Hava hala karanlıktı ve ben okula gidiyordum.
Saat daha 5.30, ve sınıfta benden başka bu saatte kalkan yok. Böyle adaletsizliğin ben*****...
İçimden geçidiğim bu sözler kaldırıma daha da sert basmamı sağlıyordu.
Daha çok çalışsaydın yakındaki daha güzel bir liseye giderdin.
İçimden geçidiğim bir diğer sözlerde, içimdeki iç savaşın habercisiydi. Dört yıl boyunca şu kaldırıma nefretle basmıştım. Ama sanırım dişimi sıkmam gerekiyordu şurda okulun kapanmasına benim üniversiteye gitmeme ne kalmıştı ki..
Tam 5 ay 23 gün 18 saat 27 dakika ..
Her şeyin bilincinde olan beynim bütün tesselli yöntemlerimi boşa, beni de çileden çıkarıyordu.
Ellerimle sırt çantamın tutma yerlerine tutunurken ayağımla da ritim tutmaya başlamıştım.
Nerede kaldı şu metro..
Bir-Bir Buçuk Saat Sonra,
"Bahaaar!.." bu 4 senelik arkadaşım Ceyda.
"Ne vaaar?"
"Bahar, kızım sana bir şey sorucam." bu da her zaman ki heyecanlı hali..
Umarım tanıştığınıza memnun oldunuz. Ben heyecanlı kısmını pek sevmiyorum.
"Sor."
"Oğuz'u gördün mü ya?"
"Burdaaayım". Hah bu da Oğuz. Oğuz biraz salak, birazda yavşaktır ama iyi çocuktur.
"Ben gidiyorum." Her zamanki yorgun bedenim sınıfa çıkamadan uyuyakalacak diye korkuyordum.
"Dur ya beraber çıkalım" Ceyda koluma girdiğinde beni çekeklemeye başladı. Sabah sabah nerden buluyorlardı bunca enerjiyi?
Sınıfa geldiğimizde her zamanki uyku köşem cam kenarı arka sıra yani kaloriferin yanına geçip çantamı masaya fırlattım.
Oğlum biz son sınıfız, derste işlemiyoruz. Niye burdayım lan ben?
Beynime aldırış etmeden kafamı çantamın üstüne gömdüm.
''Devamsızlıktan atılmak istemiyorum beyin, az susta uyuyayım''
Şizofreniye bağladığım o dakikalar, Ceyda'nın sınıfa büyük bir gürültüyle girip, Oğuz'un 'uyumayacaksın laan' dercesine şarkı söylediği o dakikalarla birleşmişti. Diğerlerini saymıyordum bile.
"Bi' susar mısınız millet?" Tabi ki yavru kedi gibi çıkan sesimi kimse takmamıştı.
"Az sessiz olur musunuz arkadaşlarım?"
"Hani diyorum az uyuyabilsem.."
"Hani biraz uykum var ya benim.."
"Laaağn yeetteeer!!"
Evet, bu çığlık bana aitti ve anlaşılan duyulmuştu da. Herkes şöyle bir arkaya dönüp bana baktığında,
"Valla yeter ya! Ben sabahların köründe saat 5'te kalkıyorum geliyorum buraya. Devamsızlık yapmıyım diye iki saat uyumak için en kuytu köşeyi seçiyorum. Siz vır vır v- lan Ömer ne amaçsız insansın sen ? O çıkardığın se- ne sesi çıkarıyorsun Allah aşkına? Anırıyor musun, böğürüyor musun? Dana mısın, Ahır mı lan burası!?"
Bağıra bağıra konuştuğumdan herkes pür dikkat beni dinliyordu.
"Evde stres mi atamıyorsunuz napıyorsunuz bilmiyorum ama az bi acıyın lan şu gariban uykusuz kardeşinize, acıyın. Çok şey de istemiyorum, ben sadece uyumak istiyorum" dedim sessiz ve dramatik bir şekilde.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kayıp Hisler | Zehir.
Teen FictionKüçük bir çocuğun küçük tatlı hayalleri için büyük bir adamın büyük derin hisleri kaybolsaydı, ufak bir bulut okyanusları taşıyabilir miydi gökyüzüne?