Always On My Mind

1

Ben Claire. 17 yaşındayım. Yaklaşık bir senedir Manchester 'da yaşıyorum. Önceden Liverpool'da yaşıyorduk. Sebebini size sonra anlatırım. Şimdi trendeyim. Liverpool'a The Beatles Story' e gidiyorum. En son Bryant'la bir sene önce gitmiştik. Şimdi o yok. Öldü diyemeyeceğim. Okyanusta bir yerde olmalı. Okyanusu çok severdi.

En arka vagonda, her zamanki yerimde oturup pencereden dışarıyı izliyorum.
Aralık ayındayız. Yeni okula başlayalı 2 ay oldu. Arkadaşım hiç yok. Çünkü kimseye bağlanmak istemiyorum. Bryant'tan sonra herkes çok sıradan geliyor. Her neyse...

Elimdeki kitabı çantama koyup, kulaklığımı çıkarıyorum. İşte yine Liverpool'dayım. Şehir merkezine gidiyorum. Eski evimizin önünden geçiyorum. Oraya dair en sevdiğim şeyler Bryant'la çatıda oturup sohbet etmemizdi. Onunla hep kitaplardan ve şarkılardan konuşurduk. Bazen tuhaf hikayeler anlatırdı. Ben de ağzım açık onu dinlerdim. Genel kültürüne hayrandım. Bazen de içkilerimizi alır odama geçer Elvis Presley dinlerdik. Ya da Kurt Cobain ve The Beatles... Odamın bir duvarı tamamen posterlerle doluydu. Onunla birlikte sırtımızı kitaplığa verir, hiç konuşmadan posterleri izlerdik. Onunla susmayı bile çok severdim.

Ben geçmişe dalmışken eski evimizin olduğu sokağı çoktan geçmiştim.
Bu şehrin sokaklarını adım gibi bilirdim. Bakın! İşte tam şu duvarda Bryant'la benim çizdiğimiz resimler var. Tabi en güzeli de dört efsanevi adamın Abbey Road albüm kapağını çizdiğimiz yer... Tam altında da imzalarımız var.

Şehir merkezine geldiğimde önce bir mağazaya giriyorum. Bryant'a doğum gününde almayı planladığım Yellow Submarine albümünü alıyorum. Sonra The Beatles Story'ye gidiyorum. Taksiden indim. Tam önündeyim. Sanki her an bir yerlerden Bryant çıkıverecekmiş gibi hissediyorum. Onu geri getirebilmek için nelerimi vermezdim...

Bugün bayağı kalabalık. Hava çok güzel. Gülümsüyorum. Yavaş adımlarla ilerliyorum. Kendi kendime fısıldıyorum. "Seni seviyorum Bryant"...