KO 6

121 8 8
                                    

Öncelikle bölüm geç geldiği için özür dilerim. Şehir dışında idim ve internetim yoktu. Umarım beğenirsiniz. Iyi okumlar. :)

Deniz'den

Müdür bana beklememi söyledi. Hah. Nasıl bekleyebilirimki ? O benik kardeşim. Ama lanet olsun elimden birşey gelmiyor. Ah nerde olduklarını bir bilsem.

- Deniz Emre telefon da seni istiyor.

- Ne ! Hemen geliyorum.

############################

Melisa

Umarım çok geç kalmamışımdır.
Sonunda Emre nin tutulduğu yere ulaştık. Adamlarım hemen harekete geçti ve korumaları halletti. Bir kaç dakika sonra Emre yi kaçıranlar önümde bağlı bir vaziyette duruyordu.

-Ne cürretle oğluma dokunursunuz ! Sizi iğrenç yaratıklar. Alın şunları gözümün önünden.

Hemen emre nin yanına gittim.
Geçecek. Herşey düzelecek. Artık gerçeği öğrenme vakti oğlum. Herşey değişmek üzere.

Çok yakında bir savaş çıkacak. Ve sizde bu savaşa önderlik edeceksiniz. Barışı sağlamak sizin elinizde yoksa dünya yok olacak.

Birkaç saat sonra

Emre

Gözümü açtığımda bir odadaydım. Ben buraya nasıl geldim. En son hatırladığım şey o adamların kurdumu yok ettikleriydi. Bunu hatırlayınca canımın bir daha acıdığını hissettim.

Ben düşüncelere dalmışken odanın kapısı açıldı ve içeri bir kız girdi.

- Efendim sizinle görüşmek istiyor.

-Efendin kim ? Benden ne istiyor ?

- Lütfen soru sormayın ve beni takip edin.

Yerimden kalktım ve kızı takip etneye başladım. Beni uzun koridorlardan geçirdi. Karmaşık yerlerden geçirdi.

En son taht odasına benzeyen bir odaya ulaştık. Tahtta bir kadın oturuyordu. Gücü bu mesafeden bile belli oluyor emre nin içini titretiyordu.

Ama aynı zamanda çok güzeldi. Emre nin belkide hayatında gördüğü en güzel kadındî.

Ama işin garip tarafı kadın tıpkı kendisine benziyordu.

Ben bu düşüncelerle boğuşurken kadın ayağa kalktı ve bana doğru gelmeye başladı. Hiç konuşmadı. Sadece bana baktı.

Ama bu öyle sıradan bir bakış değildi. Sanki tüm ayrıntılarımı hafızasına kazımak istiyor gibiydi.

En sonunda dayanamayıp söze girdim.

-Kimsin sen ? Neden burday.....

Kadın elini kaldırdı ve dudaklarıma parmağıyla dokundu.

-Şşş. Şimdi bunların sırası değil. Aç olmalısın. Bunları daha yemekten sonra konuşuruz.

O söyleyene kadar nekadar aç olduğumu fark etmemiştim. Midemden onaylarcasına sesler geldiği için başımı salladım ve yemeğe başladım.

Daha önce adını bile bilmediğim şeyler yedim. Ama hepsi çok güzeldi. İyice doyduktan sonra arkama yaslandım ve kadına bakmaya başladım.

Anlamış olucakki konuşmaya başladı .

- ilk olarak lafımı kesme sadece dinle. Ben vampirler kraliçesi Melisa.
Ben senin annenim. Siz daha birkaç yaşındayken benden kaçırdılar. Elimden aldılar.
Kendilerini sizin anne ve babanız olarak tanıttılar ve oyunlarını daha inandırıcı hale getirmek için seni yanlarına alıp büyüttüler. Şimdi sana olanlardan sonra ortaya çıkma zamanı geldi. Onlara bunu ödemeyi istersin değilmi ?

Çok yakında bir savaş çıkacak. Ve sizde bu savaşa önderlik edeceksiniz. Barışı sağlamak sizin elinizde yoksa dünya yok olacak.

- ama artık kurt değilim. Size yardım edemem.

- sahip olduğunuz güçlerden habersizsiniz. Kurt olmana gerek yok emre. Çünkü sen savaştığın bütün türleri taklit edebilirsin. Abin ise vampir-kurt melezi ama henüz insan öldürmediği için vampirlik ortaya çıkmadı.

-Peki bunu Deniz e söyleyecekmiyiz.

-Henüz değil. Ama onunda zamanı gelecek. Şimdi seni okuluna yolluyorum. Unuttma abine söylemek yok.

Odanın ortasında bir geçit açıldı. Diğer tarafta okul görünüyordu.
Melisa ya baktım ve ;
-Seni birdaha görebilecekmiyim ?

-Hemde çok yakında. Ama unutma emre herşey değişmek üzere.

Biliyorum kisa oldu ama lütfen kızmayın. Daha uzun yazıcam. Bu arada 438 olmuşuz. :)
Hepinizi seviyor ve beni desteklediğiniz için teşekkür ediyorum. Lütfen düşüncelerinizi yorum atın .görüşürüz.

 OMEGA #wattys2016Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin