Malum yarın okul! Normalde asla kolejde okumam. Çünkü havası bitmayen kendini dünyanın ulaşılmazı sanan erkekler veya kızlarla asla aynı yerde okuayamam. Ama artık mecburum!


...

Sabah bir öküzün tecavüzü ile, pardon ablamın üstümde zıplaması ile uyandım.

"tatlı cadı hadi kalk!". Ah! eski günler. Ablama zoraki bir tebessüm edip yataktan kalktım.

"abla sen bana hiç bilgi vermedin kolejle ilgili" dedim banyoya girerken. Sonra yüzümü yıkayıp odaya geri döndüm. Ağzıma da naneli bir sakız aldım.

"ne öğrenmek istiyorsun?" dedi ablam hala yatağımdayken.

"mesela forma ile mi yoksa serbest mi gidecez?"

"serbest"

"peki belli bir oturma düzeni var mı?"

"kafana göre"

Genç Katil ( Şizofrenik ) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin