Eğer aşkımız yasak bir aşk olmasaydı, tabuları yıkmak çok kolay olacaktı. Ama her iki tarafta evliyse bu gerçekten çok zor. Biz böyle olacağını bilmedik belki de...
İkimizde evli aklı başında, aynı iş yerinde çalışan önceleri iki yabancı sonradan aşık olan insanlardık. Ne olduğunu anlamadan bir sevdanın içinde bulduk kendimizi. Önce bakışmalar, ardından kuvvetli bir elektrik hissettik bir birimize karşı. Ne o engel olabiliyordu bu elektriği ne de ben. Ben evleneli henüz 1 yıl olmuştu. Onun evliliği ise 21 yıllıktı. Görüşmeye başladığımızda onu bu kadar seveceğimi tahmin edemezdim. Artık iş çıkışı dışarıda görüşüyor, birbirimizi görmediğimiz zamanlarda saatlerce telefonda konuşuyorduk.
Sevgilim yaz başında emekli olmuştu. Artık onu işyerinde görmüyordum.
Buluştuğumuz koridorlar, göz göze geldiğimiz onsuz hiçbir anlam ifade etmiyordu.
Ekim ayından sonra telefon konuşmalarımız azalmış, bir soğukluk girmişti aramıza.Adeta telefon açmaktan korkuyordu. Belki de her şeyi bu kadar hızlı ve çabuk gelişeceğini o da anlayamamıştı.
En son 12 Aralık gecesi görüştük. Bu son görüşmemiz oldu. Sevgili, "tabular yıkılamaz" diyordu. Ve daha benimle görüşmek istemediğini anlatıyordu. Ellerimi tutup öptü ve "Hoşça kal sevgilim" dedi.
Haklıydı belki, ne de olsa yıllardır alıştığı bir eşi vardı. Ve bir de çocuğu... "bütün suç bende" diyordu, beni kendine bağladığını , baştan çıkardığını söylüyordu.5 Aydır ayrıyız. O günden sonra onu ne gördüm ne de konuştum. Yalnız bir şeyi unutmuştu. Beni parçalara böldüğünü .... O günden sonra çok mutsuz günler geçirdi. Fakat biran olsun onu aşkını kalbimden, kafamdan söküp atamadım.
Şimdi her akşam yüce Allah'a dua ediyorum. Arayıp sormasa da, sağ olduğunu biliyorum.Artık bensiz de olduğunu biliyorum, bunlar bile bana yetiyor. Her şeye rağmen sevgilim seni gerçekten çok seviyor ve çok özlüyorum...