Evet 2. Bölümümüz de geldi. Fakat sizden bir isteğim var. Biraz yorum atarsanız beni çok mutlu edersiniz ^^ Her neyse bunu uzatmayacağım dkdjmd başlıyorum.
*Multimediada Melda var.*
Bu kadarı gerçekten çok fazla.! Kapıma gelmesini anlarım ama odama kadar çıkması gerçekten durumu aşıyor. Hadi bakalım POLİSİ ARIYORUM.
Çalıyor... Çalıyor... Çalıyor...
"Alo polis mi?" Evet bu saçma soruyu bende onlara yönelttim.
"Evet. Size nasıl yardımcı olabiliriz?" Demişlerdi.
"Dün sabah kapım çaldı. Açtığımda kimse yoktu fakat bir zarf vardı. Üstündekileri beğendim yazıyordu. Pek umursamadım ama şimdi evime kadar girip gardolabıma koymuşlar!!" Sonlara doğru sesim istemsizce yükselmişti. Sanki kendimi kontrol edemiyorum.Derken telefondan ses gelmiyordu. "Orada mısınız?" Hala cevap yoktu. Korkuyordum. Telefon kulağımdayken Can aradı ve telefon sesiyke irkildim.
"Aşkım hazır mısın? Seni almaya geleceğim."
"Hazır mıyım?" Ne diyordum?
"Aşkım,piknik."Hatırlamama yardımcı olmak için gideceğimiz yeri söylemişti ve ben şoktan çıkarak (bime girmiştim kfkdö tamam tamam devam edelim.) "Ah tamam hayatım seni bekliyorum. " dedim.
Mavi gömleğimi giydim, altına da bir şort. Ürküyordum. Birilerinin beni izlediğini anlamak zor değildi. Ama bunu yersiz korkuma veriyordum. Ya da vermek istiyordum.
Can'ın geldiğini odamın caddeye bakan penceresinden gelen ses ile anlamıştım. Aşşağıya hala kafamda olan kart düşüncesi ile yavaş yavaş iniyordum.
Can ile birlikte arkadaşlarımızla tuttuğumuz arabanın oraya kadar gidecektik. Yol uzak değildi. Gideceğimiz yer arabayla 3 yürüyerek ise 6 saat gibiydi.
Arabaya bindim. Selamlaştıktan sonra yol boyunca pek konuşmadım. Arada ne oldu? Gibi sorular sorsada ona söyleyip piknikte bunu düşünmesini istemiyordum.
Pikniğe gideceğimiz arabanın yanına vardığımızda Ilayda, Kerem,Toprak, Cansu, Gamze tam takır oradalardı.
Selam vererek arabaya bindik. Kulaklıklarımı takarak I think I'm love again dinliyordum. Tanrım bu şarkı bi harika.
1 saat geçmiş, hiçkimseden ses çıkmıyordu. Ürkütücü olsada bu sessizliği bozacak cesareti kendimde bulamamıştım.
2 saat geçmişti. Hala ses yoktu. Şoför de sıkılmış olmalı ki;
"Dersler nasıl gençler? " diye bir soru yöneltti.
"İyi." Diyerek geçiştirdi herkes. Ben ise bu mevzunun uzamasını,tekrar sessizlik olmamasını diliyordum. Nasıl uzatabilirim derken "Sizin çocuğunuz var mı?" Diye sordum. Çaresizlik insana neler yaptırıyordu. Bu soruyu düşünmeden sormuştum, ağzımdan bir anda çıkıvermişti.Bu düşüncelerimi bir kenara bırakarak şoföre baktım. Cevap vermemişti. Gözleri doluyordu ve çocuğuna bir şey olmuş diye düşünmekten kendimi alamıyordum.
"İyi misiniz? " soruyu yönelten Gamze'ydi. Adam "Evet." Diyerek benim sorum gibi Gamze'nin sorusunu karşılıksız bırakmamıştı.
Üç Saat Sonra
Gideceğimiz yere varmıştık. Şoföre parasını ödeyip gönderdik. Nerede olduğumuz hakkında hiçbir fikrim yoktu. Bu yüzden "Şuan tam olarak neredeyiz?" Sorusunu yönelten olmuştum. Can "Karaköy." Dediğinde başımdan aşşağı kaynar sular dökülşmüştü. Elim ayağım titriyordu.
4 Sene Önce (Cansu'nun ağızından)
"Cansu,Melda!! Hazır mısınız?" Rana yine her zamanki gibi acele ederken Melda kızgın bit şekilde
"Evet Rana. Geliyoruz acele etme!" Diye bağırmıştı. Tanrım bu kız içimi okuyordu.Okul gezisi için çok heyecanlıydık. Kaldığımız okul yatılı bir liseydi. Okulca bir pikniğe gidiyorduk. Heyecanlıydım,Rana kadar değil. Rana böyle etkinliklere bayılıyordu.
Piknik için yeşil tişört altına ise gri bir tayt giymiştim. Önem vermiyordum giyinmeme. Ardından Melda'nın odasına daldım.
"Rana çıldırmadan önce çıkmalıyız." Dedim. Haklı olduğumu düşünüyor olmalı ki kafası ile onayladı. Aşşağı indik.
Rana çoktan bahçeye çıkmış,malzemeleri okul otobüsüne yerleştiriyordu. Melda bana baktı,gülümsedi ve "Sanırım eşyaları otobüse yükleyene kadar saklanabiliriz." Dedi. "Kesinlikle!" Diyerek onay verdim.
Eğer eşyalar için yardım etseydik,üstümüz başımız domates suyu ile ıslanabilirdi. Bunu istemezdik.
Yaklaşık 5 dakika sonra işleri bitirdiler ve yola koyulduk. Ben,Rana ve Melda 2 kişilik koltuğa 3 kişi oturmuştuk. Melda cam kenarını kapmayı başarmıştı. Ben koridora doğru olan koltuktaydım. Rana ise tam ortamızda. Emniyet kemerinin üzerine oturmuştu.
Yol pek uzun değildi. Diğer gezilerde 1 gün yol aldığımız olmuştu. Kulaklığı taktım ve varmamızı bekledim. Öğretmenimiz olan Hilal Hanım otobüste bir ihtiyacımız var mı diye dolaşırken ona "Nereye gideceğiz?" Diye bir soru yönelttim. O da bütün samimiyeti ile bana "Karaköy" dedi. Tanrım,bu kadını seviyordum.
Vardığımızda Rana ve ben eşyalar için yardım ediyorduk. Kaçış yoktu. Fakar Melda'da bir huzursuzluk seziyordum. O da severdi bu etkinlikleri fakat ne oluyordu? . Göl havası çarptı diye düşünerek yardım etmeye devam ettim.
Sofrayı bile kurmuştuk. Her şey harika görünüyordu. Ta ki Melda'yı büyük bir taşa yaslanmış ve bedeninin alt kısmını göremeyinceye kadar...
Çığlığı patlattım ve ilk yanıma ulaşan Rana olmuştu. Rana bayılıp kalmıştı. Diğer öğrenciler de polisi aramakla meşguldüler. Kimse Melda'ya doğru düzgün bakamıyordu. Etraftaki kız çığlıkları kulağımı dolduruyordu.
Yaklaşık 10 dakika sonra etrafı polisler ve beyaz kıyafetli adamlar sarmıştı. Rana ve ben birbirimize sıkıca sarılarak olanları seyrediyorduk.
Melda henüz bu yıl aramıza katılmıştı fakat onu 5 yıllık arkadaş gibi seviyorduk. Ailesini tanımıyorduk. Bize hiç bahsetmemişti. Fakat çok güzel ve başarılı bir kızdı. Ona ne olmuştu?
Günümüz (Rana'nın ağzından)
Koşar adımlarla Cansu'nun yanında soluğu aldım. Ona ses düzeyimi umursamayarak "KARAKÖY'DEYİZ" diyerek bağırdım.
Cansu'nun gözlerindeki dehşet İlayda'nın dikkatini çekmişti. "Kızlar,neler oluyor?" Diye sormuştu. Duyuyordum,cevap vermek istiyordum fakat veremiyordum. Tanrım bu iğrenç bir duygu.
Bir dakika! Gamze nerede?!
Arkadaşlar hikayenin gidişatı hoşunuza gidiyor mu? Devam etmeli miyim? Bunlar hakkındaki düşüncelerinizi belirtirseniz memnun olurum *-* ^^ (En sevdiğiniz karakter?)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Son Nefes
Mystery / ThrillerSon nefesini verirken mutlu olmak mı istersin,yoksa acılar içerisinde mi olmak istersin? Mazoşistler hariç herkesin cevabı birinci ihtimaldir. Ama bunu siz seçemiyorsanız...