Telsiz Sesi

92 4 0
                                    

-I-
Yine mahalledeki çocukların gürültüsüyle uyanmıştım, her sabah ayni saatte uyanır güzel uykumu mafederlerdi, kızamazdım onlara sonuçta çocuktular ama rahatsız olduğum gerçeğide ortadaydı.Bugün bi gariplik hissediyordum, sanki hergün olduğundan farklı bir şey vardı, soğuk bir hava ve yağmur kokusu güzel bir günün olmadığının habercisi gibi üzerime çökmüştü. Yağmuru pek sevmezdim diğer insanların aksine bana daha çok yaz mevsimleri güzel geliyordu.Karnımdaki açlık hissi bedenimi sarmıştı kahvaltı için mutfağa girdim, sabah kahvaltısı pek adetim değildi ama nedense bugün canım kahvaltı yapmak istemişti.Kahvaltının ardından üzerime bir şeyler giyip orhanın yanına gidecektim. Orhan çocukluk arkadaşımdı, yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmemiş en kötü günlerimde hep yanımda olmuştu. Orhan başarılı bir iş adamıydı o hep işinin en ince ayrıntısına kadar düşünüp başka birine danışmadan asla yapmazdı. Çocukluk günlerimizde anlamıştım onun başarılı bir insan olacağına. O anda telsizime balatta olan bir cinayet anonsu düşmüştü, olay mahali bana çok yakın olduğundan intikal etmek istemiştim bizim emniyetin tahsis ettiği aracıma binip gelmiştim olay yerine.Balat tarihi dokusu,evleri, insanlarıyla cidden çok harmanlaşmış bir semtti. Fener rum kilisesi, kızıl lise ve balat sahili bu semtin göz bebeğiydi fakat bu semtte bir çok göçmenin ev sahipliğini yapıyordu. Rumlar kostantinepolis zamanından beri bu semtin ev sahibiydiler ardından balkanlardan gelen hristiyan ve musevilerde bu semte dahil olmuşlardı. Şimdi ise istanbulun her yerinde olduğu gibi iç savaştan kaçan suriyelerde bu semtin bir misafiriydi.Olay yeri fakir, garibane bir sokaktaydı sabah ceset görmek pek iç açıcı olmasada alışmıştım. Olay yerine vardığımda diğer polis arkadaşlar çoktan incelemeye başlamıştı. Olay yeri inceleme uzmanı cafer elindeki eldiveniyle delilleri bir bir delil poşetine koyuyordu. Beni görünce işine ara verip yanıma yaklaştı "Günaydın başkomiserim." "Günaydın cafer, adam hakkında bildiklerimiz neler ?" "Başkomiserim maktül Ahmet Yılmaz 36 yaşında, adam yaralama, uyuşturucu, çete kurma ve yönetme gibi bir çok sabıkası var, ölüm sebebi karnına aldığı üç merminin etkisinde oluşan iç kanama, bu semtin abilerin denmiş ahmet herkes duyunca toplandı. Ha birde bu ahmetin sahilde gümüş taverna adında bir mekanı varmış gizemler incelemeye gitti." "Üzerinden kaydadeğer bir şey çıktı mı peki ?" "Kimlik, cüzdan ve 9 mmlik Beretta inceledik hiç bir şey yok silahta ayrıntı balistik incelemenin ardından çıkar şimdilik bizim işimiz bitti iyi günler başkomiserim" "Eyvallah cafer" diyip ceseti birde ben incelemek istemiştim gazete kagitlarini kaldırdığımda maktülün yüzünde garip bir şaşkınlık ifadesi dikkatimi çekmişti, olay yerinde boş kovan yoktu demek ki ahmet ateş etmemiş yada o da karşısındakini yaralamıştı. Karına aldığı kurşun beyaz gömleği kırmızıya çevirmişti. Yakışıklı adamdı ahmet genç bir insandı, cebinden düşen siyah gözlüğü şimdi kırılmıştı. Olay yerini savcıya teslim edip orhanın ofise gitmek için yola koyulmuştum. Beyoğlu istanbulun gözde semtlerinden binlerce insanın hergün geçtiği bu istikal caddesinde şimdilerde kimsecikler yoktu, yakın zamanda olan bombalı saldırılar insanları tedirgin etmişti.Saldırının olduğu kaymakamlık binasının önünden geçerek ahmetin ofisine gelmiştim. Içeriye girdiğimde ahmetin sekterlerinden olan müzeyyen hemen beni karşılayıp ahmetin odasına alıp kendisinin toplantıda olduğunu ve hemen geleceğini belirtti. Teşekkür edip beklemeye başlamıştım, galiba çinden gelen yeni müşteriyle ilgili bir satış planı yapıyordu ne de olsa dünyanın her yerine ihracat yapan bir tekstil patronuydu ahmet.

Başkomiser Cüneyt; Balat CinayetiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin