Beklenmeyen Misafir!

114 17 2
                                    


Boş boş adımlar içimdeki kitaplarımı okuma heyecanıyla eve doğru yürürken, yolda balon satan bir amcaya rastladım. Feyza ufak şeylerden mutlu olabilen bir insandı düşünülmek hatırlanmak hoşuna giderdi ve ben tabiki ona o kalpli balonu almalıydım. İnsanlara iyi davranmak, onları mutlu etmeye çalışmakta insanı mutlu edebiliyormuş meğerse ben bunu ya görmedim yada görmek istemedim. Bugün her şeye farklı açılardan baktığımı farketmeye devam ediyordum, binanın kapısını açarken posta kutusundaki zarf dikkatimi çekti içeriğine bakmadan merdivenlerden yukarı doğru çıktım. Kapıyı çaldım fakat Feyza açmadı büyük ihtimal namaz kılıyordur, bekleyeyim bakalım illa ki açar kapıyı diyerek yaklaşık 5 dakika kadar bekledikten sonra kapıyı açtı.
-Kuzucuuuukkkk süpriiiiiiiiizzz
-Eyoooo hoş geldin, çok teşekkür ederim canım benim, çok mutlu oldum şu an Allah razı olsun, seninde kalbine mutluluk versin inşallah kuzucuk. Namaz kılıyordum açamadım
-Tahmin ettim canım benim, amiiin dillerinden bal damlıyor ve sana harika haberlerim var. Hadi hemen içeri geçelim.
Büyük bir heyecanla elimdeki poşetteki kitapları teker teker yemek masamızın üzerine düzdüm. Feyzanın gözlerinden şaşkınlığını okumamak için âmâ olmak gerekiyordu. Oda fazlaca şaşırmış, bu hareketimi çokta beğenmişti.
-Bunlar harika Eylül! Bunlar çok güzel, sende ki bu ani değişim beni çok şaşırttığı kadar çokta mutlu ediyor. Biliyorsun ki bu konuda bende sana çok yardımcı olabilirim, birlikte okuruz anlamadığın yerde bana danışabilirsin, belki benimde bilmediklerim çıkar içlerinden sonuçta kimse tam anlamında bilgili değildir kuzucuk.
-Bilmiyorum Feyza, artık olaylara çevreye çok farklı açılardan bakıyorum. Bende bir değişim olduğunun farkındayım fakat bundan rahatsız değilim.
-Rabbim kalbindeki mühürü kaldırıyor olmalı bitanem, sevin!
Konuşma bal tadındayken ansızın çalan kapıyla ikimizde birbirimize bakarak donduk, bakışlarımızda "kim olabilir?" sözleri okunuyordu. Kendime gelir gelmez kapıya doğru yöneldim ve kapıyı açtım. Karşımda kimi görmeyi hayatta aklıma getiremezsem o kişi gelmişti. Emre! Hiçbir şey diyemedim, dakikalarca sadece yüzüne baktım. Arkamdan gelen Feyza, ilk defa bu tonda yüksek duyduğum sesiyle, "Buyur Emre, bir şey mi vardı kardeşim?" Dedi imalı imalı.
Emre ise "bir kaç şey konuşacaktım Eylül ile, müsade var mı?" Dedi.
"Var tabi ki konuşabiliriz kardeşim, neden konuşmayalım buyur, ha Eylül ha ben!"
Emre baya tedirgin olmuş şekilde içeri girerken ben hala yaşadığım şok ile hiçbir şey diyemeden sessizce kapıyı kapattım Feyzanın yanındaki boşluğa o boş surat ifademle oturuverdim.
-Dinliyoruz Emre. Dedi Feyza.
-Ee şey, ben özür dilerim. Eylülün kalbini çok kırdım onu hala sevdiğimi hissettim, ondan ayrı kalmak istemiyorum. Evet evet, öyle ayrı kalmak istemiyorum.
-Bak Emre kardeşim, Eylül benim kız kardeşim gibidir aramızdaki bağı belki bilirsin, tabi eğer 3 ay içerisinde Eylülü tanıma fırsatını ona verdiysen. Konumuz şimdilik bu değil tabiki, hemen konuya gireyim. Senin aşk anlayışın sadece bedenlerin aşkı, senin aşk anlayışın sevdiğin kadına zarar vermeden başka kadınların günahlarına girerek kendi cehennemine attığın odun yetmiyormuş gibi onlara da odun atmak, senin aşk anlayışın karşındakini kandırabildiğini sanmak. Üzgünüm kardeşim, sen aşkı hiç anlayamamışsın, Allah aşkını tanımayanın fani aşkları anlayabilmesini bekleyemem. Aşk demek, onun cehennemde yancağını bile bile onu günaha atmak değildir, sırf o cehennem ateşini görmesin diye gerekirse aşkını saklayabilmektir. Şimdi diyeceksin ki senin sevgilin yok mu diye evet kardeşim benim bir erkek arkadaşım var, 2 ay sonra mezun olacağım ve nişanımızın yapılacağı ailemizden habersiz dışarı çıkmadığımız, göz önünde bulunan cafelerde belli mesafelerde sohbetlerimin olduğu, elini bir kez olsun tutmadığım bir erkek arkadaşım var. Üstelik evlilik için maddi manevi hazır bir durumda erkek arkadaşım var. Aşkı anlatabilmem için aşkı tanıman gerekir. Eylüle bakış açını, yıllardır kandırdığın kızcağızı biliyoruz, sana benden bir tavsiye kardeşim yolu bul, yola gel, yola çek kardeşim.
Feyzanın bu cümlelerini Emre de bende nefessiz dinlemiştik, ben bile daha önce Feyza'dan bu konuyu böylesine dinlememiştim. Hatasını anlayacak olmalı ki Emre hiçbir şey diyemeden hızlıca kalktı kapıyı açtı ve Eylül dedi, Eylül hakkını helal et, ve kapıyı yavaşça kapatıp gitti.
Feyza söylediklerinin farkında olduğundan daha fazla söz etmek istemeyerek beni düşüncelerin içinde bırakarak odasına çekildi. O kadar haklıydı ki, bugün cafe yaşadıklarımı anlatamadan bana çoktan cevabını fikirlerini iletmişti. Allahım her şey ne kadar hızlı değişiyor, her şey ne kadar anlam kazanıyordu artık. Belki Emre söylenenlerden hiçbir şey anlamamıştı ama ben bugüne dair bir çok şey anlamıştım. Sanırsam Feyzanın bahsettiği kalpteki mühürün kalkması böyle bir şeydi.

