Bölüm 3

1.2K 81 24
                                    

Louis’nin Anlatımından

Bugün Marcel hakkında daha çok şey öğrenmiştim. The Last Song ve The Fault In Our Stars gibi aptal romantik filmleri izlemekten hoşlanıyordu. O da bir aptaldı, bu yüzden şaşırmamıştım. Aptal derken, tatlı aptal. Kedisi Molly ile vakit geçirmekten hoşlanıyordu. Ve gizlice, şarkı söylemeyi seviyordu. Ona, ben de şarkı söylemeyi seviyorum ama bunu kendime saklıyorum, dedim. Tüm bunların dışında, onun hakkında daha çok şey öğrendiğim için mutluydum. Git gide bana karşı daha açık olmasını seviyordum.

“Louis? İyi misin?” dedi, yanımda, onun sınıfına yürüdüğümüz Marcel.

“Ah, evet. Sadece mutluyum, hepsi bu.” Mutlu gülümsememi takındım.

“Mutlu? Bu iyi. Ama neden?”

“Şey, çünkü senin hakkında daha fazla şey öğrendim. Umarım daha da fazlasını öğrenirim.”

“Ah.” Marcel boğazını temizledi. “Ben de umarım.”

Sıradaki sınıfının kapısına geldiğimizde ona bir beşlik çaktım ve sınıfa doğru yürümesini izledim. Elimden bir şey gelmiyordu, onu giydiklerinin içinde çok tatlı buluyordum. Onu takım elbise ya da serseri kıyafetleri içinde de görmek isterdim ama yine de hiçbiri ilk seçeneğim değildi. Boyu çok uzun olduğu için pantolonu normalden kısaymış gibi duruyordu, ki ben bunu oldukça tatlı buluyordum. Son zamanlarda kafamda dolan tek şey buydu. Düşünmeden edemiyordum. Lanet olasıca şey, çok tatlıydı.

“Hesap makinelerini kırmayı unutma  ve matematiğin seni korkutmasına izin ver!” Oturduğu yerden elini sallarken homurdandı.

“Haha, tabi! Seni öğle yemeğinde görürüm, dostum!” Ben de ona el salladım.

Sınıfın, beni kapının yanında durmuş, Marcel’a bakar ve gülümserken gördüğünde sessizleştiğini fark etmiştim. Neden ben ve Marcel’in arkadaş olmasını bu kadar tuhaf buluyorlardı bilmiyorum. Evet, önceden ona zorbalık yapmıştım ama bu o kadar da olağanüstü bir şey değildi ve kendi nedenlerim vardı. Marcel sevilecek bir çocuktu ve ben onu incittiğimi kabul ediyordum.

“Lou.” diye fısıldayan sesini duydum, sonrasında ise kollarını belime dolamıştı. “Neden sen ve ben okulu asıp, eğlenmek için arkaya gitmiyoruz?”

“Hayır. Teşekkürler, Sally.” Nazikçe kollarını çözüp onun tarafına geri ittim.

“Bak, neden bu ineğe bu kadar taktığını bilmiyorum ama bir şeyi hatırlatmama izin ver. Sen onunla görüldükçe popülerliğini kaybediyorsun.”

Arkamı dönüp, koyu kahverengi gözlerine baktım ve şiddetle konuştum.

“Onun adı Marcel ve onların ne düşünüp, ne yaptıklarını takmıyorum. Anladın mı?”

“Her neyse.” Şaka yaptığımı sanıp gülmeye başlamıştı.

“Ah, öyle mi?” Marcel’in sınıfına girdim. Ben direkt onun sırasına yürürken sınıf bir kez daha sessizliğe gömülmüştü ve her hareketimi izliyorlardı. Onun seviyesine eğildim.

“Eğer bu boklardan herhangi biri seni incitse bana söylerdin, değil mi?”

Marcel gerginlik ve şokla kafasını salladı. Onu sakinleştirmek için ellerini tutarken gülümsedim.

“Ben ciddiyim.”

Marcel’in hareketim üzerine daha da gerginleştiğini ve terlemeye başladığını söyleyebilirdim. Boşta olan elini alnındaki terleri silmek için kullandı ve alt dudağını ısırdı. Masumca bana bakarken elleri titremeye başlamıştı. Tanrım, çok tatlı gözüküyordu.

Opposites Attract (Türkçe)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin