''Kıvanç!'' diye bir öküzün bağırmasıyla duraksadım. Bir rahat vermiyordu bu salak. Sabah sabah yine ne istiyordu?
''Ne var!'' diye bağırdım. Sabah sabahta hiç çekilmiyordu arkadaş dır dırı.
''Ulan okula bir hatun gelmiş var ya... Of! Allah'ım sana geliyorum.'' dedi bir yandan da bağırırken. Çakacağım ağzına şimdi görecek bağırmayı.
''İyide bundan ba-na-ne!'' diye tısladım dişlerimin arasında. 'Banane' derken hecelemiştim. Başka türlü anlayacağı yoktu. Aklınca bana birini ayarlamaya çalışıyordu. Ben Kıvanç SAMYELİ. Daha aşık olacak kadar düşmemiştim.
''Olum. Bananesi mi var? 'Kız' diyorum. 'Taş' gibi diyorum. 'Bizim' diyorum. 'Okula gelmiş.' diyorum. Ama yok. Sen hala 'Banane' diyorsun.'' demesiyle sinirlenmeye başlamıştım. Ben onlara 'Hiç bir kıza güven olmaz.' dedikçe onlar burnunun dikine gidiyordu.
''Poyraz. Siktir git şuradan. Sabah sabah belanı bulma benden.'' diye bağırdım. Okulun ortasında durmuş kavga ediyorduk. Bir şey demesine fırsat vermeden okulun içine girdim. Tabii bizim belada peşimden.
''Kıvanç.'' diye seslendi. Bir şey soracaktı.
''Ne.'' dedim ve sustum. Ne kadarda kibarım değil mi?
''Atakandan haberin var mı? Gelmedi de... Merak ettim.'' dedi. Ona doğru döndüm ve:
''Sen niye merak ediyon gerizekalı. Merak etmesi gereken Açelya. Bu arada Açelya nerede?'' diye sordum. Bizim ekip daha toplanmamıştı. Tövbe tövbe yaa. Rıza baba sandım kendimi. Ekip falan...
''Kanki sanane Açelyadan? Merak etmesi gereken Atakan.'' dedi ve bir kahkaha patlattı. Etrafımızda olanlarda onunla beraber.
''Atakan yok.'' dedim ve kestirip attım. Sınıfa girer girmez en arkadaki yerime geçtim. En arkada cam kenarında oturuyordum tek başıma. Bir dakika. Ben az önce tek başıma dedim değil mi? Lafımı geri alıyorum. Yerime başka bir kız oturmuş. Ve ben bu kızı tanıyorum. Yeni gelmiş olmalı. Kabul etmek gerekirse güzel bir kızdı.
Başını sıradan kaldırdı ve bana 'Ne var?' dercesine baktı. Ne sanıyordu bu kendini.
''Burada ben oturuyorum. Kalk.'' dedim ve kalkmasını bekledim. Umursamayıp tekrar başını sıraya koydu. Olay çıkmasını istemediğim için yavaşça kolundan tuttum ve ayağa kaldırdım. İlk önce gözlerime baktı. Sonra ise tuttuğum koluna. Kolundan çekiştirdim ve başka bir tarafa itip masadan çantasını aldım. Ona doğru fırlattım. Şaşkınca çantayı tuttu. Ben ise omuz silkip sırama oturdum. Oflayıp bir ön sıraya oturdu.
''Orada bir arkadaşım oturuyor. Yani orası dolu.'' dedi. Gözlerime baktı ve alaylı bir şekilde:
''Hadi yaa. Oradan bakınca dolumu görünüyor? Bence boş.'' dedi ve oturdu. Açelya kesinlikle yolardı bu kızı. O sıra onların sırasıydı. Derin bir nefes alıp ayağa kalktım. Olay çıkmasını istemediğim için kızı kucağıma aldım ve az önce kaldırdığım sırama oturttum. Şaşkınca bana baktı. Çantasını da aldım, kucağına koydum. Ardından sırayı öne doğru ittim ve yerime geçip tekrar geri çektim. İlk defa bir kızla oturuyordum. Şaşkınca bana bakmaya devam ederken:
''Şaka mısın yaa?'' diye sordu sitem dolu sesiyle.
'' He he şakayım. Sürpriz yumurtadan çıktım. '' dedim sırıtırken.
''Ha ha ha. Çok komik. Gülmekten bir yerlerime ağrı girdi.'' dedi bağırarak. Sırıtmaya devam ederken:
''Söyle o bir yerlerine ağrımaya devam etsin.'' dedim. Somurtup önüne döndü. O sırada sınıfa böğürerek Poyraz girdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞIK OLDUM (!)
Novela Juvenil'' Gözlerime bak Büşra. '' dedi genç adam. Genç kız bakmamıştı adamın gözlerine. Bakamıyordu. Eğer bakarsa, yanakları kızaracak, haddinden fazla konuşacak, saçmalayacak, karnına ağrılar girecek, ayakları yerden kesilecekti. Adamın gözlerine her bakt...