Kafamı toplamam baya zaman aldı, saatin epeyce ilerlediğini artık yemek yeme zamanı geldiğini farkederek olaydan biraz olsun koparak mutfağa geçtim. Ne yapacağım konusunda hiçbir fikre sahip değilim dolabı açıp bir şeylere göz atmalı en iyisi. Dolabın içindeki biberleri görür görmez midemin sesine kulak verdim kızart diyordu kızart ve ye beniii. Hemen kızartma tenceresini çıkartıp içine yağ koydum yağ ısınırken biberleri temizledim kızartmaya hazırladım. Bir yandan da dünden kalma yemekleri ısıtıyordum ki biberlerin kokusunu alan Feyza çıkageldi.
-Vay Eyoo demek beni yormak istemedin küçük kuzum kurban olurum kız sana :)
-Yalnız kalmam daha iyi olacaktı canımın içi, bugün yaşadıklarım gerçekten şaka gibi şeyler bende yetişemiyorum olaylara artık, biraz olayları düşünüp kafamı dağıtmalıydım. Neyse şimdi bunları mı tartışıcam seninle mis gibi biber kızartmamızı yedikten sonra bana yardım et de hangi koitaptan başlayacağıma karar vereyiiiim:)
-Maşallah kuzum, böyle dönüş görmedim ben :)
~
-Efendim anneciiim
-Nasılsın kızım nasıl geçti günün?
-Nasıl olsun anne, baya karışık geçti. Bugün Kuranı Kerim, tefsirler, dini kitaplar aldım kendime. Dinimi öğrenmem gerektiğine karar verdim
-Şükürler olsun Allahım, şükürler olsun ya Rabbim dualarım kabul oldu. -Allahım senden razı olsun annem, iyi duaların için teşekkür ederim şefkat meleğim benim...
-Rabia sesleniyor kızım, daha sonra ararım tekrar seni dikkat et kendine haber ver okuduktan sonraki fikirlerini
-Başımı okumaktan kaldırabilirsem olabilir tabi ki neden olmasın hahahah hadi görüşürüz annecim Allaha emanet ol.

Annemle de görüştüğüme göre artık kitaplarıma kavuşma vaktiydi.. İlk olarak Kuranı Kerimi Türkçe mealinden okuma kararı aldık Feyza ile yemek yerken. O zaman ya Allah Bismillah diyerek başlayalım...
İlk sure Fatiha, her zaman okuduğum ama anlamını hiç merak etmediğim fatiha bana neler anlatacaktı acaba, okuyup görecektim. Haydi başlayalıö öyleyse...

Değerli okuyucularım, burada Fatihanın türkçe mealini paylaşmasını tabiki bilirdim ama bir dakikanızı almayacak olduğundan bunu sizin yapmanızı tavsiye ediyorum ☺ dikkat çektirmesi benden, ilgilenmesi sizden ☺ sizi çok seviyorum, Rabbim yüzünüzdeki gülücükleri eksiltmesim artırsın, kalbinizdeki iman her gün biraz daha fazlalaşsın, cennette beraber olmayı Rabbim nasip etsin. Allaha emanetsiniz ☺

Bir "Eylül" Hikayesi..Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin